
12 Eylül’ün Zehirli Meyveleri, Yapıları ve Medyası…
Tam kırk beş seneden bu yana…
Enternasyonalizmin bizdeki yoldaşları demişlerdi.
Kemalizmi; her değerin, terbiyenin, sosyal realitenin ve demokrasinin BESMELESİ yapacaklarını her vesile ile kamuoyuna dikte etmişlerdi. Bilhassa 1981’den 1988’e kadar ki Türkiye medyasına baktığınızda, bunu göreceksiniz.
Öyle de yaptılar…
Hem viskilerini içtiler, hem de hacca gittiler…
Hem tarikatçı geçindiler, hem de tesettür düşmanlığı yaptılar…
Hem Türk-İslam sentezi kurdular, hem de milletin malını ve kaynaklarını kelepir fiyatına efendilerine devrettiler…
Hem fukara için ağlar göründüler, hem de küreselcilerin bankalarını İslam Alemi’nin baş köşelerine yerleştirdiler…
Hem demokrasi nutukları söylediler, hem de demokrasi cellatlarının yamaklığını üstlendiler.
Hem terör düşmanlığı yaptılar, hem terör örgütlerini himaye edip servis yaptılar…
Daha yüzlerce zehirli tenakuz…
Tarikat şeyhi Kemalist…
Vatanperver geçineni Kemalist…
Milliyetçisi Kemalist…
Demokrat geçineni Kemalist…
Kürtçüsü Kemalist…
Siyasal İslamcısı Kemalist…
Psikoloğu Kemalist…
Yani kırk beş sene sonra, küresel 12 Eylül marksist-kemalist ihtilali öyle berbat ve zehirli meyveler verdi ki; hangisine elini uzatsan, maalesef zehirli…
Kemalizm ile İslamiyeti,
Kemalizm ile milliyeti,
Kemalizm ile vatanperverliği,
ve Kemalizm ile demokrasiyi nasıl yan yana getiriyorlar, derseniz; burası Kemalizmin kutsal alanı ve Kemalist rahiplerin; milleti baskı, korkutma, rüşvet, hipnoz ve nifaklarla -şimdilik- istibdatlarında tuttukları bir ülke…
Bu uygulamanın dünyada benzeri yok…
Zira Kemalizmi,
Atatürkçülüğü,
İlke ve İnkılapları,
Anayasa’nın her şeyi zabt u rabt altına alan giriş kısmını asla tartışamazsınız…
Kendi milletine ihaneti,
Kendi milletini soymayı,
Milli değerlerini horlamayı,
Milletinin kaynaklarını peşkeş çekmeyi,
Milletinin ahlakını tahribi,
Milletini baskı ile susturmayı
mübah gören bir başka anayasa da yoktur, dünyada…
Zira bizim Anayasamızı 12 Eylül ihtilaliyle küreselci Marksistlerle yerli Kemalistler beraber yaptılar ve bunca zamandır birlikte kollayıp koruyorlar…
Mazlum demokratları temsilen sahneye çıkıyor;
Kemalist olduğunu,
Tarikat ve dini cemaatlerle savaş halinde olduğunu…
Hayatının temel felsefesinin M. Kemal olduğunu söyleyerek demokratlığı savunuyor, adaletsizlikten dem vuruyor.
Dedik ya, serapa zehir…
Her şeyi zehirlemişler…
Zehirli fikirlerle; hürriyet, demokrasi ve adalet sağlanır mı?
NOT: Kıymetli dostumuzun ısrarlı isteğini geri çeviremedik. Zaman buldukça sitemizi ziyaret eden izleyicilerimizle olacağız.
Konu ile ilgili EuroNur.tv´den bir video:
Benzer konuda makaleler:
- Müflis Proje: KEMALİZM
- Rusya’da Komünizm Türkiye’de Kemalizm
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- Kürt sorununu Kemalizm üretti
- İslam ve Demokrasi
- Mehmet Kutlular: Şahsa değil sisteme bağlıyız
- Komünist Devrimlerden Kemalist Devrimlere Türkiye!
Nureddin Kutanı özlemişiz. Hoş geldiniz.
Allah muvaffak etsin.
ve Kemalizm ile demokrasiyi nasıl yan yana getiriyorlar, derseniz; burası Kemalizmin kutsal alanı ve Kemalist rahiplerin; milleti baskı, korkutma, rüşvet, hipnoz ve nifaklarla -şimdilik- istibdatlarında tuttukları bir ülke…