27 Mayıs’ın açtığı yol

Türkİye’dekİ ‘kökü’ içerde sanılan büyük siyasal çalkantıları yeryüzü konjonktürüne bakmadan anlamak mümkün değil…

Tabii dış konjonktürün yeşil ışığını gören darbecilerin, bunun gereğini Başbakan asarak ifa etmeleri yerel anti-demokratik kültürün de vahşi ve kanlı bir türevi… Hâlbuki…

“Siyaseten yanlış yapan siyaseten fatura öder” anlayışı demokrasinin özüdür.

Suç işleyen de hukuken cezalandırılır. 27 Mayıs’la birlikte ikisi birbirine karıştı.

27 Mayıs, halk iradesiyle gelenin yeniden halk iradesiyle gitmesinin esas prensip olduğu, Türkiye için çok taze bir fidan olan demokratik kültürün büyük bir baltayla yok edilmesiydi.

Daha vahimi…

27 Mayıs’la halk iradesinin darbelerle yolunun kesilmesi ve bunun bir gelenek olmasının yolu açıldı, bir vesayet rejiminin var olduğu tescil edildi.

1960 Anayasası bir darbe anayasası olduğu için halk iradesine ipotek koyan tüm kurumların doğduğu bir anayasa olarak var oldu.

27 Mayıs’ın 50. yılı ama maalesef 27 Nisan e-muhtırası da sanki geçmişten hiçbir ders alınmamışçasına çok taze…

Balyoz, Kafes ve diğerlerini ise pas geçiyorum…

«««

Dilerim 50. yılında 27 Mayıs’ı tüm yönleriyle anımsamak ve tahlil etmek, ileriye yönelik darbecilik ve vahşet anlayışından da topluca arınmamıza olanak sağlar…

Mehmet Altan Star, 27.5.2010

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*