Ulu Çınar gibi

Mümbit bahçelerde, sıra dağlar gibi ormanlarda, ağaçlar ve çınarlar farklıdır. İki hafta önce İsviçre’de kardeşlerimiz konferans verdiğimiz “Schaffhausen” şehrinin millî parkına götürdüler, birbirinden farklı tarihî ağaçlar ve çınarlar var. Bir tanesi, üzerindeki resmî levhaya göre 800 yıllık maziye sahip. Dal, budak ve kökleri her yeri saran muhteşem bir görünüm içinde. İnsanlık âlemi de böyle. 7 milyarlık büyük dünya ailesinde, aşiretler ve kabileler haline gelen aileler var. Hucurat Sûresi 13. âyet bunu bütün tazeliğiyle önümüze koyuyor.
Bu hafta güller diyarı ve Nur Üstadın her şekliyle ihata ettiği Ispartaya “Ulu ailesi” tarafından dâvetli idik. Ulu ailesi de yukarıda ifade ettiğim hakikatın içinde mündemiçtir, yani meşhur ulu çınarlar gibi. 76 milyonluk ve 780 bin km²’lik Türkiye’de bir ulu çınar gibi. Bu soylu, köklü ve ecdadının mazisinde kadılar, şehitler, ilim adamları, mücahitler ve ehl-i fazıl var. Bu aziz aileden, eğitimci Rahmi Ulu Beyin üç evlâdından doktor olan Hüseyin Said kardeşimizin düğün merasimleri vardı.

Rahmi Beyin bundan önceki iki evlâdının düğünlerinde “Aile Hayatı ve Hz. Peygamber (asm)” başlıklı mini konferans vermiştim. Bir kadirşinaslık ve hizmete medar olur düşüncesiyle yeniden bir mini konferans vermek için bizi tekraren dâvet etmişlerdi. Isparta öğretmenevi yazlık çay bahçesinin yeni ve görkemli büyük salonundaki hazirûna hitap ettik. Elbette bu nevi düğünlerde duâlar var, ilâhiler var, Kur’ân-ı Kerîm’den tilâvetler var, düğün sahiplerinden Rahmi Beyin ve Abdurrahman Beyin takdim konuşmaları var ve Niyazi Beyin takdimleri var. Yani meydan tamamen bize verilmiyor onun için mini konferans diyoruz. Düğün başlangıcında ise Isparta Mehteran grubunun marşları bizleri tarihe götürüp gözlerimizi yaşartmıştır.

Dikkatimi çeken bu “Ulu Çınar” ailesinin Türkiye’nin çok yerinde akrabaları var. Hem dâvete icabet  sünnet, hem de “müfritane irtibat” noktasından başta Isparta olmak üzere Aydın, Karaman, İzmir, Konya, Beyşehir, Antalya, İstanbul ve emsali yerlerden katılım vardı, Isparta’nın iki eski müftüsü, eski millî eğitim müdürleri ve bürokratlar, kanaat önderleri ve emsali can dostları yerlerini almışlardı.

Böyle bir cemaate elbette Efendimizden (asm) bahsetmemiz lâzımdı ve onun bugüne bakan, hasseten küçük aileden büyük dünya ailesine ve bilhassa 57 İslâm dünyasına bakan hadis-i şeriflerini nakletmemiz elzemdi. Isparta diyarında 18 yıl kalıp, en şiddetli dönemde insanların kurtulmaları ve diken değil de gül olmaları için hayatını vakfeden, Hz. Bediüzzaman’ın aile hayatına bakan sözlerini söylememiz lâzımdı.

Damadımızın görevi Karaman’da, gelin kızımız da Karamanlı olunca Hz. Yunus Emre’den nasıl bahsetmeyelim ve onun divanında geçen, Roma Üniversitesi’nde okutulan “Gönül yıkma, Kâ’be’yi yıkmış olursun” sözlerini aile hayatının ebediyete kadar intikali için damat ve gelinimize dönerek, bir tembih küpesi olarak nasıl takdim etmeyeyim? Onlara hazirûnun huzurunda “Sizi evvelâ Allah’a, sonra da Yunus Babaya teslim ediyoruz” dedik ve ilâveten “Ben yere göğe sığmam, ancak mü’min kulumun kalbine sığarım” hadis-i kudsîsini paylaştık.

Türkiye’de  acaba bu manada düğünler yapılıyor mu? Çünkü bu nevî düğünler numune-i imtisaldır. Türkiye’nin üçte biri okuyor, 172 üniversitede 4 milyon delikanlı ve 70 lise dengi okulda 16 milyon evlâdımız okuyor. Bunlara hangi düğünlerle muhatap olacağız? Bu cihetle her iki aileyi gönülden alkışlıyorum. Başta muhterem eğitimci Rahmi Ulu Beyi ve bütün “Ulu çınar” ailesini ve Topal ailesini bütün kalbimle tebrik ediyor ve binler teşekkürlerimi sunuyor ve evlenen kardeşlerimize ebedî saadetler niyaz ediyoruz. Bahtınız açık olsun “ulu çınarın” yeni dalları…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*