Ya suçumuzu gösteriniz, ya serbestiyet veriniz

altEskişehir Mahkemesi Müdafaasından:

[Mahkeme-i temyizin dâvâmızı nakzetmeyip tasdiki takdirinde tashih-i dâvâ için heyet-i vekileye yazılmış bir arzuhaldir]

Orada zâhiren görülecek şekva ise, hükûmete şekva etmektir ve tenkitler, hükûmeti iğfale çalışan entrikacıları tenkit etmektir.

Ey ehl-i hall ve akd! Dünyada emsali nadir bulunan bir haksızlığa giriftar edildim. Bu haksızlığa karşı sükût etmek hakka karşı bir hürmetsizlik olduğundan, bilmecburiye gayet ehemmiyetli bir hakikati faş etmeye mecburum.

Diyorum ki: Ya benim idamımı ve yüz bir sene cezayı istilzam edecek kusurumu kanun dairesinde gösteriniz; veyahut bütün bütün divane olduğumu ispat ediniz; veyahut benim ve risalelerimin ve dostlarımın tam serbestiyetimizi verip, zarar ve ziyanımızı müsebbiplerinden alınız. (HAŞİYE)

Evet, her bir hükûmetin bir kanunu, bir usûlü var; o kanuna göre ceza verilir. Hükûmet-i Cumhuriyenin kanunlarıyla beni ve dostlarımı en ağır bir cezaya müstehak edecek esbab bulunmazsa, elbette takdir ve mükâfat ve tarziye ile beraber, tam hürriyetimizi vermek lâzım gelir. Çünkü meydandaki gayet ehemmiyetli hizmet-i Kur’âniyem eğer hükûmetin aleyhinde olsa, böyle bir senelik bana ceza, birkaç dostuma altışar ay mahkûmiyetle olamaz. Belki yüz bir sene ve idam gibi bana ceza ve en ağır cezaları da benim ile ciddî hizmetime irtibat edenlere vermek lâzım gelir. Eğer hizmetimiz hükûmetin aleyhinde olmazsa; o vakit, değil ceza, hapis, ittiham, belki takdir, mükâfatla karşılanmak lâzım gelir. Çünkü, bir hizmet ki; yüz yirmi risale o hizmetin tercümanları olmuş ve o hizmetle koca Avrupa feylesoflarına meydan okuyup, esasları zir ü zeber edilmiş; elbette o tesirli hizmet ya dahilde gayet müthiş bir netice verir veyahut gayet nâfi’ ve yüksek ve ilmî bir semere verecek. Onun için, göz boyamak nev’inde ve efkâr-ı âmmeyi aldatmak tarzında ve hakkımızda zalimlerin entrikalarını, yalanlarını setretmek suretinde, çocuk oyuncağı gibi bana bir sene ceza verilmez. Benim emsalim, ya idam olur, darağacına müftehirâne çıkarlar, veyahut lâyık olduğu makamda serbest kalırlar.

HAŞİYE: Mahkeme-i Temyizden dâvâmızı nakz yerine tasdik geldiği takdirde, heyet-i vekîleye ve hem Meclis-i Mebusana, hem Dahiliye Vekâletine ve hem Adliye Nezaretine vermek üzere, dâvâmızı tashih münasebetiyle yazılmış bir lâyihadır. Eğer bu haklı derdimi ve ehemmiyetli hakkımı bu mercîlere dinlettiremezsem, bu hayata veda etmek bana vacib olur. Çünkü, sükûtumla şahsî bir hakkımla beraber, binler muhterem hukuk zayi olur.

B. S. N. Tarihçe-i Hayatı, Eskişehir Hayatı, s. 271

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*