19 günde gelinen nokta…

Anayasa Mahkemesi’nin “anayasa değişikliğinin iptali” talepli dâvâda, başvuruda bir eksiklik görmeyerek anayasaya aykırılık iddiasını oy çokluğuyla inceleme kararı vermesinin ardından, raportör Osman Can, “Mahkeme Anayasa paketini delerse hükümet ‘yok’ hükmünde sayarak tümünü referanduma götürsün” teklifi vermişti…

Öte yandan Kırgızistan’ın güneyindeki Oş ve Celalabat şehirlerinde Kırgızlarla-Özbekler arasında devam eden çatışmalar da gündemin önemli maddeleri arasında yer alıyor.

İşte Ankara’nın gündemini son günlerde bu iki konu işgal ederken, İsrail’in zalimliği ise ikinci plana itilmiş gibi görünüyor. Oysa geçen hafta İsrail’in zalimliğini konuşuyorduk ve kınamalar, protestolar, mitingler ardı ardına yapılıyordu.

«««

Dünya hiçbir şey yapmayınca, İsrail dünya ile dalga geçmeye, alay etmeye devam ediyor.

İsrail’in 1 Haziran’da insanlar sabah namazını kıldığı sırada dokuz vatandaşımızı şehit etmesinin üzerinden 19 gün geçti, fakat İsrail’in ne hesap vermeye niyeti var, ne de dünyanın İsrail’e bir şey yaptırmaya mecali ve iradesi…

Şimdiye kadar yaptığı zulümlerin hesabını vermeyen, pişkinlik gösteren zalim İsrail, şimdi de 9 insanın canına mal olan olayın üzerini örtmeye çalışıyor.

İsrail hükümeti, gemilere saldırıyı soruşturmak üzere komisyon kurduğunu açıkladı! BM’nin soruşturmasına izin vermeyeceği anlaşılan İsrail kendi kendini soruşturacakmış. Bu pişkinliğe kimsenin bir diyeceği yok mu? Bu durum bir katili sorgulamak üzere bizzat kendisinin görevlendirilmesi gibi bir şey… Yani, suçlu da İsrail, soruşturan da yine İsrail…

Komisyonun başkanı ise İsrail Yüksek Mahkemesi eski yargıçlarından birisi olmuş. Oluşturulan komisyon da, ikisi yabancı gözlemci 5 kişiden oluşacakmış. Yabancı gözlemciler oturumlara ve müzakerelere katılabilecekler, ancak oy hakları olmayacakmış. Komisyondaki yabancıların da kendilerinden olduğunu tahmin etmek zor değil.

Zaten İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, soruşturma komisyonunun asıl amacının, “İsrail’in yasalara uygun, sorumlu ve şeffaf bir şekilde hareket ettiğini bütün dünyaya göstermek” olduğunu söylerken niyetinin de ne olduğunu gösteriyor. Uluslar arası sularda insanî yardım taşıyan gemilere saldıracaksınız, ondan sonra çıkıp, katliâmların doğruluğunu dünyaya ispat edeceksiniz! Dünyayı yönetenler artık uyanmalı. İsrail’in insanlıkla artık bu kadar alay etmesine müsaade etmemeli. İsrail tam olarak uluslar arası yargıdan kaçmak için bu yolu deniyor. Dünya buna geçit vermemeli. Bağımsız bir uluslar arası komisyon oluşturmalı, gereken cezalar en kısa zamanda verilmeli.

«««

Bu aşamada dokuz vatandaşı ölen 50’den fazla vatandaşı yaralanan Türkiye neler yapıyor?

Hafta başında toplanan Bakanlar Kurulu’nda bir dizi karar alındı. Türkiye’nin, BM’nin Uluslar arası komisyon kurulması teklifini İsrail’in kabul etmemesi halinde alınacak tedbirler görüşüldü. Haberlere göre, İsrail, Türkiye’nin “kırmızı listesine” alınacak. Yani, Türkiye, kamu adına yapılan hiçbir ihaleye İsrailli firmaları dâhil etmeyecek. Türkiye, enerji, su gibi İsrail için hayatî olan uluslar arası projelere, bu ülkenin dâhil edilmesine engel koyacak. İsrail’in uzlaşmaz tutumunun anlatılması ve bu ülkenin tecrit edilmesi için uluslar arası alanda bir kampanya başlatılacak. İsrail’in saldırısı konusunda Türkiye’de iç hukuk yollarına başvurulacak. (Hürriyet, 15.6.2010)

Ayrıca, silâh modernizasyonu, silâh sistem alımları gibi konuların kademe kademe kesilmesi, müşterek üretimlerin kesilmesi de gündeme gelebilecek. Askerî tatbikatlar askıya alınmıştı. İstihbarat paylaşımı da dondurulabilecek.

Ayrıca Türkiye’nin, saldırıyla ilgili İsrail’in özür dilemesini, uluslar arası soruşturma açılmasını, tazminat ödenmesini ve gemilerin iadesini istediği de söyleniyor. Buna karşılık, İsrailli yetkililer küstahça “özür” dahi dilemeyeceklerini söyleyebiliyorlar. Asıl özür dilemesi gerekenlerin organizatörler olduğunu terbiyesizce söyleyebiliyorlar. Bir tek ölenlerin ailelerinden tazminat istemedikleri kalıyor! Onu da yaparlarsa şaşmamak lâzım…

Türkiye’nin büyükelçisini çekmesi ve geri göndermemesi diplomaside çok anlam ifade ediyor, ancak bunun yanında hiç değilse İsrail’in büyükelçisi ve İstanbul konsolosu ülkesine gönderilemez miydi? İsrail az sayıda Türk mallarını marketlerde sattırmazken, Türkiye İsrail mallarını boykot edemez miydi? İsrail yıllardır Gazze’ye ambargo uyguluyor, dünya birleşip İsrail’e ambargo uygulayamaz mı?

İsrail’in yaptıkları yanına kâr kalmamalı…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*