Zübeyir Gündüzalp’in Risâle-i Nur okumaları

Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin çok mümeyyiz özellikleri vardır. O’nun için çok şey söylenmiş ve söylenebilir.

Meselâ: Bediüzzaman’ın baş hizmetkârı ve sır kâtibidir. Bediüzzaman’ın “Kâinata değişmem” dediği müstesna bir talebesidir. Müceddid-i Ahirzaman’ın veziridir. Bin talebe yerine kabul edilmiştir. Bediüzzaman’dan hasiyet taşıyan mühim bir şahsiyettir. Bir muhabbet fedaisidir. Dâvâsının kara sevdalısıdır. Çileler harmanında yoğrulan engin bir ruha sahiptir. Şaşmaz bir ferâset, yanılmaz bir dehaya sahiptir. Her an huzurda bir insan-ı kâmil, bir veliyy-i azamdır. Sıddıkıyet makamının izdüşümüdür. Feragat ve fedakârlığın azamî mahzarıdır. İhlâs ve istiğnada eşsiz bir numunedir. Hizmet gemisini selâmete çıkaran kaptan-ı deryadır. İhlâs, sadâkat ve tesanüd sıfatlarına elyak bir kahraman-ı nurdur. Dâvâsı uğruna maddî ve mânevî her şeyini feda eden bir şahsiyet abidesidir. Zübeyir Ağabey fenafi’l-Risâle-i Nur, fenafi’l-Üstad, fenafi’l-ihvanın mücessem bir şahsiyetidir. Bu kadar meziyyet ve mümeyyiz evsafa sahip olan Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin Risâle-i Nur okumaları, Risâle-i Nur’a vermiş olduğu kıymet ve ehemmiyet ile Risale-i Nur dersleri için tavsiyelerini O’nu yakından tanımış olan ve beraber ikamet ettiği şahsiyetlerden okuduk. Bu hâtıraları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Risâle-i Nur’un üç temel esâsı

Zübeyir Ağabey derdi ki “Üstad’ımız Risâle-i Nur’u üç temel esas üzerine bina etmiştir:

1. İmânî bahisler. 2. Müdâfaalar. 3. Lâhikalar. İmânî bahisleri okuyanlar, ehl-i takva ve ehl-i salâhât olur.

Müdâfaaları okuyanlar, dâvâsını müdâfaayla mücehhez olur. Lâhikaları okuyanlar, hadiseler karşısında nasıl hatt-ı harekette bulunacaklarını lâhikalardan öğrenirler.” demişti.1

Yetmiş hikmet

Zübeyir Ağabey, Üstad’dan gelen bir cümleyi veya paragrafı pek çok hikmet çıkarmak için tekrar tekrar okurdu ve derdi ki: “Biliyorsunuz kardeşim, evliyaullah yetmiş hikmetten serd-i kelâm eyler. Onun için lâhika mektuplarını da iki defa okuyun.”2

Üç Kez Oku

Zübeyir Ağabey “Yeni okumaya başlayan kardeşlere en fazla şunu tavsiye ederdi:

“Külliyatı üç defa okumadan lügâte bakmaya lüzum yok. Sen lügât öğrenmiyorsun ki, Risâle okuyorsun… Evvelâ Risâle-i Nur’un üslûbuna aşina ol, sonradan lügâte bak. Evvelâ benimseyeceksin. Risâle-i Nur’u ve Üstad’ı ne kadar benimsersen o kadar istifade edersin.” 3

Zübeyir Ağabey Risâle-i Nur’u dikkatle, sindire sindire okurdu

Zübeyir Ağabey, döner döner okurdu. Akılda kalsın diye Zübeyir Ağabey bazen aynı sayfayı dönüp 40 defa okuduğu olurdu. Bazı yerleri ezberlerdi de… Teennî ile okurdu… Doktora yapar gibi… Sindire sindire… Kat’iyen gazete okur gibi okumazdı. Dünyada bugüne kadar en çok okuyucu kitlesi bulan, Risâle-i Nur eserleridir. Başka hiçbir kitabın bu kadar okuyucu kitlesi yok! Bunda ağabeylerin payı çok büyüktür.4

Günde kaç saat Risâle-i Nur okunmalı

“Kardeşim günde on beş sayfa Risâle okursan kendini muhafaza edersin. Yirmi sayfa okursan hizmet edersin. Risâle-i Nur’u imânî bahis, lâhika ve müdâfaalar olarak oku. Okuduğunu anlamaya çalış. ‘Üstad burada ne anlatmış’ diye düşün ve sor. Dershanede ders yapmakla, tuvalet temizlemek arasında, hizmet noktasında bir fark yoktur.”5

“Günde 15 sayfa Risâle-i Nur oku”

“Geçmiş hatıraları insan zaman zaman hatırlıyor. 1952’lerde Zübeyir Gündüzalp Ağabey bana, ‘Sen eserleri okuyor musun?’ diye sormuştu. O zaman ben İslâm yazısı öğreniyor ve Cevşen okuyordum. ‘Her gün Cevşen okuyorum’ dedim. O da bana, ‘Kardeşim şimdi Cevşen değil, hiç olmazsa günde on-on beş sayfa Risâle-i Nur okuyacaksın’ dedi. Ben de öyle yapmaya başladım ve çok faydasını gördüm. Sanki neyi ve hangi meseleyi okumuşsam ertesi günü bana o soruluyor ve ben de cevap veriyordum. O zaman böyle hadiseler çok vaki oluyordu. Şayet Nurlar’ı okuyup da iyi bilmeseydim bana sorulan sorulara cevap veremezdim.”6

Her Risâle okuyan Nur Talebesi olamaz

Zübeyir Ağabey “Derslere gelen kişiyi dairede tutmaya çalışın. Hizmet için kemiyette önemlidir. Fert fert kişilerle ilgilenmek ve onların hâlini, hatırını sormak gerekir. Risâle-i Nur’u okuyarak imanı kazanmak kolaydır, fakat muhafaza etmek zordur. Nur Talebesi ihlâs, uhuvvet, sadâkat, tesanüd, metanet ve sebat düsturlarını taşımalıdır. Her Risâle okuyan Nur Talebesi olamaz. Bu gemide hademeyiz. Hademenin görevi, yolcuların rahatını temin etmektir. Bir hakikati anlatırken, kendinizi haklı çıkarmak için değil, hakikat namına konuşun. Bu gün itibar şekle ve kıyafete göre oluyor. Dâvâmız büyük, insanların karşısına paspal değil, düzgün kıyafetle çıkmalıyız. Risâle-i Nur bir bahçedir. Herkes boyuna göre o mey- velerden yer. Dallara uzanamayan, yerlere düşenleri bile yese iyidir. Bizim için o bahçede bulunmak ö- nemlidir. Cenâb-ı Hak bizi mükemmel yaratmış. Biz de kendimizi meşrû dairede israfa kaçmadan güzelleştirmeliyiz. Rabbimizin rızası bizim üzerimizde. Biz ise O’nun önünde res- migeçit yapıyoruz. Ona göre hareket edelim. Kıyafetimiz temiz, düzgün ve düzenli olmalı.”7 derdi.

Anlamasan yine oku! Bütün latifelerin gıdasını alır

Kardeşi Haydar Gündüzalp anlatıyor: Ben bir defa İstanbul’a ziyaretine gitmiştim. O anda yanında, Küçük Sözler vardı. Elime aldım, orada biraz okumaya başladım. Dedim ki, “ Ağabey, ne yapayım? Risâle-i Nurlar’ı okuyorum, ama bir şey anlamıyorum, ne tavsiye edersin?” “Kardeşim! Anlamasan da oku. Risâle-i Nur yalnız akla hitap etmiyor. Aklın yanında kalb, ruh ve sair bütün lâtifeler hissesini alır. Sen oku, lâtifeler gıdasını alır.” 8

Önce Kendine Oku!

“Bir gün Zübeyir Ağabeye dedim ki: Risâle-i Nur dersleri için üniversitelerdeki gibi aylık, yıllık programlar yapsak… Nerede, ne zaman, hangi ders okunacağı belli olsa nasıl olur?

”Kardeşim,” demişti, “Risâle-i Nur’u 10-15 kere kendine oku, sonra müzâkere nevinden kardeşlere okursun. Başkalara ders vermek, ikinci planda olsun. Zira yanmayan, yakamaz!” 9

Dipnotlar:
1- Nur’un Büyük Kumandanı (A. E. Dernekli’nin hatırası), s. 389.
2- a.g.e. s. 389.
3- a.g.e. (M. Ekmekçi’nin hatırası), s. 190.
4- İlhan Yüce’nin hatıraları.
5- Zübeyir Gündüzalp, İ. Kaygusuz (Selâhattin Şafak’ın hatırası), s. 363.
6- Son Şahitler, 4. Cild s. 136 (Recep Onaz’ın hatırası).
7- Zübeyir Gündüzalp, İ. Kaygusuz (Selâhattin Şafak’ın hatırası), s. 364.
8- a.g.e. (Haydar Gündüzalp’in hatırası), s. 56.
9- Nur’un Büyük Kumandanı (Dr. Mehmet Akay’ın hatırası), s. 18.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*