1, 2, 3…olmadı, 4, 5, 6… öyle mi?

Yaklaşık bir buçuk senedir dünyayı allak-bullak eden korona salgını ilk defa Çin’de başladığında, çok kimsenin sesi çıkmıyordu. Bir anda bütün dünyaya sirayet etti. Herkeste bir telâş, bir panik başladı.

O zaman tanıdıklarımıza şunu söylemiştik: “Bunda bir iş var. Bu, normal bir şey gibi görünmüyor. Büyük ihtimalle, dünyayı karıştıranların parmağı var.” Neyse, artık zamanla hastalıktan ölenleri görünce, çok kimse korktu, korkutuldu. Hatırlayın, bazı kısa filmlerle anlatmaya çalıştıkları koronayı, bir adamın asansör düğmesine basması ve ondan sonra, sırayla herkese bulaştırması olarak göstermeler, ellerini günde elli defa yıkayanlar, kâğıt paraları yıkayanlar vs. bir sürü, alışılmadık işler öne sürüldü.

Neticede aşı îcad (!) edildi. Herkes, kademe, kademe olmaya başladı. İlk başta, benim hiç niyetim yoktu. Çoluk-çocuktan, çok tazyik gelince, hâzık hekim olarak bildiğim, beş-altı tabib arkadaşıma sordum. Hepsi de, ‘aşı ol’ cihetinde cevab verince, biz de olduk. Bir müddet sonra, ikinci aşı geldi. Ondan sonra da üçüncü gelince, aşı muarızları dediler ki; “bununla kalmayacak, olmadı 4, 5, 6… böyle devam edecek.” Onlara aldıran oldu, olmadı. Haklı bulan oldu, bulmayan oldu. Onlar da, kendilerine göre haklı olabilirler elbette. İlk iki aşı, Çin aşısıydı. Sonradan gelen ise, Alman aşısı. Neymiş? “Çin aşısı pek güvenli değilmiş, onun için, bir doz da Alman aşısı yapılacakmış” haydi ona da tamam.

16 Ağustos sabahı, kahvaltı sofrasındayken, çocuklar dedi ki” 4. Aşı gelmiş.” İnanmadım, “Yok canım. Öyle şey mi olur? O zaman, aşı muarızlarının dediği doğru. Aşıya boşuna karşı çıkmıyorlar demek ki. 1, 2, 3 olmadı, 4, 5, 6 öyle mi?” Ve dediler ki; “İnanmazsan, e-nabıza bak.” Hakikatten de, bir baktım ki, 4. doz randevu bekliyor. Aklım karıştı. Öyle-böyle derken, hemen 17 Ağustos Salı akşamına, hemen evimizin karşısındaki hastahaneden randevu aldık. Sonra, yine konuşuyoruz, “Niye öyle, niye böyle?” derken, dediler ki “Çin aşısını Avrupa, Amerika kabul etmiyormuş, onun için bir tane daha Alman aşısı yapılacakmış.” Bu sefer, kafam iyice allak-bullak oldu.

Bu aşı mevzuunda, bayağı macera yaşayan hekim bir arkadaşımıza açıp sordum “Abi olmayın, bekleyin” dedi. Hemen randevumu ibdâl ettim.

Ve 17 Ağustos sabahı, gazete manşetlerine bakarken, bir de ne göreyim?” “4. aşıyı hemen kaldırmışlar“ diye bir haber.

Millet sizin kobayınız, deneme tahtanız mı? Madem Çin aşısı bir işe yaramıyordu, niye bir sürü para verip aldınız? Bunların vebali kime? Bundan sonra, size itimad edilir mi? Sıhhatle alâkalı işler, öyle yap-boz tahtası gibi yapılır mı? O zaman, milyonlarca aşı muarızı “bakın, biz dediydik, demek ki haklıymışız” demezler mi?

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*