Vazife-i asliye-i Nuriye

Risale-i Nur Talebeleri’nin aslî görevi “iman hizmeti”dir. Ancak iman hizmetinin lâzımı “hürriyet”tir. Bu hürriyetin başında ise “Din ve vicdan hürriyeti” “İlim ve fikir hürriyeti” gelmektedir.

Zira nasıl “namaz” ibadetinin lâzımı “abdest”tir. Abdestsiz namaz olmaz; aynen bunun gibi “hürriyet” olmazsa fikrinizi açıklayamaz, iman hakikatlerini anlatamaz ve bunu sağlayacak zemini bulamazsınız.

Bu sebeple “hürriyet” lâzımın lâzımı, aslî vazifenin de ön şartıdır. Öyle ise “Hürriyeti iman hizmetinin ön şartı olarak savunmak aslî vazifedir. Bu sebeple Bediüzzaman “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam”, “Hürriyet imanın hassasıdır” demekte ve talebelerine de bu dersi vermektedir.

**

İnsanlar ancak “hürriyet” ve “güven” içinde oldukları zaman akıllarını çalıştırır, hak ve hakikati dinler ve anlamaya çalışırlar. İstibdad ve baskı yönetiminde kendilerini güven içinde hür hissetmedikleri için konuşmaktan ve farklı fikir ve düşünceleri dinlemekten korkarlar.

Peygamberimiz (asm) Mekke’de baskı ve zulümden kurtulmak için “hürriyet” zemininin sağlandığı ve “tebliğ” hususunda himaye gördüğü Medine’ye hicret etmiş ve bundan sonra İslâmiyet hızla yayılmıştır. Zira yüce Allah ona baskı ve korkunun olmadığı hür bir zemin oluşturdu. İslâmiyet böyle yayıldı. Zira iman hakikatleri aklın hayran olduğu, kalplerin müştak olduğu hakikatlerdir, salim akıllar ve korkusuz temiz kalplerde yerleşir.

**

İman hizmeti için hür ve güven ortamı hazırlamak da iman hizmetinin ön şartı, yani lâzımıdır. Yani, “iman hizmeti” lâzım, “hürriyet ve güven” lâzımın lâzımıdır.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “Vatan ve millet ve din namına mükellef olduğum büyük bir vazîfeyi, dünyaya bakmadığım için yapmadığımdan, hakikat noktasında affolunmaz bir suç olduğuna ve bilmemek bana bir özür teşkil edemediğine, şimdi bu Afyon hapsinde kanaatim geldi.” (Şuâlar, 2005, s. 616.) dediği vazife, siyasî ve sosyal hayata bakan vazifedir.

Bu zamanda bu vazife lâzımın lâzımıdır. Zira anarşi sadece silâhlı anarşi değildir. Silâhlı anarşiyi üreten bataklık her yere sirayet etmeye başlamıştır. Nitekim Bediüzzaman “Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zaruridir: Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir.” (Şuâlar, 549.) buyurur.

Risale-i Nur Talebeleri “Hayat-ı içtimaiye ve siyasiyeye” ait bu aslî vazifelerini yapmaları için sosyal hayatın her alanında faaliyet göstermek durumundadır. Zira bu aslî vazife, ancak sosyal ve siyasî hayatta aktif bir şekilde yapılabilir. Mesleğimiz tarikat değildir ki dar dairede kendimizi muhafazaya çalışalım. Ehl-i imanın imanını kurtarmak için sosyal hayatın her alanında aktif şekilde bulunmak şarttır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*