Yaşayan namaz soruları

Image

Sual: “1- Salâten tüncina duâsı ibadet hayatımıza ne zaman girmiştir? Kim tarafından kazandırılmıştır? Hükmü nedir? 2- Namaz kılarken özellikle teşehhüd esnasında gerek düşünce boyutunda gerekse sözel olarak—selâm öncesinde —Mi’rac mu’cizesinde Peygamber Efendimizin (asm) Rabbimize takdim ettiği hediyeleri— 6. Şuâ’daki hakikatleri—sunmak namazın sıhhatine zarar verir mi veya namazı huşu içinde kılmamıza vesile olur mu?”

Kur’ân Peygamber Efendimiz’e (asm) çokça salât ve selâm etmemizi emrediyor. Şöyle buyuruyor: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve selâm edin.” 1
Farz namazın arkasından duâ yapmak sünnettir. Bu duâ, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından müstecâp (makbûle şâyân) duâlar arasında sayılmıştır.
Bir gün Resûl-i Ekrem Efendimize (asm) soruldu ki: “Yâ Resûlallah! Hangi duâ makbuldür?”
Peygamber Efendimiz (asm): “Gecenin son kısmında ve beş vakit namazların arkalarında yapılan duâlar makbuldür.” buyurdu. 2
Peygamber Efendimiz (asm) bir diğer hadislerinde: “Bir farz namazı kılan kimsenin bir makbul duâ hakkı vardır. Kur’ân’ı hatmeden kimsenin de bir makbul duâ hakkı vardır.” 3 buyurmuştur.
Salâten Tüncînâ duâsı Müslüman âlimler, sâlihler ve kutuplarca okunmuş, tecrübe edilmiş ve tavsiye edilmiş içinde Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm da bulunan kuvvetli bir duâ metnidir. Hazret-i Muhammed’e (asm) salât ü selâmla başlanan ve Peygamber Efendimizin (asm), Peygamberimizin (asm) âlinin ve onun sünnetine uyan her kimsenin her halde ve her sıkıntıda rahmet içinde olmalarını, bütün istek ve ihtiyaçlarının verilmesini, bütün kötülüklerden, günahlardan ve seyyiâttan arındırılmalarını, en yüksek derecelere yükseltilmelerini, hayatta ve öldükten sonra bütün hayırlara ve gâyelerin en yükseğine ulaştırılmalarını niyaz ettiğimiz ve hadis ve âyetlerden iktibas edilmiş olan bu duâyı, Bedîüzzaman, farz namazların hemen ardından, sünnette gösterilen makbul duâ yerinde okumuş ve burada okunmasını tavsiye etmiştir. Bu duâ hakkında Bedîüzzaman şöyle demiştir: “Meşhur-u âlem ve gayet mücerreb ve umum aktabların mergûbu bir salâvat-ı şerîfedir.” 4
2- Ettahıyyatü duâsı, Peygamber Efendimiz’in (asm) Mi’racda Cenâb-ı Hak ile selâmlaşma cümlelerini ihtiva ediyor. Bediüzzaman 6. Şuâ adlı eserinde bu yüksek duâ metnini tefsir ediyor. Bu bölüm daha sık okunarak namazda Ettahiyyatü duâsından daha fazla feyiz almak mümkün olabilir. Bu esnada namaza zarar vermeden, tebeî bir nazarla Mi’racdaki yüksek konuşma düşünülebilir. Fakat bunu kastî bir nazarla düşünmek namaza zarar verebileceği gibi, namazda bunun yerine 6. Şuâ’yı okumak da caiz değildir.
Ettahiyyatü’yü huşu içinde okuduğumuzda, Peygamber Efendimizin (asm) Rabbimize takdim ettiği hediyeleri kendi zaviyemizce sunmuş oluruz. Konu hakkında daha fazla mübalâğa etmek, namazda kastî nazara girer ki, namazın sıhhatine zarar verir.

***

Sual: “Sandalyede namaz meselesini yazar mısınız?”

Hüseyin Şengörür: “Sandalyede namaza yarım sevap, sandalye kullanılmazsa tam sevap gibi bir söylem var. Bunun sıhhati nedir?”

Namazda sandalye kullananlar için sevap taksimatı yapılmaz. Eğer ihtiyacı yok iken sandalye kullanıyorsa namazı ifsada gider. Yok, eğer ruhsata tabi bir özrü dolayısıyla kullanıyorsa, bu durumda da sevabında bölünme olmaz.
Sandalye kullanımı konusunda, özür sahipleri için şu seçenekler gösterilebilir:

1- Kıyamda ve rükûda tadil-i erkân üzere bulunamayan birisi, secdeyi ve teşehhüd miktarı oturuşu tadil-i erkân üzere yapabiliyorsa, secdesi ve oturuşu için sandalyeye ruhsat verilmez. Bu kişi kıyam ve rükûdan yapamadığı herhangi birisi veya her ikisi için sandalye desteği alabilir. Fakat secdeyi ve oturuşu tadil-i erkân üzere yerde yapması farzdır.

2- Kıyamı ve rükûu ayakta tadil-i erkân üzere yapabilen, ama özrü dolayısıyla secdeyi ve teşehhüd miktarı oturuşu tadil-i erkân üzere yapamayan birisi ise, ayaklarını uzatarak bir şekilde alnını secdeye koyabiliyorsa, secdesini yerde yapar. Oturuşu da kıbleye doğru dilediği gibi oturarak yapar. Eğer alnını secdeye koymasına özrü engel teşkil ediyorsa, bu kişi secdesini ve oturuşunu dilerse sandalyede, dilerse nasıl kolayına geliyorsa öyle (oturduğu veya yattığı yerden) yapabilir. Sandalyede veya oturduğu yerde biraz fazlaca eğilmek suretiyle secdesini havada yapabileceği gibi, secde mahalline koyduğu yüksekçe bir sehpa üzerine de yapabilir.

3- Kişi altı rükünden hangisini tadil-i erkân üzere yapamıyor ve hangisinde sandalye desteğine ihtiyaç duyuyorsa, sadece o rüknü sandalye desteğinde yapmasına ruhsat vardır. Yapabildiği diğer rükünler için sandalye kullanmasına ruhsat verilmez, onları tadil-i erkân üzere yapar.

Dipnotlar:

1- Ahzab Sûresi: 56.
2- El-Ezkâr, Nevevî, 66, 67.
3- Câmiü’s-Sağîr, 4/1576.
4- İlk Teksir Delâilü’n-Nûr, s. 36.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*