“Zahmet oldu, fakat vazifemdir!”

Başlıktaki bu anlamlı ve ibretli söz Hz. Peygambere (asm) aittir.

Benim hayatımda da önemli bir “kilometre taşı” ve unutulmaz bir hatırası vardır. Çünkü bir yandan Hz. Peygamberin (asm) vahiyle hareket ettiği ve ilâhî muhafaza altında olduğunun delilidir. Öte yandan da Yahudiliğin İslâmiyetle olan düşmanlığının ve o inatçı ve hileci oyun ve tuzaklarına da çok çarpıcı bir örnektir.

Hadisenin özeti şöyledir:

1974 yılında, yani bundan kırkaltı sene önce Hatay’da öğretmen olarak bulunduğum sırada Antakya’nın merkez Kisecik Köyü İmamı Mustafa Çetin Hocamızın ziyaretine gitmiştim. Harika sesiyle Kur’ân okuyan Mustafa Hocam evinde bir sofra kurdu ve hiç unutamadığım ibretli bir Resulü Kibrayının (asm) “sofra” hadisesini anlattı. Hataylılar bilirler, Mustafa Çetin Hoca, Üstadımızın elini öpüp duâsını alan ve gerçekten çok iyi bir âlim ve hakikî bir Nur Talebesi olan merhum Ali Sert Hocamızın da bacanağıdır. Şu anda Hocamız seksen beş yaşında ve Isparta’dadır. Geçen günlerde kendisini telefonla arayarak hem duâsını aldım, hem de bu hadiseyi tekrar teyit ettirdim. İki Yahudi Hz. Peygamberi (asm) ziyarete karar verirler. “Hane-i Saadete” kafalarında kurdukları meş’ um bir planla giderler.

Güya Hz. Peygamberin (asm) kâinat durdukça duracak olan; “Muhammed-ül emin” sıfatı konusunda şüphe uyandırmak isterler.

Bu müthiş plana göre Hz. Peygambere (asm) “acıktıklarını” söyleyecekler. Sofra kurulacak. Planın püf noktası: “sofrada ne eksikse o istenecek!” Sohbet ve sonra, Hz. Peygamber (asm) sofrayı kuruyor. Sofrada su eksik. Su istiyorlar.

Hz. Peygamber (asm) sofradan kalkıp suyu getiriyor. Yahudi’nin birisi herkesin mutad olarak söylediği; “zahmet oldu!” diyor.

Hz. Peygamberin (asm) verdiği cevap yazının başlığına koyduğumuz ifade! “Zahmet oldu, fakat vazifemdir!”

Yahudiler şaşkın ve çaresizler! Bitmeyen ve bitmeyecek olan “Yahudiliğin İslâm ve maneviyat düşmanlığına” indirilen kuvvetli bir şamar! gibi! Mübarek ağızdan çıkan bu ifade öyle bir cevap ve karşılık ki; zamanı, mekânı, aklı, mantığı, dehşetli tuzakları, oyunları, dünyanın en tehlikeli planı olan Siyonizm hilelerini ve her türlü tahribatçı ve menfiliği bozacak müthiş bir karşılık ve ibret dersi!

“Zahmet oldu, fakat vazifemdir!”

Bu cevaptan sonra iki Yahudi birbirine bakıyorlar. Lokmalar kursaklarında kalıyor. Hile ve oyunun tutmadığını görüp sessizce “hane-i saadeti” terk ediyorlar!

Bu menhus kişilerin yaptıkları plan Hz. Peygamberi (asm) -Hâşâ!- “yalancı ilân etmek önünü kesmek idi!”

Çünkü normal hayat şartlarında insanların dilinde, küçük hareket ve ikramlar için, “zahmet oldu!” ifadesi karşısında: hemen çoğu insan rutin ve alışılmış olan bir refleksle; “Estağfirullah! Ne zahmeti! Lütfen! Rica ederim!… vb ifadelerini kullanır.

Ama işin hakikat noktasında bakıldığı zaman her canlının her bir hareketi, bir enerji, sarfiyat, değişim ve zahmet ister ve gerektirir. Sofradan kalkıp diğer odaya gidip gelmek mutlak manada bir hareket, sarfiyat ve bir zahmettir. Bu inceliği bilen Yahudiler de planı onun üzerine kurmuşlar yani sofrada ne eksikse onu isteyelim o da kalkıp gidecek. Biz de gelince “zahmet oldu” diyeceğiz. O da ülfet, alışkanlık, unutkanlık perdesi ile gafletle –hâşâ- “Olur mu canım! Ne zahmeti!” diyecek.

Bunlar da dışarı çıkacaklar bağırmaya başlayacaklar; “Peygamberiniz yalan söylüyor!” şamatası yapacaklar! İşin hakikatini anlatıncaya kadar ortalık karışacak! Zihinlerde istifham oluşacak!

İşte; asırlara damga vuran İlâhî cevapla sus pus oluyorlar. “Zahmet oldu, fakat vazifemdir!” Allah’ın izniyle, İlâhî muhafazaya mazhar ve her hareketi Kur’ân ve vahye dayanan Kâinatın Efendisi (asm) bu oyunu bu muhteşem ifadeyle orada bozuyor.

Hakikat âli ve yüce, oyun ve tuzaklar da “cüce” olarak kalıyor ve kalmaya da devam edecek İnşaallah.

Bu hadise de gösteriyor ki İslâmiyetin esasları ve Peygamberimizin (asm) ahlâkı ve yaşayışı ezel ve ebedî kapsayacak genişlikte, derinlikte ve boyuttadır. Dinsiz felsefe ve materyalizmin ne haddi var ki bu büyük hakikatlere ve bu ince derinliğe ulaşabilsin.

Cenab-ı Hak bizleri Kur’ân ve Peygamberimizin (asm) bu muhteşem hayat yolu ve tarzından ayırmasın. Amin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*