Vehb (Veheb) İbn Münebbih (645-741)

Tâbiînden ve aynı zamanda Emevi Devleti’nin hüküm sürdüğü yıllarda yaşamış ünlü hadis alimlerindendir. İran asıllı olup, sonradan Yemen’e yerleşen bir aileye mensuptur. Ünlü simalardan olan Hammam bin Münebbih’in kardeşidir. Kitap ehlinin rivayetlerini bilen ve mukaddes metinleri okumuş, bu alanda önemli bir birikime sahip birisi olarak şöhret bulmuştur.

Risale-i Nur’da da bu bilgi ve birikimi vesilesiyle ismi zikredilmiş, bu tür insanların Peygamber Efendimizin (asm) vasıflarını daha önceden öğrenmiş bulunduklarından ötürü kolay bir şekilde Müslüman oldukları ve mensup bulundukları toplulukları kabule iknaya çalıştıkları izah edilmiştir. Künyesi, Ebu Abdullah Vehb ibn Münebbih şeklindedir.

Vehb ibn Münebbih, 645 yılında Sana’ya iki günlük mesafede bulunan Zamar şehrinde doğdu. İlk yılları ve gördüğü eğitim hakkında fazla bilgi yoktur. İslamiyet’i seçmeden önce Yahudi olduğu bazı kaynaklarda belirtildiği gibi, Müslüman olarak doğduğunu ileri sürenler de vardır.

Tâbiîn zamanına yetişmiş meşhur hadis âlimlerinden olan Vehb bin Münebbih, doğru sözlü bir şahsiyet olarak tanındı. Çok sayıda kitap okuyarak geçmiş ümmet ve peygamberler, hükümdarlar hakkında bilgi sahibi oldu. Aralarında, Ebu Hureyre gibi ünlü isimlerin de bulunduğu çok sayıdaki alimin bilgisinden istifade ederek, hadis nakletti. Abdullah ve Abdurrahman adındaki oğulları, yeğenlerinden Abdüssamed ve Akil, bunların dışında ayrıca, Sammak bin Fadl, İsrail Ebu Musa, kendisinden hadis nakleden önemli isimleri oluşturmaktadır.

Aldığı eğitim sonrasında meşhur hadis alimleri arasında yer aldı. Mütedeyyin bir yaşantısı olup kırk sene boyunca hiçbir canlıya kötü söz söylemedi. Bu süre zarfında pek az uyudu. Dünya yaşantısı ile ilgili bir çok şeyden uzak durdu. Zamanı kesin olarak bilinmemekle birlikte, ömrünün sonlarına doğru olduğu tahmin edilen bir zamanda, bir ara hapsedildi ve bunu büyük bir tevekkülle karşılayarak; “Allah karşımıza hapsi çıkardı; biz de O’na karşı olan ibadetimizi ziyade ettik” ifadelerini dile getirdi.

Vehb bin Münebbih, resmi görev almaktan imtina etmekle beraber, Emevilerin büyük halifesi Ömer ibn Abdülaziz zamanında Sana Kadılığında bulundu. Bu görevini sürdürdüğü sırada, halkın şikayeti üzerine bir vergi memurunu kan çıkıncaya kadar dövdürdü. Ağız kavgası ve çekişme halinde olan insanları ikaz ederken, cemiyet hayatından da uzaklaşmamayı tavsiye etti. İnsanlar arasındaki ilişkilerde ihtiyatlı davranmayı tavsiye ederek; “dinlerken sağır, görürken âma ve konuşurken dilsiz olma” tavsiyesinde bulundu.

Doksan yılı aşkın bereketli bir ömür geçiren Vehh bin Münebbih’in son demlerinde hapsedildiği tahmin edilmektedir. Kendisine Yemen Valisi Yusuf bin Ömer el-Sakafî tarafından verilen dayak cezasından sonra, 741 yılında Sana’da vefat ettiği rivayet edilmiştir.

İslam güneşinin doğuşundan sonra, Müslüman sayısının hızlı bir şekilde artmasının önemli sebeplerinden bir tanesi, Hıristiyan ve Yahudi din alimlerinin kendi kitaplarından Peygamber Efendimizin (sav.) sıfatlarını öğrenmiş bulunmaları ve çevrelerindekilere de aktarmış olmalarıdır. Bu alimler Müslüman olduktan sonra, son Peygamber hakkında okumuş oldukları metinlerden örnekler vererek nübüvvet davasında önemli şahitler durumuna yükselmişlerdir. Risale-i Nur’da Hıristiyan ve Yahudi din alimlerinden bir kısmının isimleri zikredilmekte ve İslam davası üzerindeki müspet etkilerine işaret edilmektedir. İsmi zikredilenlerden bir tanesi de Vehb bin Münebbih’tir. (Mektubat, 1994, s. 164 ) Bu alimin bilinen özelliklerinden bir tanesi, başta Tevrat ve İncil olmak üzere çok sayıda eski dinlere ait eser okumuş ve incelemiş olmasıdır.

Vehb ibn Münebbih’in naklettiği bir rivayete göre, Peygamber Efendimizle ile Şeytan arasında ilgi çekici bir görüşme cereyan etmiştir. Peygamber Efendimizin (asm), “ümmetimden kaç düşmanın vardır” mealindeki sorusuna, İblis; “on beş” cevabını vermiş ve; 1- Sensin, 2- Adaletle iş gören hükümdar, 3- Alçak gönüllü, cömert zenginler, 4- Ticaretinde doğru olanlar, 5- Allah’tan korkan takva sahibi alimler, 6- Nasihatle herkese hayır isteyen müminler, 7- Kalbi merhametli müminler, 8- Tövbe edip, tövbesinde sebat edenler, 9- Haramdan sakınanlar, 10- Daima abdestli bulunanlar, 11- Her zaman çokça sadaka verenler, 12- İnsanlarla iyi geçinen, güzel huylu kimseler, 13- İnsanlara faydalı olanlar, 14- Kur’an’ı çokça okuyanlar ve Allah’ı devamlı zikredenler, 15- Geceleyin insanlar uyurken kalkıp namaz kılan ve ibadet edenler, şeklinde sıralamıştır.

Peygamber Efendimizin, “yoldaşların kimlerdir” şeklindeki sorusuna da; zalim hükümdar, kibirli zenginler, hain ticaret ve sanat erbabı, içki içenler, gıybet edenler, zina yapanlar, yetim malı yiyenler, namazı kılmayıp terk edenler, zekat vermeyenler, boş kuruntular yapanlar, benim yoldaşlarımdır, diye cevap vermiştir.

Vehb ibn Münebbih, Emeviler döneminde yaşamış ve bir çok eser vermiş alimlerden birisidir. Hadis rivayetinin yanında tarih konusunda da eserler yazmıştır. Eserinde eski asırlara ait tarihi anlatırken, tamamen mukaddes kitapları takip etmiştir. Mukaddes metinlerin isimlerini ve rakamlarını tam olarak vermiştir. Eserinde, İbranice isimlerin yanında Süryanice şekillerini de düzenli bir şekilde zikretmiş olup, yazdığı eserlerinden, Sami dillerinin bir çoğunu bildiği anlaşılmaktadır.

Vehb bin Münebbih’e atfedilen sözlerden bazıları; “Çok kitap okudum. Onlardan şunu öğrendim. Allah ü teâlâ Muhammed Aleyhisselâma çok yüksek akıl vermiştir. İnsanların akılları O’nunkinin yanında yeryüzündeki bütün kumların yanında küçücük bir kum tânesi kadar kalır.” “Kötü huylunun durumu, kırık çömleğe benzer. Ne bir faydası dokunur, ne de tekrar toprak olur.” “Şirkten sonra en büyük günah, insanlarla eğlenip alay etmektir.” “Münâfığın özelliklerinden ikisi övülmeyi sevmek, zemmedilmekten (yerilmekten) hoşlanmamaktır.” “Hazreti Îsâ havârilerle birlikte bir köye uğrar. Köydeki insanların hepsinin öldüğünü görür. Îsâ Aleyhisselâm yanındakilere; ‘Belki bunlar Allah ü teâlânın azâbına ve gazâbına sebep olacak bir şeyler yapmışlardır. Çünkü, dağınık ölmemişler, azâp onları bir anda yakalayıvermiş. Yoksa dağınık ölürlerdi.’ Buyurur.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*