Besmelenin esrarı

Bu hafta sizlere Yeni Asya Neşriyat tarafından yayınlanan önemli bir kitabı tanıtmak istiyoruz: Sonsuz Gücün Anahtarı Besmelenin Esrarı. Kitap, Risâle-i Nur Külliyatı’ndan Birinci Söz’ün izahı sadedinde..

Besmele’nin Esrarı, R. Adem Bölükbaşı’nın kaleme aldığı çalışma, Araştırma Merkezimiz tarafından yayınlanabilir hâle getirildi.

Kitap dört bölümden, 279 sayfadan oluşuyor.

Kitabın ilk bölümü “Birinci Söz”ün tam metnini veriyor. Hayatında ilk defa Birinci Sözü okuyacak kişiler için bu bölüm son derece ilgi çekici gelebilir.

Çünkü Birinci Söz’de uçsuz bucaksız çöllerde yolculuğa çıkan iki kişi var ve bu yolculukta güvenle yol alabilmenin sırları açıklanıyor. Bunun yanı sıra minicik tohumların hangi güçle taşları toprakları deldikleri, büyük birer ağaca dönüştükleri de enfes bir üslûpla anlatılıyor. Anlatımın akıcılığı, elbette eserin orijinal hâliyle birebir aktarılmasından kaynaklanıyor. Dileyen okurlar, bu hikâyeyi aynen Bediüzzaman Said Nursî’nin Sözler isimli eserinden de okuyabilirler.

İkinci Bölüm, bu kitabın en uzun parçasını meydana getiriyor. Bu bölüm, Birinci Söz’de geçen hikâyeyi kelime kelime, cümle cümle ele alıyor, analizler yapıyor. Kitaptan satır satır takip edelim:

“Birinci Söz”ün ilk cümlesi, ‘Bismillah her hayrın başıdır’cümlesidir. Bu cümle aynı zamanda Birinci Söz’ün hüküm cümlesidir. Yani Bediüzzaman, söylemek istediği şeyi en başta söylemiştir. Birazdan bu hükmü ispat etmek için değişik anlatım ve öğretim tekniklerine başvuracak ve konuyu vuzuha kavuşturmaya çalışacaktır.
Bediüzzaman’ın, Birinci Söz’ün başında “Her hayrın başı Bismillahtır’ demeyip de, “Bismillah her hayrın başıdır” demek suretiyle besmeleyi, cümlenin hemen başına alması oldukça manidardır. Evet, Birinci Söz’ün birinci kelimesi Bismillahtır. Bu durum, Bediüzzaman’ın, Allah’ın yüce adına duyduğu o derin saygının bir tezahürüdür.

Üçüncü Bölüm, Birinci Söz’ün ‘kuvvet’ ve ‘bereket’ vurguları üzerinde duruyor.

Kitabın son bölümü Risâle-i Nur mesleğinin esaslarını ve Birinci Söz’deki anlatım tekniklerini ele alıyor.
“Bismillahirrahmanirrahim” kelimesi  Kur’ân’da 114 defa tekrarlanan bir âyet olması ve tarih boyunca gelmiş peygamberlere Rabbimiz tarafından talim edilmesi bakımından son derece önemli. Hazret-i Musa’nın (as) Kızıldeniz’i geçerken, Davud Peygamberin (as) demiri hamur gibi şekillendirirken, dağlarla taşlarla birlikte ibadet ederken, Hz. İsa’nın (as) göklere yükselirken ve Hz. Muhammmed’in (asm) Mi’rac yolculuğuna çıkarken hangi kelimeleri söylediğini merak edenler, “Bismillahirrahmanirrahim” üzerinde düşünmeliler.

21. yüzyılda insanlığın yakaladığı ileri teknoloji seviyesine rağmen, hâlâ bunalım üstüne bunalım, kriz üstüne krizler yaşıyoruz. Hem bireyler, hem de toplumlar tam anlamıyla bir “bunalımlar çağı”ndan geçiyorlar. Bütün bu girdaplardan çıkış yolu olarak önerilen çareler de ne yazık ki maddenin katı sınırlarından öteye geçemiyor. Maddî ve fizikî gerçeklerin aşılmaz zannedilen duvarları, insanlığın ihtiyaç duyduğu hakikî ferahlamayı ortaya koyamıyor. İşte “Bismillahirrahmanirrahim” kelimesi tam bu noktada dünyamızın ufuklarında yankılanıyor ve insanlığa şunu fısıldıyor: “Huzuru başka yerlerde değil, bende ara!”

Kitabı okuyunca şunları anlamak mümkün: “Bismillahirrahmanirrahim” demek, kendi acizliğinin farkına varmaktır, tükenmez kudrete sahip bir Yaratandan yardım istemektir. Hem zikirdir, hem fikirdir, hem şükürdür… Allah’ın varlığına, birliğine, kudretine inanmaktır. En güzel bir ibadettir.

“Besmele”yi aslında bütün varlıklar, dağlar, taşlar, ağaçlar ve kuşlar ilâhi bir koro hâlinde terennüm etmektedir. Bütün mesele, kâinattan gelen bu manevî armonileri, İlâhî melodileri anlamak ya da anlamamaktır.

Daha güzel yarınlarda buluşmak temennisiyle, hoşçakalın…

 

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Evet Okudum… Besmelenin Esrarı Bu KİTAPTA çözülmüş… Kim bilir daha ne hakikatler vardır…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*