Türkiye’nin “Afganistan’daki NATO misyonu”

Afganistan’da NATO emrinde görev yapan Türk askerî helikopterinin Bargami kenti yakınlarında aniden alçalıp düşerek bir binaya çarpması, Türkiye’nin Afganistan’da askerî birlik bulundurmasını bir defa daha gündeme getirdi.

Üzerinden günler geçmesine rağmen, dördü binbaşı, biri yüzbaşı, ikisi üsteğmen, biri astsubay ve beşi uzman çavuş on iki askerin şehir olduğu “kaza”nın nedeni henüz belirlenmiş değil.

Şimdiye kadar en fazla sayıda Türk askerinin hayatını kaybettiği helikopter kazası olarak kayda geçen olayla ilgili, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın “Türkiye’nin başkalarının işgali ve çıkarı için Afganistan’da işi ne?” sorularına Somali örneğini verip “Askerimizin barış için bulunduğunu” cevabı ve Davutoğlu’nun “Türkiye’nin Afganistan’da asker bulundurması bir misyon” demesi, tartışmaları bir başka boyuta taşımakta.

Çoğu Kabil’de konuşlu 1800’ü aşkın Mehmetçiğin Afganistan’da “El Kaide örgütü” ve Taliban’a karşı, NATO komutasında yabancı askerlerle birlikte devriye, eğitim ve yeniden yapılanma faaliyetleriyle ilgilendiği belirtiliyor. Her fırsatta Türk askerinin Afganistan’da “muharip” değil, “devriye görevi’ yaptığı ileri sürülüyor…

İŞGALİN AMACI, EGEMENLİK VE ENERJİ

Ancak geçtiğimiz hafta, bir Amerikan askerinin Bargam yakınlarındaki en büyük işgal üssünden çıkarak, çoğu çocuk ve kadın 16 sivil köylüyü katletmesi üzerine, Afganistan Devlet Başkanı Karzai’nin “uluslararası güçlerin köylerde devriye görevlerine son vermesi” çağrısı, Afganistan’daki “devriye görevi”nin başta ABD olmak üzere işgalci yabancılara destek ve “kirli savaşa ortak” ve “cephe ülkesi” anlamına geldiğini gösteriyor.

Ve NATO üyesi Türkiye’nin yine Müslüman Afganistan’daki işgalci ecnebi güçler arasındaki tek Müslüman ülke olarak “misyonu”nu sözkonusu ediyor…

Bilindiği gibi, tıpkı Irak’ı işgale “gerekçe” gösterilen ve daha sonra “yalan olduğu” bizzat dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell tarafından itiraf edilen “kitle imha silâhları” uydurması gibi, ABD’nin içinde en üst düzeyde yapılan ikrarlarla, “11 Eylül olayları”nın “küresel terörle mücadele” perdesinde başta Afganistan olmak üzere küresel işgaller adına yapıldığı belirtildi.

Dahası bu maksatla 11 Eylül saldırılarının ve patlamaların gerçek fâilleri gizlenerek, Afganistan ve mazlum İslâm ülkeleri hedef gösterildi.

Amerika’nın işgal ve hegemonyasını sürdürmek ve bölgedeki enerji rezervleri ve hatlarını elde etmek amacıyla, silâhlandırıp palazlandırdığı kendi mamulü El Kaide üzerinden “terörle mücadele”yi bahane ettiği, bizzat Amerikan kaynaklarınca kaydedildi.

Hatta “Wikileaks belgeleri”nde, Afganistan’ı işgale bahane edilen “El Kaide”, yine “ABD’nin ürettiği canavar olarak” yorumlandı. ABD’nin, Orta Asya ve Önasya’da egemenlik ve enerji kaynakları ve hatlarını elde etmek, Vietnam mağlubiyetinin rövanşını almak amacıyla, Sovyetlerin Afganistan’ı işgalini bahane ederek bu ülkeyi işgal ettiği, birçok Amerikalı politikacı ve yetkili tarafından itiraf edildi…

Kısacası, Libya’da olduğu gibi NATO’yu küresel emellerine âlet eden ve gelinen noktada bir yandan el altından Taliban’la “iktidar ortaklığı” görüşmeleri yapan ABD’nin amacı, küresel emperyal çıkarlarını tahkim etmek, Orta Asya ve Hazar Havzası enerji hatları ve kaynaklarını elinde tutmak…

MECLİS, BU “MİSYONU” SORGULAMALI

Afganistan kan ağlıyor. Yüz binlerce Afgan katledilmiş. Bundandır ki NATO’nun Amerikan egemenliği ve çıkarları hesabına bulunması, bir hayır getirmiyor. Ülkede her gün yeni bir trajedi yaşanıyor. Sık sık güya “El Kaide” ya da “Taliban” sanılarak, her defasında çoğu çocuk ve kadın yüzlerce sivil katlediliyor. “Amerikanlaştırma” projesiyle, cengâver Afgan halkı ve gençliği uyuşturucu ve mânevî tahribatla tüketiliyor.

Başkent Kabil’de bile işgalci Amerikan askerleri, sivillere saldırıyor; cadde ortasında otomatik silâhlarla Afganları tarıyor. Yolcu otobüsleri, düğün yerleri, sivil konvoylar, köyler hava saldırılarıyla bombalanıyor. Hunharca siviller öldürülüyor. İşgale karşı çıkanlara sayıları binleri bulan suikastlar düzenleniyor…

Neticede “barış ve özgürleştirme” sloganıyla iki milyon sivilin katledildiği, kargaşa ve kaosla petrol ve enerji kaynakları talan edilen, etnik ve mezhebî bölünme belâsının içine itilen Irak’ta olduğu gibi, Afganistan da işgalle kaosa sürükleniyor.

Öylesine ki, Amerikan petrol şirketlerinin ortağı Karzai bile buna tepkili. ABD’nin Pakistan’a yönelik saldırılarına karşı, “ABD’ye karşı Pakistan’ın yanında yer alacağını” söylüyor.

Ne var ki, Afganların bölgede güvendiği ve bel bağladığı Ankara, AKP iktidarında, askerini bu belâ ve kargaşanın içine atıp Müslüman Afgan halkına karşı “çokuluslu güç” ve “uluslararası câmia” paravanında Türkiye’yi “cephe ülkesi” yapıyor. Mehmetçiği Conilere kalkan ediyor!

Gerçekten, Mehmetçiğin Afganistan’da işi ne? Siyasî iktidar bu işe duyarsızsa, Meclis derhal bu meseleye el atmalı. Ve Türkiye’nin ecnebilerin küresel çıkarları hesabına Afganistan’da askerî birlik bulundurmasını sorgulamalı. “Türkiye’nin Afganistan misyonu”nu hesaba çekmeli…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*