28 Şubat Bitti mi?

Her zulüm ve baskı dönemi insanların zihninde derin tesirler bırakır.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi.

Bu günlerde en azından zulme karşı bir tepki göstermek gerek.

Bir kaş çatması ile bile olsa.

Bu yıl 28 şubat için cemiyetin tepkisi bir hayli yüksek oldu. Caddeler ihtilal ve darbe düzenine karşı çıkan insanlarla doldu. Demokrasi adına darbelere karşı pankartlar açıldı. Baskıcı ve darbeci kesimi kınayan bildiriler okundu.

Bunlar demokratik bir toplum için güzel gelişmeler.

Samimi tepkiler devam etmeli.

Hatta bazı ehli siyaset 28 Şubatın bittiğini dile getirdiler.

Bin yıl süreceği söylenen bu süreçle alay ettiler.

Peki sahiden durum böyle mi?

Sahiden 28 Şubat bitti mi?

Ergenekon, Balyoz gibi süreçlerle ilgili birçok derin güç bağlantılı üst seviye kişilerin tutuklandığı, hapse atıldığı bir dönemde 28 Şubatın bittiğini söylemek mümkün değil mi?

Zahiren bakarsanız böyle bir manzara var gibi.

Medya vasıtası ile, çeşitli oyunlar ile, derin bağlantılar ile zihinlere kazınmak istenen de bu zaten.

Ancak işin aslı öyle değil.

Gerek 12 Eylül hukuku, gerekse 28 Şubat süreci devam ediyor.

Hem de hiç hız kesmeden.

Hatırlayınız, ne idi 28 Şubat sürecinin hedefi?

Üniversitelerde ve kamu kurumlarında şiddetli bir başörtüsü yasağı. Sekiz yıllık mecburi eğitim ile meslek liselerini ve bilhassa İmam Hatip liselerini etkisiz hale getirmek. Katsayı problemi ile yine meslek liselerine üniversite kapısını fiilen kapamak. Diyanetin kurslarında yaş sınırı getirmek.

Şimdi bu noktada ne değişti?

Başörtüsü yasağı mı kalktı?

Meslek liselilerin durumu mu çözüldü?

Katsayı problemi mi halledildi?

Yoksa kurs yaşında bir indirim oldu da haberimiz mi yok?

Ne yazık ki tüm bu problemlerde hiç bir iyileştirme söz konusu değil.

Üniversiteler anlaşılmaz bir inatla örtü yasağına devam ediyorlar. Katsayı probleminin ne derece içinden çıkılmaz bir hal aldığı malumunuz. Sekiz yıllık eğitim meselesi hiç gündemde değil.

Hal böyle iken 28 Şubat bitti diyebilir misiniz?

Elbette ki hayır. En azından fiili durum bunu gösteriyor.

Sekiz yıllık mevcut iktidar da bu saydığımız problemlerden hiç birisine el atmadı, veya atamadı. Örtü yasağına bir çözüm getirecek gibi oldular. Ancak netice çok ağır oldu. Yasak özel kurslara kadar taşındı. İktidarda sol bir düşünce olsa bu yasağı bu kadar şiddetli uygulayamazdı.

Peki darbe planı yapanların adalete teslim edilmeleri demokrasi adına güzel bir gelişme değil mi? Bu gelişmeler ile demokrasimiz daha olgun bir düzeye gelmedi mi?

Yine zahiren bakılırsa böyle bir durum var.

Ancak askeri bürokrasinin siyaset üstündeki konumu pek değişmiş gibi görünmüyor. Devlet ve siyaset üstünde oldukça etkili olan bir yapılanma hala devam ediyor. Meclis hala askeri kurumları kontrol edemiyor. Bir genelkurmay başkanı başbakan ile bir masada mühim bir tarafmış gibi görüntü verebiliyor.

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay aynı masa etrafında problemlere çözüm arıyor.

Böyle bir görüntü ne kadar demokratik bir görüntüdür?

Gelişmiş demokrasilerde böyle bir manzara olur mu?

Peki 28 Şubatın hiç mi faydası olmadı?

Evet, oldu!

Derin güçlerin baskı ve zulüm düzeni kurmaları için gizliden zemin oluşturan ve onların eline bahaneler veren “Dini siyasete alet eden” grubun başka bir versiyonu iktidara geldi. Bu grup ise iktidarları süresince zahiren çatışma görüntüsü altında yıllarca gizli anlaşmalar ile süreci deva ettirdiler.

Bakmayın siz bunların demokrat görüntüsüne.

Bunlar her zaman garip bir “paslaşma” içindedirler.

Peki 28 Şubat ne zaman biter?

Ne zaman ki 12 Eylül Anayasası ortadan kalkar, demokratik bir uzlaşma anayasası hazırlanır, ne zaman ki istismar politikacılarından, tek parti ve tek adam zihniyetinden bu ülke kurtulur, gerçek bir demokratik siyasi yapıya kavuşur, ne zaman ki cemiyetin arzu ve istekleri tam olarak devlet yönetimine yansır, işte o zaman tüm süreçlerin sonu gelir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*