Yeni anayasanın başörtüsü sınavı

Yaşadığımız musîbetler ne söylüyor?

Ülke olarak on yıllardır zorlu bir dönemden geçtiğimiz apaçık.

Depremler, zelzeleler, sel felâketleri, terör belâsı, şehit haberleri, patlamalar, trafik kazaları, yangınlar, şehir şehir yaygınlaşan bireysel cinayetler toplumu ciddî şekilde sarsıyor.

İnancımız o ki, bireyin de toplumun da başına öylesine bir şey gelmiyor. Gelen her şeyin bir hikmetinin olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar, toplumlar dikkate almadıkları prensiplerin, ikazların tokatlarını buluyorlar.

Yüz yıl önce İslâm dünyasının gidiyor olduğu yeri ve tehlikeyi, hastalıkları işaret eden Bediüzzaman’ın o gün bugündür dinlenmeyen nasihatleri, uygulanmayan reçeteleri hâliyle musîbetlerle yüz yüze getiriyor insanları, toplumları.

Bediüzzaman’ın dikkat çektiği, umumîleşen namaz, oruç, zekât ibadetlerinin ihmallerinin ortaya çıkardığı boşluk, hâliyle sadece boşluk olarak kalmamış, tarihe dünya savaşları olarak kaydedilmiştir.

Bugünün yaşanan vakıalarına da baktığımızda, yine dinin getirdiği kural ve kaidelerden insanlar uzaklaştıkça sosyal bunalımlar, hastalanmalar ve yüklenilen antidepresanlar…

Kabul edelim ki, asrın sinyalleri pek de iç açıcı değil.

Son zamanlarda İslâm dünyası üzerinde ve daha özelde ise Türkiye üzerinde dönen dolaplar, çok büyük bir tezgâhın işletiliyor olduğunu haber veriyor.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yeni bir anayasa arayışı içinde, hatta bugünlerde yazım heyetinden geçmekte olduğu ifade ediliyor.

Tabiî herkesin düşündüğü ve beklediği şey, acaba yeni anayasa kimlerin ihtiyaçlarına ciddî cevap verecek?

İnsan hakları ve evrensel beyannameler bazında bakıldığında bu yeni anayasa ne getirecek elbette merak konusudur.

Hükümete bakıldığında insan hak ve özgürlükleri konusunda, demokratik gelişmeler, Avrupa Birliği gibi konularda ne getirdi, ne getirebilir çok iç açıcı bir gelişme gözükmüyor.

En önemlisi ise, bu ülkede ne zaman şeâire dil uzatılmış, el uzatılmış, alanı daraltılmışsa o nispette maddî ve manevî gerilemeler, musîbetler kendini göstermiş.

Hükümetin yeni anayasa yazım metninde geçen, “Başörtülülerin de kamudan yararlanma hakkı” yani hizmet verme noktasındaki problemi ortadan kaldıran metinden geri adım atıldığı ifade ediliyor.

On yıllardır sıkıntı çektirilen, yükseköğretim hakları elinden alınan, hatta belli süreçlerde çok daha ağır durumları yaşamış olan başörtülü çalışanlara memuriyetten men cezası verildi.

Bu noktada çok ciddî zulümler yapıldı. Pek çoğu bir takım iyileştirmelerden istifade ederken, konu özellikle akademisyenlere gelince hiçbir kimse bu konuyu ilgilenme alanı olarak görmedi.

Başı örtülü cumhurbaşkanı eşleri, başbakan, bakan, genel müdür gibi makamlardaki zevatın eşleri, bu konuda mağduriyete uğramışlara yeni bir şey getirmiyor.

Bu ülkede uzunca bir zamandır dindar insanlar sıkıntılar çekiyor. Katlanılması güç zulümler yaşıyor. Elbette konu şeâir olunca durum daha bir ciddî ele alınması gerekiyor.

Ama yine bilinen bir gerçek var ki, Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda ne zaman şeâire el uzatılır, kalem uzatılır, dil uzatılırsa; işte o zamandan korkmak lâzımdır.

İslâm şeâirine olan bu gayri fıtrî ve gayri ahlâkî tutum, elbette cezasız kalmayacaktır. Kader-i İlâhî, bu iman ve Kur’ân dâvâsından geri adım atanları ve yüz kızartıcı tavır ve tutumları olanları rezil ve rüsva etmiştir ve edecektir.

Yeni Anayasaya metin çalışmasında kendini gösteren başörtülülere ikinci sınıf insan muâmelesi yine gündeme geleceğe benziyor. Acı olan da Müslümanların yine en fazla sıkıntı çektiği ve hak mahrumiyetlerinin olduğu bir dönemde şehit haberlerinin sayısında artışlar gözlenmeye başlaması, depremlerin kendini göstermesi düşündürücüdür.

Dikkat çekici olan; dindar bir hükümet iktidarda ancak din alanı her geçen gün daralıyor.

Böyle giderse bu hükümetin günahı diğerlerinden çok daha ağır olacaktır. Çünkü bu konuda cesaret göstermeyenler İlâhî gazabı celbediyorlar.

Yaşanan musîbetleri, ülkenin üzerinde gezen kara bulutları böylece okumak gerekiyor.

Bu ülkede din ne kadar rahatsız edilirse, dindar ne kadar rahatsız edilirse elbette huzur iklimi, rahat iklimi o nispette zor olacaktır.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Yazı süper..Çok güzel tespitler.Eğer bu dönemde de kamuda başörtüsü problemi çözülmezse AKP büyük oy kaybedecek.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*