Zerreden kürrelere

Hayatta aklımızın dimağına, kalbimizin idrakine, nazarımızın ufkuna her şeyden renkli, ibretli, canlı haraketli manzaralar farklı perdelerde akseder, akar, gider… “Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir…” demiş şair.

Bütün kâinat ve dünya içindekilerle birlikte her daim halden hale değişen, dönüşen, tazelenen, yenilenen faaliyetleriyle biteviye ebed tarafına akıp gidiyor.

Üstad, “Hakîm-i Zülcelâl, zerrâtı tahrik edip kâinatı seyyale (akıcı) ve mevcudatı seyyare (gezici) ederek…” kâinat ve atomlarla ilgili bilgileri, sırları, hakikatleri Otuzuncu Söz’de izah etmiş.

Hiçbir şey yerinde, kararında kalmıyor, âtıl, boş, faydasız vaziyette durmuyor. Her şey hikmetle, ölçüyle, yaratılış sırlarına uygun işliyor, sisteminde çalışıyor, intizam içinde hareket ediyor, emir tahtında yürüyor.

Zerrelerin, atomların, elementler, hücrelerin harika faaliyetleri, kusursuz görevleri ve bütün mahlûkatın temel taşı olarak yaptıkları icraatları “Bir Kadir-i Mutlak, bir Âlim-i Külli Şey’in emir ve izniyle, havl ve kuvveti ile o vazifeler gördürülür.” sözüyle Üstad, zihne gelen istifham ve şüpheleri izale etmiş ve yeryüzü tarlasında zerreleri hikmetle ve intizamla çalıştırarak asırlardır, her an kudretinin mu’cizelerini, sonsuz hazinelerini, isimlerinin tecellilerini, sanatının güzelliklerini, yaratılış sırlarını, hikmetinin cilvelerini eserlerinde geniş izah etmiş.

Ayrıca “Hüve Nüktesi” başlı başına bir tevhid delili olarak akıllara hitap eder. İlim ve fennin ışığında hava zerrelerinin hareketleriyle, harika vaziyetleri nazara verilir. Hava zerrelerinin hayatın her safhasında, canlıların yaşamasında, dünyadaki her türlü iletişim araçları olan telefon, telgraf, radyo, tv vb. sesleri, görüntüleri, şekilleri, resimleri, konuşmaları hiç değiştirmeden, bozmadan, kaybetmeden anında taşımalarının Allah’ın ilmini, iradesini, hikmetini, kudretini gösterdiği inkârı mümkün olmayan örneklerle anlatılır.

Maddenin en küçük parçası olan zerrelerin, gözle görülmeyecek kadar küçüklükte olan huveynat tabir edilen çok küçük mikroskopla görülebilen canlıların vücut yapıları, beslenmeleri, çoğalmaları, haberleşmeleri gibi ince nüanslarla işleyen ölçülü sistemleri Cenab-ı Hakk’ın, kemal-i intizamla yarattığı, hikmet ve rahmetle idare ettiği fiilleridir.

Her varlık yaratılış sırları, intizam içinde faaliyetleri, gücünden yüksek işler yapmaları gibi harika vaziyetleri tefekkür edilince her biri Kâinatın Sahibi’ni tanıtan işaretler olduğu anlaşılır. “Nihayetsiz hazine-i rahmetinin hedâyâsını, nihayetsiz kudretinin mu’cizâtının numunelerini harekât-ı zerrâtla izhar eder.” (Sözler, 30. Söz)

Kâinattaki zerrelere nazarımızı gezdirdik. Gökyüzünün derinliklerinde alacağımız dersler, ibretler, tefekkürler vardır muhakkak. Meselâ; Güneş, Dünyamızdan 1 milyon 300 bin defa daha büyüktür. Yani Güneşin içerisine 1 milyon 300 bin adet dünya sığar. Güneş, Samanyolu üzerindeki yörüngesinde dönüş hızı saatte 1.997 km, Güneş’in kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı saatte 700.000 km olarak tesbit edilmiştir.

Uzayda Dünya’mız kendi ekseni etrafında saatte 1670 km/s. hızla dönüşünü 24 saatte tamamlar, Güneşin etrafında da 108.000 km/s. hızla dönüşünü bir yılda tamamlar.

Milyarlarca yıldan beri kâinatta nizam, intizam ile emir tahtında aksamadan eksiksiz çalışan zerreden kürrelere kadar bütün mevcudat, mahlûkat kâinatın sahibi Rabbimizi tanıyor, tanıtıyor, tarif edip anlatıyor.

Bizler, üzerinde yaşadığımız gezegenin sür’atiyle ahiret yurduna doğru seyahat halinde akıp giden yolcularız. Bir “an-ı seyyale” kadar ömrümüzle…

Yeter ki bize verilen aklımızla ibret alalım, düşünüp tefekkür edelim…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*