TÜRK SİNEMASI ‘Hollywood’laşıyor mu?

ULUSLARARASI Hak İhlâlleri İzleme Merkezi (UHİM) “Fetih Bahane, Gişe Şahane Türk Sineması ‘Hollywood’laşıyor mu?” başlıklı basın açıklamasıyla “Fetih 1453” filmini ağır bir şekilde eleştirdi.

Dernek, açıklamada, “Türkiye’de televizyon ve sinema sektörü, son yıllarda ortaya koyduğu ürünlerle Hollywood’ın görevini üstlenmeye başladığının sinyallerini veriyor. Öteden beri toplumun geleneksel değerlerini küçümsemeyi alışkanlık haline getiren yerli filmler ve dizilerin yerini, tarihin çarpıtıldığı, magazinleştirildiği ve kamuoyu oluşturacak şekilde manüpile edildiği yapımlar almaya başlıyor” ifadelerine yer verirken, devamında şunları belirtti:

“ABD politikalarını meşrûlaştırma gayesiyle gerçeklerin pervasızca çarpıtıldığı Hollywood filmlerini andıran bu ürünlerin sayısı giderek artarken, son dönemde bu durumun en popüler örnekleri olarak televizyon dizisi ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve sinema filmi ‘Fetih 1453’ öne çıkıyor. Geçtiğimiz ay vizyona giren ve kısa sürede gişe rekorları kıran ‘Fetih 1453’ adlı film, gördüğü yoğun ilgiye karşın, pek çok noktada sorunlu bir yaklaşımı benimsemiş görünüyor. Öncelikle büyük bir devlet/millet bilinci, tecrübesi ve ciddiyetiyle gerçekleştirilen fetih hareketi, ‘toy bir hükümdarın bireysel hırsının neticesi’ olarak sunuluyor. Aynı şekilde, 150 yıllık devlet geleneği içerisinde sürdürülen fetih hazırlıkları ve fetih sürecinde karşılaşılan zorluklar karşısındaki istişare toplantıları, ‘Fatih’in gazabından korkarak boyun büküp emirleri dinleyen devlet erkânıyla ayaküstü yapılan durum değerlendirmelerine’ dönüştürüldü.”

FATİH BUNALIMLI BİR HÜKÜMDAR OLARAK RESMEDİLMİŞ

Ülkesi yıkılmak üzere olan Bizans Kralı Konstantin figürü, ‘farklı fikirlere açık, paylaşımcı ve devlet geleneğine hakim bir kral’ olarak çizilirken, henüz 21 yaşında İstanbul’u fethetme başarısı gösteren Fatih Sultan Mehmed ise ‘tek başına karar alan, bunalımlı bir hükümdar’ olarak resmedilmiş olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Fatih’in kendi çocuklarından esirgediği sevgi ve şefkati filmin finalinde Bizans çocuklarına göstermesi de Batı karşısındaki komplekse işaret ediyor. Fethin manevî mimarı kabul edilen Akşemseddin’in canlandırılma biçimi de, Yeşilçam modelindeki klâsik din adamı tiplemesiyle birebir örtüşüyor. Akşemseddin taşıdığı tarihî misyonun ağırlığından uzak bir biçimde canlandırılıyor. Diğer taraftan filmde Gülbahar Hatun’un saray içerisinde giydiği dekolte sayılabilecek kıyafetler de, yine Yeşilçam’ın klâsik saray ve harem mantığıyla örtüşüyor. Ulubatlı Hasan karakteri de gerek canlandırılma şekli, gerek yaşantı biçimiyle, tarihî hafızaya hakaret içeriyor” denildi.

FİLMİN SAHİPLENİLMESİ KÜLTÜR EROZYONUNUN SONUCU

BÜTÜN bunlar arka arkaya eklenince, İstanbul’un fethi gibi hem Türk-İslâm tarihi, hem de dünya tarihi açısından büyük önem taşıyan bir olayın sinemaya aktarılış şeklinin pek çok hatalı bakış açısını barındırdığını söylemenin mümkün olduğu bildirilen açıklamada, “Daha da vahim olansa, bu durum karşısında neredeyse hiçbir tarihçinin ve sinema eleştirmeninin dişe dokunur bir eleştiri getirememiş olması. Filmde gözden kaçırılan ya da görmezden gelinen bu durum, milyonlarca insanın kandırılarak bir anlamda sömürülmesine neden oluyor” denildi. Tarihte vuku bulan ve toplumlar için büyük önem taşıyan süreçler, Hollywood tarzı bir bakış açısıyla ticarî ya da siyasî birtakım çıkarlara malzeme yapılmak yerine, daha ciddî, tutarlı ve bilimsel yaklaşımlarla kritiğe tabi tutularak ele alınması gerekliliğine de dikkat çeken açıklamada, “Öte yandan İstanbul’un fethine millî-manevî bir değer atfeden, fethi bir değer olarak sahiplenen kesimin, sözkonusu film karşısında kabulcü ve yalnızca izleyici bir anlayışı benimsemesi de ayrıca düşündürücüdür. İstanbul’un fethine dair bir film yapılmış olmasına ve filmin ‘Hollywood’vari bir görselliğe sahip olmasına ‘fit olarak’ tatmin olan, filmi sorgusuz sualsiz içselleştirebilen bu anlayış, yaşanan kültür erozyonunun açık bir göstergesi olarak görülmelidir” sözlerine de yer verildi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*