Üstadıma arz ederim

Üstadım, seni rahatsız etmek veya gücendirmek için arz etmiyorum.

Ama kafam karıştı, yardımını istemek için halimi zâtı âlinize arz etmek istedim. Allah’tan tek isteğim, senin başlattığın ve dâvâm deyip her şeyini feda ettiğin Risale-i Nur hizmetinde bulunmak ve yardım etmektir. Allah’a binlerce hamdolsun, çocuk sayılacak kadar genç yaşta Risale-i Nur’la tanışmayı nasip etti ve sizin arkadaşlığınızı ve Üstadlığınızı bizlere lütfetti.

Üstadım, bazı akrabalarımdan dinlediğim kadarıyla siz; “Tahirî’nin dünürü benim dünürümdür, damadı benim damadımdır” diye iltifat edip onlara muhabbet ve iltifat etmişsiniz. Ben de bundan ümitlenerek, affınıza da sığınarak bazı perişan hallerimi ve anlamakta güçlük çektiğim meseleleri müsaadelerinizle arz edeceğim. Eğer bir hadsizliğim olursa şimdiden affınızı ve himmetinizi istirham ederim.

Üstadım, 45 senedir Nurculuk yaşantımda Risale-i Nur’da belirtilen düsturlar doğrultusunda hareket etmeye çalıştım. “Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz.” dediğin için çok zaman istişare kurallarına uymayan sözleri, kim söylerse söylesin dinlemedim. Sadece Risale-i Nur’da okuduğum hakikatlere sadık kalarak birlik beraberlik aradım. Birinin peşine takılıp taraf olmadım. Nur’un her gönül verenine ben de gönül verdim.

Üstadım, senin varislerin olarak Risale-i Nur’da belirttiğin ağabeylerime, senin bize emanetin olarak bakıp hep hürmet ettim. Her zaman ellerini öptüm ve öperim. Zübeyir Ağabeyin gayretleri ve duâları ile Nurcular arasında fikir birliğinin sağlanması için çıkarılan bir gazeteye sahip çıktım ve sahip çıkmaya da devam ediyorum. Bu gazeteye ilk tepkilerin, Nurcular arasındaki hoca lâkaplı şahıslardan gelip etraflarında düşmanlığa dönüştüğünü gördüm. Ama çok yakın tanıma fırsatım olan varis ağabeyler bu davranışları tasvip etmediler.

Üstadım, daha sonra çok acı bir şekilde gördük ki, bu hoca diye takdim edilen zevatın birileri Nurcuların bölünüp parçalara ayrılmasına sebep oldular. Hatta bazıları (bilerek veya bilmeyerek) Risale-i Nur’a yapılmak istenen ihanetin içinde bulundular. Birçok masum Nurcunun kafasını karıştırdılar. Onlara hüsn-ü zan edenleri Nur’dan uzaklaştırıp perişan ettiler. Gizli zındıklar da, bundan istifade ile Nurcuları birbirine düşürmeye çalıştılar ve halen de son gaz çalışıyorlar.

Üstadım, ben ve benim gibi düşünenler Yeni Asya’yı, Risale-i Nur’un neşriyat âlemindeki dili olarak görüp ayakta tutmaya çalışıyoruz. Allah’a binlerce hamdolsun ki, bütün zorluklara rağmen lütf-u İlâhî ile hizmete devam ediyoruz. Elbette ahirzaman fitnesi çok dehşetli ve biz hâkim değiliz. Ancak himmetiniz ve duânızla ve Allah’ın inayeti ile ayakta duruyoruz. Biz Yeni Asya Nurculuğu diye bir şey telâffuz etmiyoruz ve öyle bir Nurculukta olamaz. Fakat tanınması açısından biz Yeni Asya okuyoruz ve takip ediyoruz, diyoruz.

Üstadım, bizim ihlâs düsturları içerisinde çalışmamızı, bazı olumsuz imaj yüklemeleri ile görmezden gelenler var. Bize hastalıklı bir küçük grup diyenler oldu kaale almadık ve almıyoruz. Ancak daha önceleri hiç görünmezken, son zamanlarda bir muhterem ağabeyimiz de bize bu pencereden bakıp incitici ve itici sözler sarf etti. Bize emanetiniz olarak değerlendirdiğimiz bu ağabeye karşılık vermedik ve vermeyiz. Onu incitici bir hareket asla aklımızdan bile geçmez, hatta ona gücenmedik. Ama oturup şu Nurcudur, şu değildir diye bir tasnif yapma hakkının olduğunu Risale-i Nur’un herhangi bir satırında görmedim.

Üstadım, “Zira hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun” sözünüze sadık kalarak, biz Risale-i Nur’u okumaya devam edeceğiz. Nur’un naşiri olarak gördüğümüz Yeni Asya’yı da gücümüz yettiğince ‘Himmet-i Aliyenizle’ ayakta tutmaya çalışacağız.

Arz ederim ÜSTADIM. Kabul buyurursanız manevî ellerinizden tazimle öperim ÜSTADIM.

Sabahattin Boyacı

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*