Türkiye, PKK’yı AB’siz çözemez

Avrupa’nın aydınlanma dönemi bile bizimkinden epeyce farklı imiş. Zira bizdeki istibdat nifak ile fevkalâde uzun soluklu çıktı.

23 Temmuz 1908’le 13 Nisan 1909 (31 Mart) arasında şimşek çakarcasına kısa bir süre gözler güneşi görebilmiş. Ardından Selânikli İttihatçıların tezgâhı ile girdiğimiz dehlizden ancak 1950’de kısmen çıkabilmişiz. Kemalistlerin 27 Mayıs ve 12 Mart karartmalarını milletin basireti delince de; Marksist-Kemalist ittifakı daha derin ve daha münafıkâne bir istibdat tüneline 12 Eylül cinayetiyle Türkiye’yi soktu. Uğur Mumcu’yu Kemalist-Marksist ittifakı öldürmeseydi, kökü Avrupa’daki dinsizler Apo’yu efsaneleştiremeyeceklerdi. Onun devlet kadrolarındaki sergüzeştini ve Avrupa’da Ortadoğu’yu ateşe veren serencamlarını yazarken öldürüldü Mumcu. Ordu içindeki birkaç Pentagonlu Troçkist subayla, Kürtçülüğün rantıyla zenginleşen paşaların listesini neşrine izin vermediler. Kürtlere özgürlük adı altında Batıda hazırlanan “Kürt terör projesini” tedavüle sokanların maksadını ifşaya hazırlanırken vuruldu. Avrupa’daki aktif Troçkistler ve Türkiye’deki Atatürkçü ortakları projelerine halel getirecek veya sahiplerini deşifre edecek her karartıyı yok etmeye çalıştılar. Askerler, paşalar, gazeteciler ve iş adamları… Kürtçülüğün, ırkçılığın, terör ve çatışmanın bitmesini istemiyorlar. Nasıl istesinler ki… Tam yarım asırdır emek harcıyorlar, büyük yatırımlarda bulundular ve geleceklerini ona ayarladılar. Terörize edilen coğrafyadan sıçrayan kıvılcımların zamanla bölgenin ve hatta AB’nin barışını tahrip edeceğini bilerek çalışıyorlar.

AKP’ye gelince… Darbelerden sonra iktidara getirilen hiçbir parti veya hükümetin milletçe kabul edilmiş köklü politikası veya projesi olamazdı. Kürt politikası için de aynı şey geçerli. Realitelerden, bilimsellik ve gelenekten mahrum “iyi niyetlerin” fayda vermediğini Kürt açılımıyla birlikte gördük. Turgut Özal, Güneydoğu meselesini kucağında bulmuştu. Erdoğan’ın pozisyonu da çok farklı olmasa gerek. 28 Şubat’ı bin sene devam ettirecek Kemalistler, dindar Kürtleri neocon ve neoliberallere ihale etmişlerdi. Bu bölgede kan, terör ve kaos bitmemeliydi. BOP’un olgunlaşması için yüz binlerce Müslümanın terörle vefat etmesi, Troçkistlere hâlâ zevk veriyor.

Önceki yazılarımızda bu meselenin bizim dışımızda hazırlandığını söylemiştik. Latin Amerikalıları yakan ateş ile Kürtleri yakan ateş aynı ocaktan taşınıyor. İsterseniz Amerika, Avrupa ve Türkiye’deki barış karşıtı saldırgan solun medyasına bir kare içinde göz atalım. Çok farklı çizgilerle karşılaşmayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. AB içindeki saldırgan ateistlerin oluşturduğu kurumlarda bir araya gelenler, dünyanın dört bir bucağında ateş yakmaya çalışıyorlar. Bu kadar sağlam yapı, yüksek teknoloji ve modernizasyona rağmen krizler içinde yuvarlanan AB ülkeleri bu hususta bize fikir verebilir. PKK meselesini kendi barış ve ekonomisine verdiği zarardan dolayı kökünden kazımak isteyen Birinci Avrupa’nın yardımını alamadan Türkiye bu belâdan zor kurtulur. Almanya’nın eski dışişleri bakanlarından Joshcka Fischer’in “AB sınırları Şemdinli’den başlar” sözü de bu realiteyi çağrıştırıyor. Her ne kadar son on-yirmi sene zarfında Amerika’daki zındıka enstitüleri fiilî olarak meseleye dahil olmuşsalar da, AB konuştuğunda bütün Batı susar kanaatindeyiz.

BOP haritasını görenler, bölgeyi tanıyanlar ve otuz seneye yakındır global devrimleri finanse ile şöhret olmuş Rotschild gibi küresel sermayedarların niyetlerini bilenler, Arapları, İranlıları ve bölgedeki samimî Müslümanları bize karşı kışkırtacak dessasların vereceği zararın, PKK teröründen daha fazla olacağını da görürler. Ama Türkiye henüz aydınlanamadığı için milletimizin uyanması zaman alıyor. Halkımızın ekseriyeti dezenformasyon hastalığıyla önünü göremiyor. Hem Kürtlerin, hem Türkiye’nin ve hem de bölge ülkelerinin en büyük belâsı, aydınlanamamak değil mi? Kur’ân düşmanlarının bir asrı aşkındır iddia ettiği aydınlanmanın zifiri karanlığında yön arayanlar, yol bulabilirler mi?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*