Van izlenimleri

Bir vesileyle gittiğim Van’dan güzel intibarlarla döndüm. İlk günü Van’da Bediüzzaman’a müntazır mekânları gezerek değerlendirdim.

Gezdiğim mekânlar arasında Zeve Şehitliği, Horhor Medresesi Van Kalesi, Nurşin Camii, Çoravanıs Köyü, Erek Dağı ve Edremit ilçesinde Bediüzzaman’ın temelini attığı üniversite mekânına nazar gezdirerek hayalen de olsa tarihe bir yolculuk yaptım…

Daha sonra vatandaşlar arasında gezdim, dolaştım, onları dinledim. 23 Kasım ile 9 Ekim’de yaşanan deprem anlarının, izlerini müşahede ettim. Genel olarak Van’ın morali düzelmiş gördüm.

Yapılan TOKİ evleriyle bir rahatlama söz konusu. Yatırımların devamı isteniyor. Yıkılan okulların tamamı henüz yapılmamış. Bölgede, çözüme yönelik yapılan çalışmalar destek görüyor, fakat yeterli bulunmuyor…

İki tarafın da samimiyeti sanki sınav halinde… İnsanlar memnun Kürt de Türk de diğer unsurlarla bölgenin tam manasıyla rahatlaması için terörün izaleye yönelik köklü çözümler yapılmalıdır deniliyor.

Yörede Bediüzzaman’ın fikirleri çözüme yönelik esas ittihaz ediliyor… Devletin ve yönetimlerin Bediüzzaman’a kulak vermesini istiyorlar.

Eğitim sisteminin şahıs ve şahıscılıktan arındırılıp Bediüzzaman’ın eğitim yoluyla problemlere getirdiği çözüm önerilerinin dikkate alınarak müfredata işlenilmesi talepleri var.

Evrensel değerlerin bu alanda baz alınmasının gereği öne çıkartılarak, düşmanımızın Bediüzzaman’ın ifadesiyle cehalet, zaruret ve ihtilâf olduğu bu üç düşmana karşı da san’at, marifet ve ittifak silâhıyla mücadele etmek gerektiği dile getiriliyor.

Bölgenin sosyal ekonomik ve diğer alanlarda terakkiye yönelmesi ve problemlerin izalesinde doğru eğitimin esas alınması gereğine vurgu yapılıyor. Bir de din unsuru yönünde doğru İslâm ve İslâma lâyık doğruluk baz alınması zarurî görülüyor.

Van seyahatı sonrası bütün bu izlenimlerimizi Ankara’ya kadar birlikte yolculuk yaptığımız Yüzüncü Yıl Üniversitesi  Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal Beyle de paylaştım. Bir çok yönden problemlerle iç içe olan bölgede kilit bir şehir olan Van’da büyük bir eğitim müessesesinin başında bulunan bir isim sayın rektör…

Van’dan Ankara’ya yaptığımız bir uçak seyahatı sırasında yan yana oturmuştuk. Yolculuk esnasında Bediüzzaman ve fikirlerini konuştuk. 1978 yılında Van’da üniversitenin ilk kuruluş aşamasında gazetemizde yayınlanan bir dizide üniversitesitenin kuruluş çalışmalarıyla alâkalı gelen bir profesöre şunu sormuştuk: “Üniversitenin kuruluşunda siz hiç halka gittiniz mi? Onlara sordunuz mu? Halk nezdinde bir çalışma yaptınız mı?”

Üniversite kurma aşamasında görevlendirilen profesör, “Halkla ne alâkası var? Devletin işi bu!” demişti.

Üniversitelerin, rahatlıkla bir halk üniversitesi olarak değerlendirilmesi ve halkla devletin bütünleştirilmesi gereken müesseselerdir aslında. Halkla kopuk bir üniversitenin pek başarılı olmayacağı muhakkaktır.

Sayın rektör, düzenlediği panel, konferans gibi çeşitli faaliyetlerle üniversiteyi halkla kucaklayıcı bir anlayışa sahip ederek bu hususiyetiyle öne çıkarmış durumdadır.

Mevcut problemlere sahne alan bölgede bu yeterli midir? Belki de daha çok gayret gösterilmelidir diye düşünüyoruz. Devletin resmî yüzünü aşarak halkla devleti bütünleştirici çalışmalar gerekir.

Yolculuğumuz müddetince sohbetimizde Bediüzzaman ve eserlerini paylaştık.

Sordum, şunları söyledi: “Onun fikirleri bütün problemlere çözümdür. Üstad ve eserleri evrenseldir, geniş eksenli herkesi kucaklayıcı bir anlayışa sahiptir. Bölgenin eğitimle ilgili problemlerine yönelik Medresettüzzehra projesi tam bir çözümdür.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*