Ümitsizlik de ölümcül bir hastalık!

Bediüzzaman, İslâm âleminin geri kalmasının sebebinin altı temel hastalık olduğunu söyler. Bunlardan “yeis/ümitsizlik”, listenin ilk maddesidir.1

Tıp/psikiyatri ve özellikle psikolojinin “ümit” ile ilgili bölümleriyle karşılaştırdığımızda, aslında Hutbe-i Şamiye’de sıralanan altı temel hastalığın ruhî, psikolojik birer keşif olduğunu müşahade ederiz. Ve yine görüyoruz ki, Bediüzzaman, “Bizi geri bırakan altı tane hastalıktır” derken yalnızca mânevî cephelerini kastetmemiş, aynı zamanda maddî hastalıklara da yol açtıklarını tesbit etmiş.

 

Prof. Dr. Hayati Hökelekli, editörlüğünü yaptığı “Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi” isimli kitapta, birçok tanınmış psikoloğun, umutsuzluğu bir hastalık, hatta bir çok hastalığın sebebi olarak tanımladıklarına dikkat çeker:
Sören Kiergekaard, ümitsizliği, “Kişinin kendisi ve gelecekle ilgili olumsuz beklentileri, depresyon (melankoli) hastalığının bir semptomudur”2 şeklinde tarif eder.
Keza, umutsuzluk, “Gerçek özü yitirmiş olmak, ölüm hastalığına tutulmuş olmaktır” der. Ona göre kişi bir şeyini (malını, sevdiğini, işini, sağlığını, vs.) yitirmiş olması gerçek umutsuzluk değil, bir başlangıçtır. Gerçek umutsuzluk, kişinin benliğini kaybetmesidir.
Ümitsizlik, ölüm hastalığına tutulmaktır. Ölümün geçiş olduğunu kabul eden için ölüm, hayattan daha fazla gaye taşır. Onun için ölüm veya ölüme götüren bir hastalık bile “ölümcül hastalık” değildir. Umutsuzluk ise, geride hiçbir şey bırakmadan kişiyi ölüme götüren bir hastalıktır. Umutsuzluk günahtır ve umutsuzluktan ancak gerçek bir inanç sahibi olmakla kurtulunur.3
Yine aynı kitapta umutsuzluk; “benliğin yitirilmesi, inancın yok olması, anlam yokluğu, gayesizlik, üretici ve keşfedici bir şekilde yaşayamama” diye tanımlanır.
Bazılarına göre ümitsizlik, ruhsal bir hastalık olmasa da, potansiyel olarak hastalık yapıcı bir vasfa sahiptir. Kişileri depresyon, nevroz, sadizm, sosyopatlık, mazoşizm, yıkıcılık (tahripkârlık) gibi bir takım ruhsal bozukluklara kadar götürür. Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, hatta intiharlarla sonuçlanabilmektedir.4
Sayılan bu psikolojik tabirlerin anlamlarına tıp kitaplarından baktığımızda, ümitsizliğin gerçekten maddî yapıyı da tahrip eden dehşetli bir hastalık olduğunu görürüz:
Depresyon: Çökmüş ruh hâli ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir.
Nevroz: Toplumsal tavır ve davranışları tutuklayan ve kişide ruhen hasta olduğu bilinciyle birlikte bulunan tinsel bir hastalıktır.5
Sadizm: E.Fromm’a göre sadizm, modern insanın varoluşunun temel çelişkilerinden kaçmak için başvurduğu nevrotik mekanizmalardan biridir. Başkalarına acı çektirmedir.
Sosyopatlık: Toplumun temel kuralları ile uyuşamazlığı şiddet yoluyla çözme şeklinde kendisini gösteren kişilik bozukluğudur.

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye. 2- Sören Kiergekaard, Ölümcül Hastalık: Umutsuzluk (çev. M. Mukadder Yakupoğlu), İstanbul 1997, s. 30. 3- Age. 4- Prof. Dr. Hayati Hökelekli, Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi, s. 223. 5- wikipedi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*