Yeni Asya’ya hizmet, ne büyük saadet

1973’den beri Yeni Asya Nur Cemaatinin içindeyim.

Ondan öncesi demokrat bir ailenin çocuğu olduğum için hep o ortamlarda bulunuyordum. İmkânlar ölçüsünde namazlarımı mahalle camiinde kılıyordum. Bir gün caminin imamı, ‘efendi baba’ dediği bir zatla beni tanıştırdı ve tarikata girmemi istediler. Ben de dedeme danışacağımı söyleyince, “Allah seni yaratırken dedene mi danıştı?” dediler. “Bilmediğim bir şeyde büyüklerime danışırım” dedim. Köye ziyarete gittiğimizde meseleyi açtığım zaman rahmetli dedem sanki tehlikeli bir iş yapıyormuşum gibi “Sakın ha, sen okuyorsun her çeşit ortamda bulunacaksın. Her tür insanla birlikte okuyorsun öğret- men olunca yine çeşitli insanlarla bir arada olacaksın sapıtırsın” dedi.

Sinanpaşa Mahallesi’nde kitapçı, ülkücü-demokrat fikirli Necati isimli öğretmen bir abimiz vardı. Dükkân sahibi, İbrahim Abi de AP’li idi. Kahvehane yerine onun dükkânında oturur sohbet ederdik. Ortamda olanların çoğunluğu ülkücü arkadaşlarımızdı. Onların çoğu fikirlerine itiraz ederdim. Çoğu zaman ortam gerilirdi. Gergin ortamlı bir günde Necati Abi , beni dışarı çağırdı. Çantasından Yeni Asya çıkardı ve bana verdi. ”Mustafa senin yerin burası değil, bu gazeteyi al, oku “ dedi.

Köye gittiğimizde, rahmetli dedeme; “Dede ben Said Nursî’nin talebeleriyle tanıştım, onların toplantılarına gidiyorum, kırmızı kaplı kitaplardan okuyorum” dediğimde heyecanla; “Hah, şimdi yolunu bulmuşun. Onları terk etme, kitapları oku” dedi.

O günden beri cemaatin içinde bulunuyorum, Yeni Asya okuyorum. Peki hizmetlerden ne haber derseniz, orada biraz duralım. Tam manası ile bir hizmet yaptım mı ya da yapabildim mi? Maalesef bu sorunun cevabı beni hiçbir zaman tatmin etmedi.

Geçen yılın sonunda Sami Narin Abi “Mustafa büroyu artık Ahmet Çam, ben, sen çalıştıracağız var mısın?” dediğinde tereddütsüz “varım” dedim. Bir yıldır bürodayım. Bu süre içerisinde, şikâyetçi olduğum rahatsızlıklarım tamamen yok oldu. Artık kendi kendimden şüphelerim yok oldu. Peki, bendeki bu rahatlık nereden geliyordu?

Büroyu işletmeye başladığımızda, her gün büroya 100 adet gazete geliyor ve bunların dağıtılması gerekiyordu. İçinde bulunduğumuz plaza esnafına dağıtalım dedik, olmadı esnaf kabullenmedi. Eleman tuttuk olmadı. Gazete dağ gibi yığıldı. 16 Nisan Referandumu imdadımıza yetişti. Bütün gazeteleri “Neden Hayır” broşürümüzle birlikte dağıttık.

Asıl işin zevkli tarafı, plaza dışındaki dağıtımdaydı. İlk gün İnönü Parkı’na girdim. Taksi durağında taksici arkadaşlara okuyup okumayacaklarını sordum. Okuruz dediler ve her gün beş taksici arkadaşa bırakıyorum. Taksici arkadaşlara sordum: Gazeteden memnun musunuz? diye sordum. Bir arkadaşımız ikinci sahifeyi açtı: “Bu sayfa çok enfes, her şeye değer” dedi. Ben de “Biz o sahife için varız” deyince, “Hepinizden Allah razı olsun” dediler.

Her sabah önünden geçtiğim esnaf kahvehanesinin sahibi çağırdı, gazete bırakıp bırakamayacağımı sordu. Her gün bir, iki, üç derken 5 gazete bırakmaya başladım. Hatta iki kişi her sabah beni beklemeye başlamışlar, gazeteyi alıp öyle eve gitmeye başladılar.

Elimde bir tomar gazete, parka giriyorum. Üç kişi oturuyor yanlarına vardım, hayırlı günler dileyip, gazete okuyup okumayacaklarını sordum. Şüpheyle baktılar, içlerinden biri: ”Sen okumuş birine benziyorsun, bu gazete ne iş” dedi. Ben de “Yeni Asya’nın Adana bürosunu çalıştırıyorum. Gazete okumayan veya imkânı olmayanların da gazete okumalarına yardımcı olmak için gazete dağıtıyorum” dedim. Tamam dediler, birer tane aldılar. Emekli olduklarını, çok dertli olduklarını, kendileriyle ilgilenmemizi istediler. Önceleri şüphe ile bakan, çekinerek yaklaşan insanlar, şimdi arkamdan koşarak gazete istiyorlar. Hatta sormadığım ve gazete bırakmadığım zaman sitem ediyorlar.

Risale-i Nurlar’la meşgul olmanın dünyevî ve uhrevî faydaları Şuâlar’da Üstadımız tarafından müjdelenmiş. Ne diyor dünyevî faydaları için; “Rızıkta bereket, maişette suhulet, kalpte rahatlık ve sürur, işlerinde muvaffakiyet ve bütün Risale-i Nur Talebelerinin duâlarına ortak olmak.”

Şimdi sormam lâzım, “50 kişiye bu güne kadar belki de adını hiç duymadıkları Yeni Asya Gazetesi’ni ve Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nurdan damlalar ulaştırıyorsunuz. Bu yaşta, bundan büyük saadet mi olur?

Mustafa Savaş Biter

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*