Truva atlarının yarış alanı…

Image
Türkiye değerlerin alabora olduğu bir dönemi yaşıyor. Halka nutuk okuyan tarafgir köşe yazarları ağaçların dallarında tutî kesilmişler. Muhavereye hiç mi hiç yanaşmıyorlar. Akıl ve mantığın tecellî edeceği bir diyaloğu gördüklerinde “pırrr!” deyip uçuveriyorlar. Fakat hepsi birden ötmeye başladığında da; doğruluğu, adaleti, hamiyeti, hürriyet ve samimiyeti ifade etmeye çalışan seslere şimdilik susmak kalıyor. Bizdeki bu ihtilâlci ve müşevveş yapının arkasındaki harici kuvvetleri, tutîlerin bilmemeleri mümkün değildir.

 

Kuvvetin uzun süre topluma mütemâdiyen hakim olduğunu tarih kaydetmiyor. Maddî şeylerdeki çürüme sosyal hayat için de geçerlidir. Hakikati görmememiz için ahirzaman dinsizlerince önümüze kurulmuş yüksek duvarlar zamanın rüzgârlarına  karşı koyamaz. Elbette mevcut cereyanların milletin aleyhine inşa ettiği şu oyun alanlarını tarumar edecek bir rüzgâr esecektir. Rabbimiz bizi o zamana eriştirir ve insanlar da hâfıza ve idraklerini kaybetmezlerse, söylediklerimizin komplo teorisi olmadığını birlikte göreceğiz.
Şunu arz etmek istiyoruz.
Avrupa’daki dinsiz cereyanlar üflüyor, Türkiye siyaseti oynuyor. Mevcut tabloda millet olarak hakim olabildiğimiz hiçbir icraatın olmadığını söylemek istiyoruz. Şu manzarada, irademize ait olduğunu iddia edebileceğimiz hangi politika ve icraat var ki… Tabloya müşahhas olarak içerden bakalım isterseniz… Millî Eğitim program ve müfredatlarını bize mi sorarak hazırlıyorlar? YÖK’ün hangi meselesine dahiliz? Anadolu insanını ekonomik olarak bağımsız ve müreffeh edebilecek bir tek proje gösterebilir misiniz? Avrupa’nın dinsiz zalimleriyle Asya münafıklarının tezgâhlarında karın tokluğuna çalışan milyonlar, Türkiye’nin özbeöz çocukları değil mi? Boşalmış veya boşaltılmış köyler bizim değil mi? Metropollerinden kasabalarına kadar Anadolu’da yabancılarca kurulan dev alış veriş merkezlerinin milletin maddî ve manevî hayatına indirdiği darbeleri bilmeyen kaldı mı? Avrupa ve Amerika’da yüzde 3 karşılığında aldığı parayı bize yüzde 8 ve 10’a satanlar, bankacılık sektörümüzü ellerinde tutmuyorlar mı? Faiz belâsına bulaştırılmış bilgisiz insanlarımızın evceğizlerine kadar faiz kurumları el koymuyorlar mı? Söyleyin Allah aşkına! Bunların hangisi yanlış bilgi…
Dışardan baktığımızda manzara daha da düşündürücü görünüyor. Zaman gösterdi ki; aksi yönde çizilmek istenen tabloların tersine, Türkiye kritik dış politika meselelerinde inisiyatif sahibi değilmiş. Tribünlere verilen “rest” görüntülerinin arkaplanında İsrail ile kuzu sarması ilişkiler devam ederken, Libya ve Suriye arabuluculuğu için “Yeni Osmanlılarda”  yaprak kıpırdamıyor. Belki de Kıbrıs meselesinin bu hale geleceğini ortaklarla birlikte öngörmüşlerdi. AB yolundaki bu taşları bilerek dizdiler Amerikancılar. Avrupa’daki Türkleri hedef tahtasına yerleştirmiş dinsiz yeni liberallere çıt çıkarmayan hariciyemiz Strasbourg’da AB’ye posta koyuyor. Görünen o ki; AB süreci daha da uzayacak. “Bâri ikili anlaşmalarla Avrupa’daki Türklerin mağdûriyetini gideriniz” diyebileceğimiz muhatabımız yok.
Maksadımız sizi hüzün ve yeise giriftar edecek tablolar çizmek değil. Manzaraya hipnozcu medyadan bağımsızca bakmanızı istiyoruz sadece. Geçmişteki daha dehşetli şartlardan Türkiye’yi kurtaran manevî ve maddî dinamiklerin aynen yerlerinde durduğuna ve bir tane hakikatin binlerce bâtılı ortadan kaldırabileceğine inanarak, tutîlerin gürültülerine kurban gitmemek için doğruları bilmek zorundayız.
Zındıka enstitülerinin laboratuvarlarında hazırlanmış hipnotik, spiritüel ve manyetik propaganda usûlleri bu milletin doğruyu öğrenmesini engelliyor. Herşeyi toz pembe gösterip yeni öcüler icad edenlerin, oluşturdukları idollerin arkasında koşturdukları toplum, hoşuna gitmeyen hiçbir şeyi duymak, öğrenmek ve görmek istemiyor. Acı akibetlerden haberdar etmek isteyenleri ya meçhûle gömüyorlar veya linç ediyorlar. Fakat bütün Truva atlarının mahiyetleri pek yakında ortaya çıkacak. Dünya barışını baltalayan Troçkici neoconlarla Freudcu neoliberallerin Anadolu’da yarıştırdıkları atlara hangi kıt’aların bindirildiğini hayatta isek birlikte seyredeceğiz. Korkuların eceli durdurma şansı hiç olmadı…
Image

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Şükrü hocam çok teşekkür ederim.Anadolu üzerinde hangi medya organları ve örgütlenmelerin kullanılarak oyunlar oynandığını çok iyi tahlil etmişsiniz.Elbette ki dediğiniz gibi rüzgarın gelip ve her tarafın mikrop ve pisliklerden arınacağı bir rahmet yağmuru sonrası güneşin açacağı bir zaman gelecektir.Ümidimiz var ve tamdır.Yeter ki bu kurak havada yağmurun yağması için yağmur duası edelim.Herhalde yağmur duasının artık vakti gelmiştir.Sadece elimizi kaldırmadığımız kaldı.Hayır ve Selametle….

  2. geleceğe dair umutlarım günden güne artıyor ve biliyorumki islam tüm insanlığa hakim olacaktır ve bu günler yakındır allahın izniyle…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*