Vefatının 47. sene-i devriyesinde Barlalı Mübarek Süleyman

Dünya ve ahiret saadetinin iman hakikatleri dairesinde olduğunu hisseden ve bilen insanlardandı Mübarek Süleyman…

“Barlalı Mübarek Süleyman” lâkabıyla anılan Süleyman Efendi, bütün mesâisini iman hakikatleri ve hizmeti üzerine teksif eden Hazret-i Üstad’a bütün kalbiyle bağlı idi.

 

Devrin idarecileri tarafından haksız olarak Anadolu’dan Barla’ya sürgün edilen Üstad’ına büyük sadakat ve ihlâsla bağlı oluşu, onu, “sâfî kalpli” ve “mübarek” eylemişti.

Hiç yalan söylememek ve yemin etmemek gibi güzel hususiyetlerin de sahibi olan Süleyman Efendi, bunların yanı sıra ihlâs ve sadakatte de namdardı.

Hasreti yüreğine oturan Üstad sevgisiyle, zaman zaman, zor şartlarda bile olsa, Üstad’ı ziyaret eder, duâsını alırdı.

Bilhassa, Üstad Çam Dağı’ndayken ziyaretine giden Süleyman Efendi, yine bir Cuma günü akşamının ulvî mânâsı içinde duâ aşkıyla yola koyulur, Çam Dağı’nın zirvesindeki o garip ve yalnız Üstad’ını ziyaret eder.

Aylardır ziyaretine gelip gidenin olmadığı bir zamanda Üstad’ına kavuşan Süleyman, onun muhabbet şuâlarını kalbinde hissetmekle birlikte yüzünü de tatlı bir tebessüm sarar. Üstad, dağ başında, Süleyman’a ikram edebileceği bir katığının olmaması hüznünü yaşarken; o sırada, sâfî niyet ve halis ihlâsa binâen bir ikram-ı İlâhî olarak ağacın dalları arasında büyükçe bir ekmek beliriverir. Kendisine bu ekmeği ikram ederken, Süleyman’ın “Bu ekmek bize helâl olur mu?” demesi ise, Üstad’a “Vay mübarek vay!…” dedirtir ve sâfî kalb Süleyman’ın ismi bu hadiseden sonra “Mübarek Süleyman” kalır.

Mübarek Süleyman bir müddet etraflarda görünmez olunca, Hazret-i Üstad, sıcak alâkası ve vefasıyla, çevresindekilere “Mübarek Süleyman nerede, ne halde, neler yapıyor?” diye sorar. “Efendim, o risâle yazıyor” derler. Evet, Hazret-i Üstad’ın gül gibi açan tebessümüyle birlikte etrafındaki Nur halkasına dahil olan bahtiyarlardan Mübarek Süleyman, mazhar olduğu mânânın sevinç ve neş’esiyle Kur’ân hakikatleriyle iştigal etmektedir.

Buna mukabil Üstad da, çevresine, “Onun bir zamanlar Çam Dağlarında söylediği bir söz var ki…” diyerek, “Bu ekmek bize helâl olur mu?” sözünün hâlâ hafızasında yer aldığını ve çok şeye bedel olduğunu ifade eder.

Mübarek Süleyman’ı, vefat yıldönümü vesilesiyle bir kez daha rahmet duâlarıyla anarken, onun mübarekiyet ve safiyetinden bizlere de ikram etmesini Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*