Üstadın talebeleri istismara son noktayı koydu

Image

Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri Mustafa Sungur ve Mehmet  Fırıncı, son günlerde rastlanan Said Nursi istismarına tepki amaçlı bir basıl bildirisi yayınladı. Said Nursi’nin siyasetten uzak durduğu özellikle belirtilen bildiride son zamanlarda Nevruz kutlaması vesilesi ile tertiplenen toplantılarda ve  bazı Güney Doğu illerinde yapılan siyasi maksatlı  gösterilerde,  Bediüzzaman hazretlerinin şahsiyet ve düşüncelerinin  istismar  edilmek istendiği vurgulandı.

Bildiride “Yirminci asrın ilk yıllarından itibaren  “Irkçılık, bütün bütün tehlike-i azimdir” ve bizi yutmak için  içimize atılmış bir” Frenk  illetidir” diyen Bediüzzaman’ın ismini ve resmini   etnik maksatlar  için  kullanmaya çalışmak   Onun  şahsına  ve  düşüncelerine büyük bir saygısızlıktır.” vurgusu yapıldı.

İşte bildirinin tamamı:

Biz, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin talebeleri olarak son günlerde efkarı ammede yer alan ve  merhum Üstadımıza ve onun talebeleri hakkındaki gerçeklere ters  bazı asılsız iddia ve beyanlara karşı  aşağıdaki açıklamayı yapma   ihtiyacını duyuyoruz.  Efkarı ammeye arz etmek isteriz ki;

1- Bediüzzaman hayatını, Kur’an ve iman hizmetine adamış muasır bir din alimidir.Kur’an hakikatlerini günümüz insanına tanıtmayı gaye edinmiştir. Çağımızın inançsızlık cereyanlarına karşı iman derslerini her şeyin üstünde tutmuştur. Bu hizmet yolunda siyasetten ve her türlü dünyevi hareketlerden itina ile uzak durmuştur.

2- Son zamanlarda Nevruz kutlaması vesilesi ile tertiplenen toplantılarda ve  bazı Güney Doğu illerinde yapılan siyasi maksatlı  gösterilerde, Bediüzzaman hazretlerinin şahsiyet ve düşüncelerinin  istismar  edilmek istendiği üzüntüyle müşahede edilmektedir.

3–  İnançsızlık başta olmak üzere  İslam’ın reddettiği her türlü ırkçılıkla hayat boyu   mücadele eden Bediüzzaman’ın bölücü ve bölgeci maksatlı toplantılarda  posterlerinin taşınması, gerçeklerin  çarpıtılmasıdır. Yirminci asrın ilk yıllarından itibaren  “Irkçılık, bütün bütün tehlike-i azimdir” ve bizi yutmak için  içimize atılmış bir” Frenk  illetidir” diyen Bediüzzaman’ın ismini ve resmini   etnik maksatlar için kullanmaya çalışmak Onun  şahsına ve düşüncelerine büyük bir saygısızlıktır.

4– DTP’ye mensup bir Milletvekilinin, ”Bediüzzaman devlet nazarında hala suçlu mudur?” şeklinde bir soru önergesini, TBMM Başkanlığına  verdiği ifade edilmektedir. Bediüzzaman hayatı boyunca ve hatta vefatından sonra bile eser ve  hizmetleri sebebiyle haksız suçlamalara maruz kalmıştır. Kur’anın tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile bu eserleri okuyan talebeleri hakkında siyasi maksatlarla açılmış bulunan bin beş yüz civarındaki dava beraatla neticelenmiştir. Her defasında devletin  yargı ve idari organları,  Risale-i Nurlarda suç unsuru bulunmadığından takibine yer olmadığına karar vermiştir.

5- Nur  Risaleleri, yıllardan beri ülkenin her  yerinde muhtelif yayınevi tarafından serbestçe  basılıp yayınlanmaktadır. Risale-i Nur Külliyatına ait eserler yerli ve yabancı Üniversiteler başta olmak üzere  yine milli ve milletlerarası kütüphanelerde serbestçe  bulunmakta ve faydalanılmaktadır. Bu gerçekler ışığında  ve ülkenin bugünkü vasatında, eğer bilgisizlikten kaynaklanmıyorsa, Sayın Milletvekilinin sorusuna bir mana vermek mümkün değildir.

6– Bediüzzaman’ın  talebeleri olarak Risale-i Nurlardan bazı bahislerin çıkarıldığı iddiasını şiddetle reddediyoruz. Risale-i Nur külliyatı, halen  muhtelif yayınevleri  tarafından, Bediüzzaman  hazretlerinin kendi tashih ve tasdikinden  geçmiş orijinal nüshalar esas alınarak neşredilmektedir. Kendisinin sağlığında iken  neşriyatla vazifelendirdiği  talebeleri olarak risalelerin   aslına uygun olarak yayınlandığının  amme efkarınca  bilinmesini isteriz.

7- Merhum üstadımız Said Nursi’nin ne resmi ve ne de gayrı resmi kurumlar  tarafından  itibarı elinden alınmış olmadığından, itibarının iadesi de söz konusu değildir. Kaldı ki, ülkemizde  Onun şahsına ve kırktan fazla dünya diline tercüme edilmiş eserlerine, her seviyeden milyonlarca insanın gösterdiği teveccüh onun itibarının tescilidir.

8- Merhum Ustadımız Said Nursi’nin hayat hikayesi her kesin malumudur. Birinci Dünya Savaşında talebeleri ile birlikte  gönüllü  Alay Komutanı olarak savaşmış,yaralanmış  ve Ruslar’a esir düşerek 2.5 yılı aşkın bir süre  Sibirya bölgesinde esarette kalmıştır.Bilahere esaretten kurtulup İstanbul’a geldiğinde ise İşgal kuvvetlerine karşı fetvaya imza atmıştır.Milli Mücadele ruhunun oluşmasına katkılarından dolayı Ankara’ya davet edilmiş ve ilk meclisin özel tourumunda takdirlerle karşılanmış olduğu meclis zabıtlarında mevcuttur.

9- Merhum Ustadımız Said Nursi henüz hayatta iken manevi mülahazalarla kabrinin gizli kalmasını vasiyet ettiği bilinmektedir.Kaderi ilahi de öyle tecelli etmiştir.Bu mevzuun çeşitli vesilelerle dile getirilmesinin uygun olmadığı kanaatindeyiz.

Kamu oyunun bilgisine ve takdirlerine saygıyla arz ederiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*