Yeni Bir Gün

KIZARAN ufuklar, mavi gökyüzü, yavaş yavaş silikleşen yıldızlar ve ay, parktaki ağaçları, boş bankları, insansız kaldırımları yalayıp geçen rüzgâr, gecenin damaklarda kalan bir hoşluklar bıraktığı serinlik yeni bir günün habercisi. Henüz otobüs, araba homurtuları başlamamış. Yeryüzündeki gecenin izleri silinmemiş. Hâlâ ağaçlarda sabah şebneminin soğukluğu duruyor.

Yaprakların üzerinde kalmış birkaç tane çiğ tanesi var. Herşey sessizce biraz sonra başlayacak günü bekliyor gibi. Dışarıda duyulan tek ses, kuşların neşeli ötüşleri ve rüzgârın koca çınarların yapraklarına dokunup geçerken çıkardığı iç gıcıklayan o hışırtı.

Her yeni gün aslında yeni bir ümit demek. Yeni bir heyecan, yeni bir soluk, yeni bir nefes. İçinde farklı yarınları saklayan bir tomurcuk. Her günün bestelediği nağmeleri, çizdiği resimleri, duygu dünyasının şiirleri farklı. Her günün rengi farklı, renkleri farklı. Bazen yeşil, turuncu, pembe; bazen de siyah, beyaz, gri… Her günün tadı farklı damakta bıraktığı. Ekşi, acı bazen de mayhoş… Her günün bakışı, gözü farklı. Aynı yerlerden geçsen, aynı kaldırımlardan yürüsen, aynı ağaçlara baksan da gördüklerinin farklı olması gibi. Her sabahın, her gözümüzü açışın, her uyanışın kıvamı farklı. Hergün duyduğumuz şeylerin, izlediğimiz pencerenin, girdiğimiz dehlizlerin farklı olması gibi.

Her gün yeni şevk esasında. Hayatı yaşamak ve hayat adına yaşamak için. Yeni bir gayret, yeni bir diriliş, yeni bir tevfik Allah’tan.

“İki günü birbirine denk olan ziyandadır” buyuruyor ya Efendim, Sultanım, her şeyim…

“Dün geçti cancağazım, bugün yeni şeyler söylemek lâzım” diyor ya Mevlânâ.

Sanırım bunları söylemişler. Ya da böyle bir ufuk açmışlar. Bizi yeni şeylere kamçılamak, yeni yeni amellerle buluşturmak için. Bunun için gayret etmemiz, günümüzü diğer günlerden farklı geçirmek için azmetmemizi öngörmüşler. Çünkü her yeni gün farklı emek ister, farklı geçirilmek, farklı bakılmak, farklı duygu kareleri içinde olmak ister. Hergün sihirli bir dokunuşla ona dokunmamızı bekler. Biz ona farklı dokunalım ki, o da bizi farklılaştırsın, yenilesin ve bize bir ruh üflesin. Taze bir nefes versin İlâhî menbalardan. Bize farklılığımızı haykırsın semadan. Bize gülsün, tebessüm etsin ve ellerimizden tutup hayatın içine salıversin sessizce. Ve biz o günü—aslında her günü—hiç yaşanmamış gibi yaşayalım. Tek ve özel olarak, sadece o güne mahsus yaşayalım. Gülümseyelim sabaha ve aydınlığa. Bize yepyeni bir gün verdiği için Allah’a. Ve bu günümüzde nasip etmesi, bugünü ziyan olmuş günlere eklememesi için yalvaralım. Kendimizde içimizde büyük bir okyanus açalım. Kendimize yolculuğa çıkalım. Gemimizin kaptanı, denizimizin sahibi olalım. Duygu dünyamızın zenginliğini, bakışlarımızın özelliğini günümüzün farklı geçmesi için kullanalım. Ruhumuzun ikliminde nefes alıp huzurun resmini yapalım tuvale. Fırçamız kendimiz, renklerimiz duygularımız olsun.

Ramazanın yarısına yaklaştığımız şu günlerde en farklı, en özel, en yalın ve bize ait olan bir dünyayla günlerimizi geçirmek bu güzel zamanları ihya etmek ve Ramazanın içimize damıtılan damla damla âb-ı hayatıyla ruh dünyamızı yenilemek hoş olur diye düşünüyorum. Duâlar, duâlar ve semadan mağfiretimiz için yalvarılan, kendimize yolculuğumuzda dümencibaşı olan bir Ramazan geçirmeniz dileklerimle… Duâlarınızda yer almak, duâlaşmanızda yer bulmak ümidiyle….

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*