Yeni bir anayasamız olacaktı…

alt

Çok söylendi, ama ihtiyaç hasıl olduğu için tekrarlamakta fayda var: Türkiye gibi büyümeye, gelişmeye ve AB üyeliğine aday bir ülkenin bugün itibarıyla “darbe döneminde hazırlanan bir anayasa” ile yönetiliyor olması hem garip, hem de derin bir çelişkidir.

Hem garip, hem de çelişkidir, çünkü yürürlükte olan “1982 anayasası” 12 Eylül 1980 darbesine imza atan ihtilalciler tarafından hazırlattırılmış ve millete zorla kabul ettirilmiştir. Mevcut anayasa onlarca defa değiştirilmiş ve çoğu maddeleri yenilenmiş olsa da anayasanın temel anlayışı değişmemiştir. Dolayısı ile bu anayasa ile hak, hukuk ve adalet yolunda ilerlemek mümkün değildir.

Şunu da unutmayalım ki bu tesbit, darbecilerden sonra iktirara gelen ya da iktidar ortağı olan bütün siyasî parti mensuplarınca kabul ve ilan edilen bir gerçektir. İktidar ve muhalefet ayırımı yapmadan bütün siyasetçiler “1982 anayasası değişmelidir ve değiştireceğiz” diye millete söz vermiştir. Tabii ki, bazı siyasî kanaat sahiplerinin “değiştireceğiz” demekle ifade ettikleri şey sadece bir “makyaj”dır. Fakat böyle bir makyajın derde çare olmayacağı da dünden bellidir.

Daha önce hazırlanan, gündeme gelen, tartışılan ve sonunda ertelenen ‘anayasa taslakları’nı unutmuş görünsek bile, son genel seçimlerde verilen “yeni anayasa sözü”nü unutabilir miyiz? Peki, bunca söz ve taahhüde rağmen yeni, sivil ve eskisini aratmayacak bir anayasayı hazırlamak bu kadar zor mu? Elbette ‘çok kolay’ olmadığını biliyoruz, ama imkânsız olduğu da söylenemez. O halde niçin bu konuda ciddî adımlar atılmıyor? Daha doğrusu niçin bu adımları atmak için “acele” edilmiyor?

“Acele iş”lere şeytanların karışma ihtimali varsa da, “Hayırlı işlerde acele ediniz” tavsiyesini de unutmamak gerekir. O halde yeni bir anayasa için acele etmek gerekir.

Hem, siyasî iradeye verilen süre sınırsız ve sonsuz değil ki. “Ne de olsa bir gün yaparız” deyip, acil yapılması gereken işleri ertelemek ve ötelemek Türkiye’ye kaybettirir. Nitekim, farklı dünya görüşlerine mensup uzmanlar da aynı noktaya işaret edip “Acele yeni ve gerçekten sivil bir anayasa yapılsın” talebini dile getirmektedirler.

Şunu da unutmayalım ki, zihniyeti değiştirecek, vatandaşa ‘insan’ muamelesi yapacak bir sistem kurmadan bütün umutları sadece yeni hazırlanacak anayasaya bağlamak doğru olmaz. Ekseriyetin üzerinde mutabık kaldığı “iyi bir anayasa” hazırlanmış olsa bile, başka problemler ortaya çıkabilir. Maalesef ülkemiz, temeli yıllar önce atılan sıkıntılarla yüz yüze bırakılmış. Bu sebeple gerek millet vekillerinin ve gerekse sivil toplum kuruluşlarının çok ciddi çalışmalar yapmasına ihtiyaç var. Bakın, fail-i mechul cinayetler sonrası oluşan bir ‘toplu mezar’ gerçeği var. Bu problem halledilse bile, kim bilir daha ne problemler çıkacak?

Türkiye’yi idare edenler meselenin ehemmiyetine inanıp daha ciddî, daha verimli ve daha kararlı adımlar atmak durumundadırlar. Devlet ile millet arasında meydana gelen uçurum kapatılamazsa yarın çok geç kalınmış olabilir. Yeni, sivil ve gideni aratmayacak bir anayasa hazırlanabilirse diğer problemlerle de başa çıkmak daha kolay olabilir.

Unutmalayım, sayılı günler ve yıllar çabuk geçer. Yarın bir gün, “Tam yeni bir anayasa hazırlayacaktık ki vakit kalmadı” demek kimseye fayda vermez. Yeni, sivil ve 1982 darbe anayasasını aratmayacak bir anayasa hazırlansın vesselam…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*