Yeni Asya “İttihad”ın günlüğüdür

Ne efsunkâr imişsin, sen ey şanlı İttihad!
Gönlüm seni hâlâ hâtıralarla eder yad!

(M. Y.)

Denilebilir ki Yeni Asya, 24 Ekim 1967’de yayın hayatına başlayıp 7 Haziran 1971’de sıkıyönetim tarafından kapatılıncaya kadar yayınına devam eden İttihad Gazetesi’nin günlüğüdür.

Bu ifade, bilhassa iki açıdan tam yerini buluyor.

Birincisi: İttihad haftalık çıkarken, Yeni Asya günlük olarak yayına başladı. Yani haftalık çıkan İttihad’ın günlük çıkan Yeni Asya’sı oldu.

İkincisi: Çıkış gayesi, yayın prensipleri, Risale-i Nur’un medyadaki dili olması ve kadrosu itibariyle İttihad’ın tıpatıp aynısı, ajandası ve günlüğü gibi yayın yapması.

İttihad’ın ilk çıktığı günlere ancak hayalim ulaşabiliyor.

Bölük pörçük ve kırık dökük hatıralarımı bir havuza akıtan bir İttihad’la yüz yüze gelmek, sayfalarına yüz sürmek, tarifi imkânsız bir haz ve huzur veriyor.

Bir ortaokul öğrencisinin ufkuna ve fikir ihatasına yansıyan bir İttihad şuuru..

Haftanın bir gününü İttihad’la geçirip, kalan altı gününde onun hasretini çekmek, ona kavuşma gününü iple çekmek..

Şimdi ne üzerine olduğunu bile hatırlayamadığım ümit ve müjde dolu, büyük puntolarla atılan bir manşetin o zaman verdiği heyecanı şimdi sadece hayal etmek bile bambaşka bir duygu.

Sayfalarında yer verilen şiir, edebiyat ve romanın cezbediciliğine kapılarak şiirler yazmak ve sonra şiirlerin gazete ile sana dönmesi!

Bir hizmet gezisinde İttihad’ta çıkan bir şiirinin Bekir Berk Ağabeyin ağzından dinlenmesi..

Ve daha bir çok, düşündükçe hatırladığın, hatırladıkça ifade etmekten aciz kaldığın İttihad’lı ve Yeni Asya’lı günler!..

Yeni Asya da bir İttihad’tır aslında.

Risale-i Nur Talebelerinin içtimaî ve siyasî bakış ittihadını sağlamada günü gününe can simidi gibi imdada yetişen bir İttihad!

İttihad-ı İslâm idealinin hayata geçirilmesinde olmazsa olmaz ölçü ve prensipleri daima nazara veren bir İttihad!

Azınlık-azlık ise sadece zahirperestleri aldatır. İnanıyoruz ki, “Bir dane-i hakikat, yüz harman yalanı yakar.”

Çoğunluk fitneye alet olmuşsa; fitneyi def etmeye, birlik ve beraberliğin sağlanmasına, kardeşlik ruhuna, hak ve adaletin te’sisine ve barışa çalışan azlardan olmak ne güzel!

Yeni Asya şahısları hedefine koymaz, şahıslarla uğraşmaz.

Yeni Asya, mü’min ve Müslümanların farklı meslek ve meşreplerini incitmekten sakınır.

Yeni Asya, vatandaşın anlayışını ve siyasî görüşünü hedef almaz.

Yeni Asya, bütün Nur gruplarını bir bütünün parçaları olarak görür, kendisiyle beraber onları da Risale-i Nur’la ve Bediüzzaman’la yüzleştirmek ister!

Yeni Asya’nın vurduğu hedef bellidir.

Özetlersek: Bilumum ifsad ve zındıka komiteleridir! Haricî menfî cereyanlar ve içerdeki türevleridir! Hak ve hukuk ihlâlleridir, zulümdür!

Yeni Asya’nın, fikir ve kalem toplarını çevirdiği hedef bu kadar belli iken; siyasî bazı “cibali babalar” (Fatih’in Bizans’a çevirdiği topları tutan evliya Cibali Baba gibi), o topları tutarak Yeni Asya’ya çevirirler!

Akşemseddin Hazretleri’nin o Cibali Baba’ya yaptığı (bed)duâyı bu Cibali babalar da hak ederler mi acaba?

Ama her zaman asıl vazife duâdır. Bu yüzden “bedduâ” kelimesinin birinci hecesi (bed) parantez içine alınarak kaderin fetvasına havale edildi.

Kaderin sillesini yemeden herkesin aklını başına alması duâmız olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*