Yeni seçmen profili

Dünyayı tanzim etmeye çalışan global güçler, meyilleri de tanzim ediyordu. Siyasî figürler ve argümanlar değiştiği gibi, seçmen profili de değişiyordu ki, Dünyanın hızla değişmesi ekseninde..

Komünizmin yıkılmasıyla iki kutuplu Dünya’dan tek kutuplu Dünyanın jandarmalığına soyunan bir Batı vardı Doğusuz; hoyratça, istediği gibi işgâl ediyordu artık İslâm diyarlarını. Afganistan’ın, Irak’ın işgâli ve körfez savaşı, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi süreçleri başlıyordu ki, Büyük Ortadoğu Projesiyle (BOP) hedefler bir bir hayata geçerken, kuleler de bir bir yıkılıyordu.

Yeni Dünya düzeninde topraklar başka bir Devletin (şimdilik) kara parçasına katılmasa da kale içten teslim alınıyor, iç savaşlarla hem silâh satışları artıyor, hem de zengin yataklar (petrol gibi) aracılar eliyle sömürülüyordu.

Ortadoğu’da daimî hale gelen bu projeksiyonlar (günümüze kadar) devam ederken Türkiye, kendi sosyal ve siyasal şartlarına göre BOP’un kapsama alanına giriyordu ki, eş başkanı da bizdendi maalesef…

12 Eylül darbesiyle görevden uzaklaştırılan Demokratlar, her türlü hile ve entrikalarla bir türlü yaklaştırılmıyordu iktidara. Vetolar, seçime sokulamama, yasaklar derken nihayet, 20 Ekim 1991’de koalisyon da olsa yakalamışlardı iktidarı. Daha göreve geleli 2 sene bile dolmadan Özal’ın anî ölümüyle mecburen köşke çıkan Demirelsiz Demokratlar, öyle derin oyunlarla dağıtıldılar ki tam yirmi senedir adres aramaktan kendi evlerinin yolunu bulamadılar bir türlü. Demokratsız siyasetin kaçak gecekonducuları, Demokratların tapulu arazisinde plazalar dikiyorlardı.

28 Şubat’la gelen siyasetin yeni aktörleri yerini alıyorlardı sahnede.

12 Eylül daha orta yerde duruyor ve anayasası hâlâ âmir iken, üstüne gelen ve onun açtığı kapıdan giren 28 Şubat; hem 12 Eylül’ün bir neticesi, hem de ihtilâl enkazlarını toparlayan Demokratların, dağıtılması ve tatile gönderilmesi üzerine revize edilmişti.

SİYASETİN KEFESİ DEĞİŞTİ

Siyasetin iki kefesini bir asırdır dolduran ağırlık; Halkçılar ve Demokratlar yerine başka ağırlıklar taşımaya başlamıştı.

Dünyayı tanzim etmeye çalışan global güçler, meyilleri de tanzim ediyordu. Siyasî figürler ve argümanlar değiştiği gibi, seçmen profili de değişiyordu ki, Dünyanın hızla değişmesi ekseninde..

İfsad komiteleri bizi iyi tanıyordu. Bilmem kaç milyon dolarlar harcanıyordu halimiz ahvalimizden, yememiz içmemize, bir hadise karşısında hangi tepkileri verdiğimize, ya da vermediğimize kadar. Cemaatlere, onun yapılanmasına ve değer yargılarına kadar ne var ne yok ezbere biliniyordu Lawrensler Dünyasında.

İlmek ilmek işlendi, kare kare döşendi taşlar, saraya giden yolda. Ne var ne yok kullanıldı malzeme olarak; Din iman, Kur’ân, Nurlar, şehitler.

Kimi gün millî görüş gömleği çıkartıldı, Kimi zaman bıçkın delikanlı. Gâh Bitlisli Said, ya Nurlar yasak.

Kimi zaman Nurcular mahpus, gâh köşkte ağabeylerle poz.. Kimi zaman Kürtler dost, sayın Öcalan, sonra oy vermeyin HDP terörist.

Kürtlere açıldı kapı, yağım balım, sonra birden kazıldı hendek.. Kardeşim Esad, sonra oldu fesad.

Beraber yürüdük biz bu yolları, Bu hasret bitsin artık. Ayakkabı kutuları, mit tırları terörist elebaşı, aldatıldık..

M. Kemal ne yaptı demiryolu mu? Biz her yeri ağlarla donattık sonra dindardı, Müslümandı. ilh.

Bütün iktidarları boyunca zikzaklar altında geçen icraatlar alıcı buldu müşteri olundu.

Hedefe giden yolda, her yol mübah. Gazeteler TV’ler kapatıldı ses yok.. Mallara çöküldü, oh oldu..

Muhalif milletvekilleri hapse tıkıldı, iyi yaptılar, zaten solcu idiler.. 85 yaşında; topal, hasta hücreye atıldı, vardır bir günahı..

Meriç’te, Ege Denizi’nde kadın, çocuk boğuldular, merhametten eser yok.. Kısaca ne olduysa baş göz üstüne.

Stockholm sendromu gibi zalimi sevmek, aşkların en güzeli..

Bütün bunları sosyologlara havale ederken, asıl irdelenmesi gereken seçmen profili.

İnsanları umutlandıran, “bu sefer tamam” demokrasi beklentisi yerine, muhalefet dahil düzene boyun eğmek, korku ve güce teslim olunmak. Ya Demokrasiye inanç bitirildi ya da Demokrasiden vazgeçirildik.

İster seçim hilesi deyin, ister insanları hileyle yönlendirme deyin, neticede hileyi bir harp stratejisinden devşirip meşrûlaştırarak, iktidarı ele geçiren ve o iktidarlarla planlarını devreye sokan yeni Dünya düzeni..

Ancak ne olursa olsun bu millet Demokrasiden başka yol bilmez. Elbet bir gün demokrasi rayına oturacak ve adresler yerini bulacaktır. Evli evine köylü köyüne. Demokrasiden ümit kesmek, bitkisel yaşamaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*