Yörsan’ın hassasiyeti…

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin en büyük gayesi imana ve İslâma hizmet etmekle dinsizliğe karşı durmaktı. İ’lâ-yı Kelimetullah’ın önündeki en büyük mânia, dinsizlik veya dinsizliği işmam eden hallerdi. Bütün risâlelerinde bunu görmek mümkündür. Kur’ân’ın bu asra bakan vechesine göre tefsir ettiği birçok âyetin izahatında da bunu görmek mümkündür.

Bir de yazılan risâlelerin çoğu ihtiyaca göre, tam zamanına muvafık bir şekilde neşredilmiştir. Üstadın Büyük Millet Meclisi açılışı için; M. Kemal ve arkadaşlarının dâvetine icabeten geldiği Ankara’da gördüğü bir hâl üzerine, “dinsizliği tabiata bağlayanlara” bir cevap mahiyetinde yazdığı “Tabiat Risâlesi” buna en güzel bir numunedir.

Biz de Nurlarla müşerref olduktan sonra, kırk küsûr senedir hep bu “dinsizliği işmam eden” halleri gördükçe onlarla mücadele ediyoruz. Tabiî, Üstadın: “Ey insan! Bil ki, insanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden (hissettiren, hatırlatan) dehşetli kelimeler var; ehl-i imân bilmeyerek istimal ediyorlar. Mühimlerinden üç tanesini beyan edeceğiz..” diye başlayarak yazdığı “Tabiat Risâlesini” o kadar yıldır okuyarak geldiğimizden, bu hallere karşı çok hassasız.

Özellikle de bazı mamullerin reklâmında kullanılan kelimeler, o firmaya da ters gelecek ibarelerdir. Buna dikkat edilmediğinden bazen ok yaydan fırlıyor. Sonra da o firmaya bunu hatırlattığınızda, bunun kendilerine ters bir şey olduğunu söylediğinizde, onlar da buna üzülüyor. Bizim bununla alâkalı olarak yıllardır bazı firmalarla diyaloglarımız oluyor. Şimdiye kadar “cappy” markalı meyve sularının kutuları üzerinde—yaptığımız ikaza rağmen—maalesef tabiatperestlik mânâsı devam ettiriliyor. Bu bahsettiğimiz reklâmlarla alâkalı birkaç yazı da yazdık ve orada detaylı bir şekilde anlattık hadiselerin seyrini.

En son olarak, geçtiğimiz günlerde yolda yürürken billboarddaki bir Yörsan reklâmı dikkatimizi çekmişti, ama şaşırdık. İbare yine bildiğimiz cinstendi. Yani yediğimiz içtiğimiz her şey tabiattan geliyordu. Bu şekilde şirk kokan ifadelerin karşısında bizim susmamız da mümkün değildi. Üstelik de böyle bir ifade Yörsan’ın sahiplerine uymuyordu. Yine bir reklâm ajansı azizliğine uğranılmıştı sanki. Tabiî, bu gibi haller öyle çok kullanılıyor ki, artık alışkanlık haline gelmiş ve onun “ulûhiyeti inkâr” manâsına geleceği dahi düşünülemez olmuştu. Bunu bizzat Yörsan’ın sitesine yazarak “yanlış” olduğu ifadesinde bulunduk. Çünkü biz YÖRSAN’ı tanıyorduk. Yaklaşık yarım asır önce, bizim çocukluğumuzda Ankara’da “Yörükler” ismindeki firmaları onların ilk nüvesiydi. Taa o zamandan beri onları tanıyorduk. Biliyorduk ki YÖRSAN bizim inançlarımıza ters gelecek bir şeye geçit vermezdi.

Ve hemen ânında, firmanın sahiplerinden Mustafa Bey mailimize cevap verdi. Orada hassasiyetlerini güzel bir şekilde ifade ediyordu. Cevabî mail şöyleydi:

“Sayın Osman Bey, öncelikle bizi böyle hassas bir konuda uyarma nezaketinde bulunduğunuz için teşekkür ederiz. Bizler, Yörsan Ailesi olarak ticarî hayatımız boyunca, kuşaklar boyu, kültürümüze ve inançlarımıza sadık kalmayı ilke edinerek bu davranışımızın faydasını siz değerli tüketicilerimizle mutluluğa ve başarıya taşıdığımıza inanıyoruz. Kurumlar, kuruluşlar ve bunlara bağlı yöneticiler, almış oldukları sorumlukları en iyi şekilde yerine getirme çabasını göstermişlerdir. Aksini yaşamak sizler de takdir edersiniz ki kişileri yanlışa, sonra da yok olmaya sevk eder. Çok şükür sizlerin de tanıdığı gibi YÖRSAN, inançlarıyla bir bütün firmadır. Ancak, bizleri üzen, reklâmlarda yer alan sloganın yanlış bir şekilde anlaşılmış olmasıdır. Şüphesiz bütün kâinatı ve içindekileri yaratan CENÂB-I ALLAH’tır. Hiçbir zaman bu ve buna benzer konularda maksadı aşan bir düşünceye sahip olmadık, olmayacağız da. Buna rağmen bizler bu tür konulara daha hassas bir yaklaşım göstererek böyle bir anlayışın tekrarlanmasına engel olacağımızı bildirir, değerli uyarılarınız için tekrar teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,
Mustafa YÖRÜK”

Tabiî kendilerine ayrıca bir teşekkür maili de yazdık. Aslında bütün firmalar bu hassasiyeti gösterip, şirk veya ona mümasil bazı şeyleri ihsas edecek hallere geçit vermeyip dikkat etseler, bu onların kârına kâr katar.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*