Yeni Asya dâvâsında “hüküm”

Yeni Asya’nın çıktığı ilk gün, ilk başyazarı merhum Mustafa Polat’ın ilk sayısındaki “hüküm” başlıklı ilk başmakalesinde, “Asya hak, adâlet ve fazilet mektebidir. İnsanlığın terbiyegâhı olmuştur. İnsanlığın kıblesi de Asya üzerindedir” diye yazar.

“…Asya bugün geri kalmışsa, fazilet ve adâlet yerine zulüm ve şerre sahne olmuşsa, bu sinesinde barındırdığı cevherin işletilmemesi yüzünden olmuştur. Asya insanı Avrupa’nın esâreti altına girmişse, bu İslâm’ın emrettiği şûrâyı, meşvereti, istişâreyi terk etmesinden olmuştur. Evet, ‘Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır” ifâdeleriyle, Yeni Asya’nın yayın hayatı boyunca tâkip edeceği “yol haritası”nı belirler.

Yeni Asya’nın misyonu ise, “Hakkı müdafaa etmek esastır; bundan asla vazgeçmeyeceğiz” taahhüdünde bulunur.

Geçen 42 yıl boyunca Yeni Asya, daima “hakkın hatırını âli tuttu ve hiçbir hatıra fedâ etmedi.”

Aslında Yeni Asya, Bediüzzaman’ın geçen asrın başından İslâm âlemine ve bu vatana kast eden maddî ve mânevî işgallere, istilâlara, tahribata karşı matbuat âleminde verdiği fikrî mücadelenin devamıdır.

Bediüzzaman’ın, ecnebi işgalinin maddî ve mânevî saldırılarına karşı, iman ve Kur’ân hizmetiyle, İslâmî esasları savunmasıyla verdiği mücadeleyi sürdürür.

Bediüzzaman’ın, Volkan’dan Tanin’e, “Serbestî”den “Sebilürreşad”a, “Mizan”dan “İkdam”a, “Dinî Ceride”den “Şark ve Kürdistan”a kadar yazdığı bütün gazetelerde, matbûat üzerinden yapılan tahrip ve psikolojik savaşlara mukavemet hizmetini devam ettirir. “Ehl-i Sünnet”ten “Sebilürreşad”a, bilâhare, “Büyük Doğu”dan “Büyük Cihad”a, “Zülfikar”, “Uhuvvet” ve “İttihad”dan devraldığı Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur’un haklı dâvâsını savunur…

“HATİB-İ UMUMΔ

Yeni Asya, 21 Şubat 1970’ten 21 Şubat 2012’ye, Mustafa Polat’ın ilk yazısında belirttiği, “Türkiye’nin meselelerinin bu vatanın millî ve mânevî değerlere bağlı kimseler tarafından, ciddî, histen uzak ve mevcutlara göre daha gerçekçi bir şekilde ve ileri görüşle ele alınması zaruretine karşı, basındaki boşluğu doldurur. Bütün neşir hayatı boyunca, hadiseleri gerçekçilik ve ağırbaşlılıkla ortaya koyduğu gibi ve değerlendirir.”

Bediüzzaman’ın ifade ettiği “matbûat lisâniyle konuşmanın lüzumu” vazifesini yerine getirir. Milleti ve yöneticileri ikaz eder, gerçekleri bildirir.

Bediüzzaman’ın gazeteler ve gazeteciler için tavsif ettiği, “hitâbet-i umumiye sıfatıyla, gazete lisânıyla konferans veren muharrir” şuurunda ve sorumluluğunda, matbuat dünyasında “efkâr-ı ammenin (kamuoyunun) mürebbisi (terbiyecisi)” olur.

Kamuoyunu karıştıran, gerçekleri çarpıtan, fikirleri teşviş edip saptıran, siyasî zemini ve âhengi bozup mânevî-sosyal dengeyi alt üst ederek uçuruma iten, “efkâr-ı ammeyi (kamuoyunu) perişan eden tezvirâta karşı, tâvizsiz, asil duruşuyla ilmî ve İslâmî neşriyatını yapar. Karmakarışık sathî ve ahlâk bozucu yayınlarla düşüncelerin sathileştirmesine, sefâhate ve hevesata karşı, mânevî ve ahlâkî değerleri terviç eder.

Günlük gazete ile kalmaz, neşriyat âleminde büyük hamleler yapar; haftalık ilâveler, hanımları, gençleri, çocukları tenvire yönelik dergiler yayınlar; başta Nur Risâleleri olmak üzere bastırdığı ilmî, dinî, imanî, ahlâkî 500’den fazla eserle toplumu tenvir etmeye çalışır.

Yeni Asya, neşriyat hizmetleriyle, bütün millete hitap eden bir “hâtibü’l umumî” olarak demokrasi ve hukuk mücadelesi verir. “Dellâl-ül mehâsin ve’l meâyib (iyilikleri-doğruları ve ayıpları-yanlışları gösteren)” olarak aydınlatır…

“RİSÂLE-İ NUR’U OKUMAK VE OKUTMAK”

Yeni Asya, her zaman millet hâkimiyetinin yanında yer alır. Darbelere, antidemokratik baskılara karşı durur ve millet nâmına “teftiş hakkı”nı kullanır; millet nezdinde tesirli yayınlarıyla yol gösterir. Ortalığı karıştıran fikirleri birbirinden temyiz eder.

“Çanakkale zafer geceleri”nden “Mehmet Âkif’i anma” ve “fetih programları”na kadar birçok ilmî-seviyeli aksiyon toplantıları da tertipleyen Yeni Asya, ilk kez 25 Mart 1990’da, vefatının 30. yılı münasebetiyle Bediüzzaman’ı anma toplantısı tertipler. Ardından Erzurum’dan Adapazarı’na, Bursa’dan Şanlıurfa’ya, Diyarbakır’dan İzmir’e Anadolu sathında “Bediüzzaman’ı anma toplantıları”nı devam ettirir.

Yayınları, yüzlerce ilmî ve fikrî güzîde toplantıları, konferansları, panelleri, Yeni Asya’nın maksat ve misyonunu ortaya koyar. Ve on yıl devam eden Ankara Kocatepe Camii’ndeki Bediüzzaman Mevlidlerinin ilki olan 28 Ekim 1990 tarihli mevlide açılan ve on mensubunun onbeş gün nezârette kaldığı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısının açtığı dâvânın iddianâmesindeki şu ifâdeler, Yeni Asya’nın maksat ve misyonunu özetler: “Yeni Asya gazetesi paravan yaparak mevlidde Risâle-i Nur Külliyatını okumak ve okutmak…”

İşte Mustafa Polat’ın “hüküm” yazısıyla ve mahkemenin “hükmü”yle Yeni Asya’nın dâvâsı…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*