Üstad ve Eşref Edip, Büyük Doğu, İhvan

“Üstadla tanışmamız 40 seneyi geçti. O zamanlar hemen her gün idarehaneye (Sebilürreşad dergisine ait) gelir; Âkifler, Naimler, Feridler, İzmirlilerle birlikte tatlı tatlı musahabelerde (sohbetlerde) bulunurduk.” (Tarihçe-i Hayat, s. 642)

Bu ifadeler Eşref Edip’e ait.

Üstad da onun için şunları yazıyor:

“Eşref Edip 40 seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım, Sebilürreşad’da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıymetli kardeşlerimin mümessili ve hakikî İslâmiyet mücahitlerinden bir kardeşimdir. Ve Nurun bir hâmisidir. (…) Fakat Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok. Ve Risale-i Nur, rıza-yı İlâhîden başka hiçbir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un mensupları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar. Sebilürreşad, Doğu gibi mücahitler iman hakikatlerini ehl-i dalâletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz—fakat siyaset noktasında değil. Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 364)

Köklü ve samimî dostluğu korurken, farkı da muhafaza eden bir tavır ve üslûp. Ve bu fark, Üstadın Eşref Edip’e, Sebilürreşad’da yayınlanmak üzere mülâkat vermesine ve bunu Tarihçe’ye koymasına engel olmuyor.

Aynı şey, Emirdağ Lâhikası’nda iktibas edilen “Lozan’ın içyüzü” başlıklı makalede görüldüğü üzere, Büyük Doğu için de geçerli.

Keza İsa Abdülkadir’in, Ed-Difa’da çıkan ve Türkçesi yine Emirdağ Lâhika’sına iktibasen konulan makalesinde Nur Talebeleriyle en önemli farklarından birinin siyasetle iştigal olduğunu belirttiği İhvan’la ilgili tavrına ışık tutan bir mektubunda Üstad şöyle diyor:

“Halep’te İhvan-ı Müslimîn âzâsının bana yazdığı tebriğe mukabil onu ve İhvan-ı Müslimîn’i ruh u canımızla tebrik edip ‘Binler bârekâllah’ deriz ki, ittihad-ı İslamın Anadolu’da Nurcular—ki eski İttihad-ı Muhammedî’nin halefleri hükmünde—ve Arabistan’da İhvan-ı Müslimîn ile beraber saf teşkil etmeleri, Risale-i Nur’la ciddî alâkadar ve bir kısmını Arabîye tercüme edip neşretmek niyetleri bizleri memnun eyledi.” (Emirdağ Lâhikası, s. 362)

Seyyid Kutub’un asılacağı gün Üstadın üzüntüden rahatsızlandığı bilgisi de önemli.

Doğru ve dengeli bir çizgi adına…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*