3.000 kişi islamı seçti

Danimarka Kopenhag şehrinden güzel bir akşam…

1960’lı yıllarda Danimarka’ya gelen işçi yabancılar ile 2005’te gelen 3’üncü kuşak olarak adlandırılan yabancı çocuklarının arasındaki fark çok büyük. O yıllarda buraya gelen yabancılar, genelde köylerden, işsizlikten, fakirlikten gelen, dinin içeriğini bilmeyen, daha ziyade gelenekler üzere yaşayan insanlardı.

2’inci kuşak bu sebeple ebeveyninden gelenek görenek dışında fazla birşey öğrenme imkânı bulamadı. Fakat bu son 5-6 yıl içerisinde 3’üncü kuşak, çok hızlı bir şekilde yön değiştirdi. Gençler peş peşe dindarlaşmaya başladı, gelenek görenekler ikinci, üçüncü planda kaldı.

Peki neydi bu âni değişimin sebebi?

Ben kendimden bilirim ki, Danimarka okullarında, Hıristiyanlar tarafindan İslâmiyet hakkında sürekli sorulan sorular karşısında, insanın ister istemez zamanla bilgisi artıyor. Bir sorunun cevabını verirken, o­nları tatmin edecek mantıklı bir cevap bulma telâşına giriliyor ve her türlü yöntemleri kullanarak o konuda araştırmalar yapılıyor. Bir iki üç derken, bir de bakıyorsunuz ki, Kur’ân-ı Kerim ve hadis kitapları, elinizde yıpranan kitaplar olmuş. Ve birgün gözünüzü açtığında, bu kadar araştırmanın neticesini, kalbinizde iman, beyninizde ummanlaşmış bilgi hazinesi olarak buluyorsunuz. Dolayısı ile Hıristiyanlarla arkadaşlık etmenin neticesi birçok kez pozitif sonuçlanabiliyor.

Tüm bunlar yavaş yavaş gerçekleşirken, aynı zaman içinde de bu gençleri ateşleyen yardımcı maddeler de oluşmadı da değil yani. Evvelâ 11 Eylül meselesi tüm dünyada olduğu gibi, burada da büyük yankı uyandırdı. Bir anda gayrimüslim arkadaşlarımızın, komşularımızın endişeli ve şaşkın tavırlarıyla karşılaştık, medyada hakkımızda çok şeyler yazıldı, çizildi. Teröristlerle aynı dini paylaşmamız nedeniyle, biz de aynı kefeye konulduk. Bu zaman içerisinde ise buradaki 3. kuşak gençlik büyük bir değişime uğradı. Kendilerini müdafa edebilme çabasındayken, terörizmin İslâmda yeri olmadığını ispatlamak için uğraşırlarken, araştırmalar yaparken, gençlerde bir uyanış oldu. İslâmdan habersiz olan gençlik, İslâmiyete karşı yapılan propagandanın neticesiyle hidayete erdi. Hıristiyanlar da aynı şekilde, “Gerçekten İslâm ve terörist aynı kökenden mi geliyor?” diye araştırırlarken, araştırma safhasında başka şeylere takılıp, ard arda İslâmiyete girdiler. Danimarka çok hızlı bir şekilde değişime uğradı… Fakat 3. kuşağın kendilerini bulmasının yanısıra, en ilginci, bir anda mühtedi patlayışı olmasıydı. İslâmiyet hızla yerini almaya başladı bu küçük adada.

Islamisk Info & Foredrag (IIF)

Benim de şu an üye olduğum bir organizasyondan bahsetmek istiyorum size. İsmi, “Islamisk Info & Foredrag (IIF)” (www.iif.dk), yani “İslâmî Bilgi ve Konuşma”. Yaklaşık 30 üyesi olan bu organizasyonda çok ilginç ve farklı bir çalışma yapmaktayız. Hepimiz tahsili bitirmiş, ya da tahsil yapmaktayız. 3 genç doktor, 1 fizikçi ve diğerleri yüksek tahsil okuyan talebeleriz. Türk, Arap, 6 Danimarkalı muhtedi, Pakistanlı ve Afganlılardan oluşmaktayız.

Yaptığımız iş ise, özel bir internet sayfamızda biz Müslüman gençler olarak İslâmî konuşmalar sunduğumuzu yayınlıyoruz. Ve bu sayede değişik mekânlara/enstitülere davet ediliyoruz. 1992’de başlatılan bu organizasyon, şu an Danimarka çapında çok tanınmış durumda.

Ve ilkokuldan üniversitelere, hastane personelinden polis okullarına, askeriyeye kadar büyük bir rağbetle, konuşma için davetiyeler alıyoruz. Herbir yerden iyi bir ücret geliyor, lâkin bu ücretlerin hiçbiri biz konuşmacıların cebine girmiyor, direkt organizasyonun giderlerine ve kendi aramızda yaptığımız sosyal aktivitelere gidiyor. Şimdi sizinle, ayda bir gerçekleştirdiğimiz aktivitelerden birini paylaşmak istiyorum.

Ayda bir, tüm konuşmacı arkadaşlar, merkezimizde buluşup, bir program aranje edip, değişik konularda bizi bilgilendirme açısından konuşma yapabilecek misafirler dâvet ediyoruz. Bu ayın misafiri 2 bayan antropologdu. Bu iki bayan, doktora tezlerini “mühtediler” üzerine yazmaya karar vermişler ve geçen gece bizlerle vardıkları sonuçları paylaştılar.

Son 4 yıldır Danimarka medyasında abartılı bir İslâm propagandası var. İslâmiyet sıkça tehlikeli ve baskıcı bir din olarak lanse edilmekte. Ve bunların yanısıra, hızla çoğalan Danimarkalı mühtediler artık nerdeyse vatan haini olarak algılanmakta.

Bu iki bayan antropoloğun yapmış olduğu çalışma, sadece bu mühtediler üzerine idi. Ne bir Müslümanın bakış açısından anlatıldı, ne de bir mühtedi tarafından.

Tina ismindeki bayan, bu araştırma süresinde, Müslüman mühtedilerin sıkça gittikleri mekânlara mühtediymiş gibi girmiş, gözetleme ve araştırma yapmış. Bu zaman zarfında edindiği bilgiler neticesinde bizleri epeyce aydınlattı.

Ben de antropolog Tina ile, o akşam anlattıklarını özetle size aktarabilmek için kısa bir röportaj yaptım, kendisi de memnuniyetle kabul etti.

** Sayın Tina, bize biraz araştırmanızdan bahseder misiniz?

Ocak 2004’te Kopenhag Üniversitesi Antropoloji Enstitüsünde “Danimarkalıların İslâmı Seçmesi” konusu üzerinde bir araştırma başlattım. Bu araştırma esnasında değişik Müslüman cemaatlerine, organizasyonlarına ve toplumlarına şahsen katıldım. Burada Müslümanlara çok yakın oldum ve özellikle muhtedilerle çok vakit geçirdim. Bu yerlerdeki tanıştığım mühtedilerle derin içerikli röportajlar yapma imkânım oldu. Meselâ neden İslâmı seçtikleri, Danimarka’da hem Dani

Danimarkalı olup, hem de Müslüman olmanın getirdiği farklılıklar gibi araştırmalar üzerinde çalıştım. Ve ayrıca muhtedilere soru anketleri dağıtma imkânım oldu. Bu anketleri doldurmaları ise, işimize çok daha yardımcı olmuş oldu.

** Bize verdiğiniz sonuçlardan bahseder misiniz? Danimarka’da, takriben ne kadar muhtedi var? Çoğunlukla hangi yaş gruplarındalar?

Tahminî olarak ulaştığımız sonuç Danimarka’da 2500-3000 arasında muhtedi bulunmakta. Bunun içinde hem gençler, hem de yaşlılar yer almakta. Lâkin çoğunluk 20 ilâ 30 yaş arasındaki gençler. Bay ve bayan oranı yaklaşık aynı, ama yine de bayanlar biraz fazlaca olabilir.

Danimarkalıların İslâmiyeti seçmelerinin sebepleri farklı olabiliyor, lâkin çoğunlukla gördüğümüz sebep, bu mühtedilerin çocukluktan Müslümanlarla beraber yetişmiş olmaları ve o­nların dinlerinden etkilenmelerinden kaynaklanmakta veya Danimarkalıların dinî bir arayış içinde olmalarından dolayı ciddî bir şekilde dinleri araştırdıklarında İslâmiyetin çok mantıklı gelmesi sebebiyle İslâmiyeti seçmeleri.

60’lı yıllarda din merakı Danimarka’da çökmesi beklenirken, tersine dine karşı bir merak uyandı. 70’li, 80’li yıllarda İslâmiyetin seçilme sebebi, Müslüman eşlerle evlilik, beraberlik sebebi ağırlıklıydı. Fakat bu, zamanla değişmiş.

** Bu sonuçlara varabilmek için kaç yıldır bu araştırmayla çalışmaktasınız?

Bu sonuçlar şu an çok yüzeysel, ben bu araştırmayla 1.5 yıldır çalışmaktayım ve şimdi daha kalitatif analiz yapabilmek için araştırmama devam ediyorum. Bu araştırmaların sonucu 2006’da proje bittiğinde Danimarka halkına kitap olarak sunulacak.

** Sizin bu araştırmanızın sonucunda, mühtedilerin İslâmı seçmelerinin sebeblerini nasıl açıklarsınız? Yani ciddî bir araştırma sonucuyla mı, yoksa beyin yıkanması mı dersiniz?

İslâmiyeti seçmelerinin ve tüm hayat tarzlarını değiştirmelerinin sebebleri hepsi için farklı sebepler taşımakta. Ve bir çok durumda, yıllarca İslâmiyeti araştırdıktan sonra mantıken düşünerek İslâmiyete girenler bulunuyor. Yani bu teorik “beyin yıkanması” inancının hiçbir dayanağı yok.

** Danimarkada farklı ülkelerden Müslümanlar bulunduğu için, çok farklı İslâmî gruplar da var, dolayısıyla bu durumda mühtediler ne yapıyor?

Evet, sufiler, Selefiler, Hizbu’t-tahrir, Habeşiler, Shialar, Sünniler ve de kültürel Müslümanlar var, dolayısı ile mühtediler bunlardan birine girebiliyorlar. Bu çok değişken.

** İslâmiyeti seçen mühtediler, ne tür problemler yaşamakta?

Evvelâ bu muhtedilerin büyük sorunları aileleri oluyor. İslâmiyeti seçmeleri, Müslüman olmaları ebeveynlere çok ağır geliyor. Bunun sebepleri ise, çocuklarının âni değişimi oluyor, yemeklerde helâl/haram seçimleri, kılık kıyafetleri, vs gibi. Birçok ebeveyn tamamen ilgiyi kesiyor, birçoğu ise saygı göstermeyi tercih ediyorlar, lâkin kabullenemiyorlar, “Birgün nasıl olsa eski haline döner” umudu ile yaşıyorlar. Birçok durumda ise muhtediler tarafından uzlaşmalar yapılıyor, meselâ birçok muhtedi, ailelerinin evinde noel gecelerine vs. katılmaya devam ediyorlar.

İkinci yaşadıkları sorunlar da, meselâ mühtediler, “doğuştan Müslümanlar” tarafından bazen dışlandıklarını hissediyorlar. Bu örneğin “doğuştan Müslümanların, geldikleri ülkelere göre,” dinlerinin yanı sıra yüklüce gelenek ve görenekle beraber İslâmiyeti yaşamaları olabiliyor. Bu da İslâmiyetle yeni tanışan bir Danimarkalı için tuhaf gelebiliyor. Bu sebeple birçoğu İslâmiyetle kültür ve gelenekleri evvelâ ayırt ediyor ve yerine sade bir İslâm yaşamayı tercih ediyor. Kimi ise İslâmiyeti ve Danimarka geleneği ve kültürünü beraber yaşatıyor.

** Peki Danimarkalı Hıristiyanlar bu muhtedilerin çoğalmasına nasıl bakıyorlar? Vatan haini olarak algılanıyorlar mı?

Evet toplumda vatan haini olarak görülüyorlar sıkça. Lâkin inançlı Hıristiyanlar daha çok anlayışlı olmaya çalışıyorlar, birçoğu ise Hıristiyanlık adına bir kayıp olarak görüyorlar.

** Peki son olarak, hiç İslâmiyeti seçen ve ardından tekrar Hıristiyanlığa giren muhtedi olayı ile karşılaştınız mı?

Şu ana kadar ben şahsen kimseyle tanışmadım, ama söylentiler var. Müslüman olduktan sonra çok kötü şeyler yaşamış olan bazılarının dinden çıktığı söylenmekte, ama dediğim gibi şu an sadece söylenti.

** Peki çok teşekkür ediyorum ve araştırmalarınızın devamında kolay gelsin.

Ben teşekkür ederim…

Tina Jensen kimdir?

Tina Jensen din sosyoloğu ve antropoloji alanında doktorasını tamamlamış ve şu an Kopenhag Üniversitesinde antropoloji enstitüsünde eğitim görevlisi olarak çalışmakta. Özel araştırma dalı olarak Brezilya ve Danimarka üzerine çalışmış. Buralarda da özellikle dinleri, mühtedileri ve azınlıkları ele almış.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*