Yeşil ağaçtan ateş çıkarmak

Yasin Sûresi 78-81. âyetleri:
“Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: ‘Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?’

De ki: ‘Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir.’
O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.
Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.”

Yasin Sûresi 77. ve 78. âyetleri doğrudan haşir hakkındadır. Bu âyetlerin nüzul sebebi olarak şöyle bir kıssa nakledilir:

Resul-i Ekrem (asm) Mekke ‘de ahiret, haşir ve yeniden dirilme konularında tebliğler yapıyordu. Bunu duyan Übey bin Halef eline bir kemik parçası alarak Peygamberimizin (asm) yanına geldi ve alaycı ve küçümser bir tavırla “Ey Muhammed! Bu çürümüş kemikleri kim tekrar diriltecek? Allah’ın bu kemikleri tekrar yaratacağına nasıl inanıyorsun?” diye sordu.

Peygamberimiz de (asm) “Evet, Allah diriltecek ve seni de Cehenneme koyacaktır” dedi.
İşte bu hadise üzerine Yasin Sûresinin son âyetleri indiği rivayet edilir. 78 ve 79. âyetler de son âyetler içindedir. 80. âyette ise çok sırlı ve dikkat çekici bir hususa dikkat çekilir: Yeşil ağaçtan ateş çıkarma ve onu yakıp durma. Devamındaki üç âyet ise Allah’ın azamet ve kudretinden ve harika sıfatlarından bahseden âyetlerdir. Biz bu makale çerçevesinde 80. âyet üzerinde durmak istiyoruz.

“O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.”

Bu âyet-i kerime, Elmalı’lı tefsirinde, Arabistan’da “merh ve afar” denilen iki ağaç olarak izah edilmiş. Bu ağaçlar yemyeşil olmalarına rağmen birbirlerine sürtüldükleri takdirde ateş çıkaran iki ağaçtır. Bedevilerin bu ağacı bildikleri de beyan edilmiş. Yine mezkûr tefsirde bu iki ağacın birbirine sürtünmesi mecazi manada kabul edilmiş ve bu sürtünme işleminin elektriğe işaret ettiği de dile getirilmiş. (Elmalılı Hamdi Yazır tefsiri, Yasin Sûresi 80. Âyet)

Biz burada Risâle-i Nur’da geçen farklı bir tanım ve ifade tarzını nazarlara sunmak istiyoruz. Bediüzzaman Hazretleri bu âyet-i kerimeyi 25. Söz içinde yine haşirle ilgili bir konu içerisinde izah etmiş. Aynı husus Haşir Risâlesi Dördüncü Zeyli’nde tekrar edilmiş. Mezkûr bölümde Yasin Sûresindeki âyetler haşir noktasında tefsir edilirken 80. âyete gelindiği zaman ayrı ve farklı bir izah yapılmış. Şöyle ki:

“Hem, Cenâb-ı Hak, insana karşı ettiği ihsanât-ı azîmeyi ‘Odur ki, yemyeşil ağaçtan size ateş çıkarır. (Yâsin Sûresi: 80.)’ kelimesiyle işaret edip, der: ‘Size böyle nimet eden bir Zât, sizi başıboş bırakmaz ki, kabre girip kalkmamak üzere yatasınız.’ (Sözler, s. 108)”

Evet Üstad Hazretleri ‘yeşil ağaçtan ateş çıkarmayı’ insan için azim, büyük, önemli, olmazsa olmaz bir nimet ve ihsan olarak tanım ve tefsir ediyor. Bu farklı, bir o kadar da dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken bir izah tarzıdır. Zira çok mühim işaretleri ve hakikatleri ihtiva ediyor. Biz bu noktada Nurlarda yapılan bu tanımdan yola çıkarak, yeşil ağaç ve ateş arasındaki bağlantının insan için nasıl büyük bir nimet olduğu hususunu müzakere etmek istiyoruz.

Ateş ile yeşil ağaç arasında belki de ilk akla gelen mesele ağacın insanlar için bir ısınma, pişirme, yakmadan dolayı enerji edinme halidir. Öyle ki bazı yeşil ağaçların yaprakları birbirine sürtünürse ateş elde edilir, yine ağaçlar yakılarak elde edilen ateş insanlar için çok değişik alanlarda kullanılabilir. Elbette ki ağaçların enerji elde etmek için yakılmaları büyük bir nimettir. İnsanlar asırlar boyu bu nimetten daima istifade etmişler.
Nar ve ateş bir ölçüde enerjidir. Zira hararet insan için en önemli ihtiyaçtır. İnsanda harareti veren oksijendir. Oksijen ise havada bulunur. Dünya yüzünde oksijeni üreten ise bitkilerdir. Yeşil yapraklı bitkiler yani. İnsanlığın ancak 1973 yılında keşfettiği ve fotosentez dediğimiz yolla bitkiler karbondioksit ve suyu güneşten aldıkları ışık enerjisi ile glikoz ve oksijene dönüştürürler. Başlı başına harika ve mükemmel bir hadise olan bu husus âyette “yeşil ağaçtan ateş çıkarmak” şeklinde tanım ve teşhis edilmiş. Burada bilhassa yeşil kavramı üzerinde durmak gerekiyor. Zira ancak yeşil yapraklı olan ve içinde yeşil rengi veren ‘klorofil’ denen bir madde ihtiva eden bitkiler bu tür bir kimyevî hadiseye mazhar oluyorlar. İşte fotosentez yolu ile yeşil yapraklı bitkiler doğrudan insan için en hayatî bir madde olan oksijeni üreterek en mühim nimete işaret ediyor. Aynı zamanda havayı kirletmekte olan ve insanların ve hayvanların ürettiği karbondioksidi kullanarak. Yani yeşil bitkiler fotosentez yolu ile, hem havayı temizliyorlar, hem de oksijen gibi çok mühim bir enerjiyi üretiyorlar. Oksijenin yanıcı ve yakıcı bir gaz olması âyetteki ‘nar,’ yani ateş ifadesi ile ne kadar da güzel örtüşüyor. Üstelik sürekli yakıp durduğumuz bir ateş bu.

Yeşil bitkilerin ürettiği enerji, yani insan için lâzım olan ateş sadece oksijenlerle sınırlı değil. Fotosentezden elde edilen ikinci üretim de yine oksijen kadar önemli ve hayati. O da glikoz. Yani bir nev’î gıda ve şeker. Bitkiler bu glikozu hem kendi temel gıdaları olarak kullanırlar, hem de ürettikleri meyve ve sebzeler için. İnsanların da hayatlarını devam ettirmek için istifade ettikleri en büyük nimetler, en büyük enerji kaynakları ağaçların ve bitkilerin elleri ile bizlere sunulan nimetlerdir. Meyveler, sebzeler, yağlar, şekerler ve vitaminler ve diğer temel maddeler. Hayatımızın devamına vesile olan enerjiyi işte bitkilerden aldığımız gıdaları yakarak elde ederiz. Bir zeytindeki nimeti düşünün. Hem gıda, hem yakıt olarak kullanılıyor. Üstelik zeytin ağacı yıl boyu yeşil kalan nadir ağaçlardan biridir. Yeşil ağaçtan bize yağ gibi yanıcı bir maddeyi çıkaran Rabbimizin nimeti ne büyüktür.

Aynı şekilde hayvanî gıdalarımızın da temeli yeşil ağaçlardır. Dikkat ediniz insanların besin kaynakları olan koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanlar otobur hayvanlardır. Otlarla ve bitkilerle, meyvelerle beslenen bu hayvanlar da yine yeşil ağaçtan aldıkları enerjiyi vücutlarında depolarlar ve biz insanlara sunarlar. Allah’ın bize çok büyük ve azim nimetlerini takdim ederler. İşte bir ölçüde ehil hayvanlar da yeşil ağaçtan çıkarılan ateşin ve enerjinin yansımasıdır.

Bu noktada Üstadın mezkûr âyet için, “Cenâb-ı Hak, insana karşı ettiği ihsanât-ı azîmeyi” tanımlamasının ne kadar önemli ve güzel bir izah olduğunu anlıyoruz. Elbette ki yukarıdaki âyetin işaret ettiği nimetler bunlar değil. Ateşi enerji olarak yorumlayacak olursak âyet daha çok nimete işaret ediyor. Meselâ petrol ve kömür nimeti. İnsanlar için bu iki nimet ne kadar değerli, ne kadar kıymetli ve hayatımız için ne kadar paha biçilmezdir. Tam bir ihsanat-ı azimedir.

İşte bu iki nimet de yine yeşil yapraklı büyük ağaçların, asırlar öncesinden yer altına istif edilip depolanması ile biz insanlara sunulmuş. Şimdi bizler bu nimetleri açığa çıkararak hem kendimiz, hem vasıtalarımız, hem çevremiz için yakıyoruz ve bu ateşten istifade ederek hayatımızı idame ettiriyoruz. Petrol ve kömür büyük bir nimet değil midir?

İşte bu ifade etmeye çalıştıklarımız Bediüzzaman Hazretlerinin “yeşil ağaçtan ateş çıkarmayı” insanlar için büyük bir nimet olarak tanımlaması üzerine aklımıza gelenlerdi. Elbette ki bu âyet üzerinde düşünülse, daha çok manalar çıkacağı açıktır. Zira Kur’ân âyetleri bir deniz gibidir. Her bir âyet binlerce manayı ihtiva edebilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*