Zübeyir Gündüzalp

Takvimler 2 Nisan’ı gösterdiğinde, hep onu hatırlarım. 1971 senesinden itibaren bu tarih, bizim hafızamıza unutulmayacak şekilde kazınmıştır. Çünkü bu tarih, nurun en mühim erkânından Zübeyir Gündüzalp ağabeyin ahirete irtihâl edişidir.

1970 senesinde Risale-i Nur’la müşerref olduktan sonra, Nur’un saff-ı evvel (Tahir, Re’fet, Hulusi vs. gibi) ve saff-ı sâni (Sungur, Bayram vs. gibi) fedakâr bir çok “ağabeyi” ile tanışıp, müşerref olduk, onlarla hatıralarımız var. Fakat Zübeyir ağabeyi, (hayal-meyal hatırladığım kadarıyla) bir defa sanki Yeni Asya’nın Ulus Kediseven sokaktaki bürosunda görmüş gibiydim. Ama o zaman daha çok genç (17-18 yaşlarında), yeni nurcu olduğumuzdan ve ağabeylerimize hürmetimizden dolayı her şeyi soramadığımızdan, tam olarak da hatırlayamıyorum. Zaten bizim cemaate dahil oluşumuzdan sonraki 1. yılda da vefat ettiğinden kendisi ile muarefemiz olmadı, olamadı maalesef.

Bir kardeşimiz geçenlerde “Osman ağabey, seni görünce Zübeyir ağabeye çok benzetiyorum” dedi. “Nerdeee kardeşim, onlar kim, biz kim?” dedim. Tabii, bir benzerlik varsa, o da birimiz ahirette, birimiz dünyada olan iki kardeş olmamız gibi en büyük ortak yönümüzden başka, babamın hemşehrisi ve akranı olmasıydı. Yani şu anda hayatta olan 92 yaşındaki babamla aynı yaştaydılar. Zaten cemaatle hemhâl oldukça, baba tarafımdan Zübeyir ağabeyin hemşehrisi olmamızdan dolayı bir çok ağabeyimiz bize iltifat ederdi. Üstadın, “Ziver” ismini değiştirip “Zübeyir” yaptığı kahraman ağabeyimiz, gerçekten de sadakatte Üstadın en bariz bir talebesiydi, takipçisiydi. Üstad Hazretlerinin hüvesi hüvesine takipçisiydi. Onun meslek ve meşrebinden hiç taviz vermezdi. Dinî siyasete âlet edenlerin ortaya çıktığı yıllarda, kimsenin, kendisini Üstadıyla ters düşüremeyeceğini ilân edip, Erbakan ve arkadaşlarının Milli Nizam Partisi’ne (MNP) hiç hoş bakmadı. Yine Kırkıncı hocanın hatırasında naklettiğine göre Zübeyir Ağabey: “Necmettin Erbakan Bey, Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu birleşip yeni bir parti kuracaklarmış. Allah korusun bu yeni parti din namına kurulduğu için Müslümanları birbirine düşürür ve hizmetimize zarar verir. Buna bir çözüm bulmalıyız… Bu yeni partinin büyük bir fitneye vesile olacağından korkuyorum. İnsanlar zahire bakarlar ve siyasetin cazibesine kapılırlar. Bazı dostlarımızın bu kudsî hizmeti bırakıp siyasete gireceğinden endişe ediyorum… Bu, Halk Partisi’nden daha zararlı oldu bize” gibi ifadelerle, dinî siyasete âlet edenlere geçit vermiyordu.

Rahmetli Zübeyir Ağabey enteresan bir insandı. Hz. Peygamber’in (asm) varisi ve onun en büyük takipçilerinden Mehdi-yi Âhirzaman Bediüzzaman’ın yanında yetişmiş ve adeta Hz. Peygamber’in cihar-ı yâr-ı güzîni olan dört halifesinin hepsinden de bir özellik kapmış gibiydi. Yeri gelmiş Hz. Ebûbekir’in (ra) sıddıkiyetini, Hz. Ömer’in (ra) celadetini, Hz. Osman’ın (ra) hilmini ve Hz. Ali’nin (ra) şehâmetini, ilmini temsil etmiş; onun için de zaten Bediüzzaman’ın “Zübeyir’imi dünyalara değişmem” iltifatına mazhar olmuştur.

Zübeyir Ağabey, Üstadın vefatından sonra ise “meşveret” sistemini tesis ederek, ağabeylerin hepsinin hüsn-ü teveccühüne ve itimadına mazhar olmuş; vefatına kadar cemaati istikamette tutmuş, sağlığında ona rağmen hiç kimse çizgiden inhiraf etmemişti. Ama onun vefatından sonra, bizim de bizzat içinde yaşayarak şahid olduğumuz hadiseler neticesinde iftiraklar vuku bulmuştu maalesef.

Yeni Asya gazetesinin neşir hayatına başlaması da onun sayesinde olmuştur ve bunun hikmetini de, onun şu sözlerinde görmekteyiz: ”Bu gazete bizim için adeta günlük bir lâhika mektubudur. Sadece Risale-i Nur’un imanî meselelerini okumamız ittihadımızı yeteri kadar temin etmez. Üstadın, hayat-ı içtimâiye ve hayat-ı siyasiye noktasındaki meselelerinde de ittifak etmedikçe ve onları Üstada göre anlamadıkça; ittihadımız, ittifakımız tam olmaz. Bunu sağlayacak olan da, gazetedir.”

Evet, onu anlatmak çok zor. Saatlerce, satırlarca yazmak lâzım onu anlatmak için. Üstadımıza, Üstadımızın vefat etmiş bütün talebelerine rahmet ve selâm olsun. Onun kahraman talebesi Zübeyir Gündüzalp’e selâm olsun. Onun Risale-i Nur’u anlayışındaki çizgisini devam ettirenlere selâm olsun. Onun vefatından sonra da, cemaati bir ve beraber tutanlara, onların başında da, Zübeyir ağabeyin yanında yetişip, istikametten ayrılmayan ve cemaatin de ayrılmaması için gayret sarf eden Mehmed Kutlular’a selâm olsun!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*