EURONUR ÖZEL

12 Eylül ve Mehmet Kutlular Anısına

Özel Makale/ Kutlular

Zamanı geçmiş güncel bir yazı!

Kutlular‘ın deyimiyle son derece münafıkane bir şekilde planlanan ve uygulanan 12 Eylül darbesinin üzerinden bu kadar yıl sonra bile hâlâ etkilerinin devam ettiği görülüyor.

12 Eylül’ün asıl amacı; demokratikleşme ve Demirel’in de ideali “Büyük Türkiye” projesinin önüne geçmek ve bu milletin can damarı hükmündeki “cemaatlerin kökünü kazıma projesinin” hayata geçirilmesi idi. Kısmen de başarmış gibi görünüyor!

Darbe Öncesi Kaos Ortamı
O süreci biraz hatırlayacak olursak; sağ-sol, Kürt-Türk gibi söylemlerle ortalık karışmış, eylemler sınırını aşmış, ortalık anarşi ve kaosa teslim olmuş, itidal kaybedilmiş, kan gövdeyi götürmüştü. Böylesi durumlarda milleti teskin edecek, ortalığı sakinleştirecek görev, cemaatlere düşmüştü.

Ne var ki cemaatler de çeşitli fitne ve entrikalarla kendi içlerinde birbirine düşmüş, kendilerine bile fayda sağlayamaz olmuştu.

12 Eylül’ün Siyasi Baskıları
İhtilal yapılmış, referanduma gidilmiş ve asker siyasete girmiş, yetinmemiş darbe ürünü bir anayasa ortaya koymuş, partiler kapatılmış, Demirel sürgüne yollanmış, siyasi yasaklar başlamış, muhalefete şiddetle göz açtırılmamıştı. Herkes bir şekilde darbeyi ve anayasayı desteklemek zorunda bırakılmıştı.

Demokrasinin canına okunmuş, din ve vicdan hürriyeti yok edilmiş, millet korkudan sesini bile çıkaramaz hale gelmişti.

Yeni Asya’nın Direnci , Mehmet Kutlular ve Bir Cevap
Yalnız bir ses vardı; haklı hürriyeti savunan, hâlâ bir ümit var dedirten, o da Yeni Asya ve Mehmet Kutlular idi. Kutlular’ın idaresindeki Yeni Asya’da her gün darbe karşıtı yazılar yayınlanıyordu. Konseyden bir ekip Mehmet Kutlular’la görüşme talep etti.

Konsey adına gelen Albay: “Beyazıt’ta olduğu gibi toplu yapılan Risale-i Nur derslerini kaldırmak, Atatürk aleyhindeki konuşmalardan ve yazılardan vazgeçmek, yurtdışındaki Süleymancılara ve Millî Görüşçülere karşı birlikte çalışmak…” gibi tekliflere karşı; “Devlet imkânlarını emrinize tahsis etmek.. ilh!”

Cevaben Mehmet Kutlular: “Biz Risale-i Nur derslerini kaldırmayız, asla kaldıramayız. Okuduğumuz eserler Kur’ân tefsiridir. Siz gelir yakalar, götürürsünüz, biz çıktığımız zaman yine kaldığımız yerden başlarız.

Bediüzzaman’a ve bize reva görülen bütün zulüm ve haksızlıkların Atatürkçülük ve Kemalizm adına yapıldığına inanıyoruz.

Siz, Süleymancılara ve Millî görüşçülere (o dönemin toz kaldıran en etkin iki grubunu zikretmiş, malum 3. gruptan bahsi bile geçmemiştir.) dindar oldukları için kızıyorsunuz, karşısınız. Onlar ise bizim Müslüman kardeşlerimizdir. Kendimizi onlara karşı, size kullandırtmayız.” demiştir.

Buna mukabil konseyin tehditlerine aldırış etmeden toplantıyı terk etmiş ve bedelini de evladıyla ödemiştir. Yine de davasından, duruşundan taviz vermemiş, inandıklarını yaşamaya ve haykırmaya devam etmiştir.

“Benden istediğini alamayınca, Kırkıncı Hoca’ya gittiler. Kırkıncı Hoca teklifi kabul etti. 12 Eylül‘ü alkışlayan ve toplumun kurtuluşu olarak gören bir insanın, bu teklife sıcak bakması normal.”

Bu arada devletin münafık eli bir kısım abileri ifsat ederek darbe yanlısı tutum sergilemeye mecbur bırakmıştı. Yeni Asya dışında tüm cemaatler ve “dini gruplar” darbeden yana olup referandumda evet demişti. Hatta bazıları dersanelerde cevşenler okuyarak “Kahraman ordunun komünizme karşı dizginleri ele geçirdiğini” vs. söyleyerek bile isteye destek olmuştu.

Abilerle başlayan cemaat içi fikrî ayrılıkların son noktası olan bu olay, cemaatin kırk parçaya ayrılmasına sebep oldu. Üç Mehmet’ler dışında herkes kendi ekolünü kurarak bir hizmet mecrası açmış ve devam etmişti. Birinci-Fırıncı-Kutlular ise 90’daki dahili fitneye kadar birlikte hareket etmişti.

Derin devlet bu ayrılıkları körükleyip birbirleri aleyhine geçirmek istedi. Zaten gelen teklifte bunu açıkça belirtiyordu.

Hz. Bediüzzaman (ra)’ın verdiği misaldeki gibi; iki aşiret birbiriyle boğuşurken dışarıdaki düşmanın dahlinde husumeti bırakıp mukabele ettikleri, düşman def edilince devam ettikleri misali, haricî düşman cemaatleri bitirme planını devreye sokmuş, birbirine kırdırma planını uygularken, Kutlular bu planın parçası olmamıştı. “Bizi dini cemaatler aleyhine konuşturamazsınız, kendimizi size kullandırtmayız” gibi beyanlarla bu planı bozmuştu.

Bu demek değil ki dini grupların ve cemaatlerin yanlışına göz yummuş. Bilhassa Risale-i Nur meslek ve meşrebine muhalif cereyanlara asla müsamaha göstermemiştir. O günün Milliyet gazetesi muhabiri Ruşen Çakır’a verdiği röportajı herkesin malumu! Gülen grubuna bu noktada taviz vermemiş, “aleyhinde konuşmayayım” deyip sessiz kalmamıştı. Derin devletin kullanıp bir kenara bıraktığını (attığını) beyan etmişti.

Sözün özü: bir sözü kim söylemiş, kime söylemiş, hangi makamda, ne maksatla söylemiş kabilince; “kimse bizi cemaatlerin aleyhine konuşturamaz” diyen kişi; dönemin konsey heyeti tarafından gönderilen “cemaatler aleyhine bizimle çalış, sizi ihya edelim” diyen Albay’a, Yeni Asya gazetesi imtiyaz sahibi ve Yönetim Kurulu başkanı sıfatıyla, Mehmet Kutlular’ın; ihtilalin amacı doğrultusunda Süleymancılar ve milli görüşçüler bazında, kardeşi kardeşe kırdırmak planını bozmak için verdiği cevaptı. Bu sözün önünü arkasını almadan, anlamadan Bektaşilik yapıp, sözü kırpıp, birilerinin yararına bu hizmetin zararına kullanmak en basitiyle ihanettir. Bu dava ihaneti affetmez, titremeli!

Benzer konuda makaleler:

2 yorum

    1. yani taşkafa yerine “Fikri Sabit” veya “Kalemi Sabit” ismini kullanabilirsiniz Yıldız abla.çünkü 2012 de ne yazmişsaniz 2025 de de onu güncellemişsiniz.diger yazarlar gibi.Ama hapise girenlerin ve çikanlarin ülkemizdeki manevi düzene katkılarını kaderi boyutuyla ekleyemiyoruz.Üstad öyle yapıyordu.çünku Avrupa çalkantilarla ateist filozoflariyla nasıl Mesihin devletinin demokrat olduğunu bulduysa bizde Mehdi’nin devletinin nasıl olduğunu bulacağız.yani bir devlet ideasina ulaşacagiz.onlar ulaştı.ve bunu şimdi vazgeçilmez ve zorunlu görüyorlar.biz de bir noktaya gelip o sistemi zorunlu göreceğiz.buna bütün vatan grupları hizmet ediyor.bunu açiklamak gerekti.çünkü tabiat gibi insan grupları da basiboş değil.bir amaç için hademedirler.

      2
      0

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu