4+4+4 denildi, ancak…

28 Şubat postmodern darbe sürecinin üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, hâlâ kararlarının tartışılıyor olması demokrasimiz adına üzünülecek bir durum. MGK’da alınan kararlardan en çok dikkat çekeni “8 yıllık kesintisiz eğitim” olmuştu.

18 Ağustos 1997 yılında çıkarılan 4306 sayılı yasa ile Türkiye’de “ilköğretim kurumlarının sekiz yıllık okullardan oluşması, bu okullarda kesintisiz eğitimin yapılması ve bitirenlere ilköğretim diploması verilmesi” hükmü getirilmişti.

Bu kararla imam hatiplerin orta kısmı kapatılmıştı. Aradan geçen bunca süreye rağmen “kesintili veya kademeli” eğitime geçilememiş ve meslek liselerine dolayısıyla da imam hatiplere katsayı da uygulandığı için bu okulların öğrenci sayısı azalmış, kapısına kilit vurulan İHL’ler olmuştu.

Malûm bu süreçte en çok tahribat eğitim alanında yaşanmıştı. Birkaç gündür gazetemizde yayınlanan röportajlarda da eğitimciler o dönemin tahribatlarını bir kez daha ortaya koydular.
«««
28 Şubat’ın yıldönümünden bir gün önce Millî Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Bu toplantıda dikkat çeken bir durum vardı. 27 Şubat’a denk gelen bir MGK toplantısına kurulun üyesi olmayan Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de katılacak olması eğitimdeki tahribatları hatırlattı ve dikkatleri hemen bu toplantıya çevirdi.

Böyle düşünmeyi gerektiren başka bir durum ise şuydu: AKP Grup başkanvekilleri zorunlu ve kesintisiz eğitimin 12 yıla çıkarılması bunun da 4+4+4 şekillinde olması yönünde Meclis’e bir kanun teklifi vermişlerdi. Teklif sahipleri 1997’de uygulamaya konulan kesintisiz 8 yıllık eğitimin ortaya çıkardığı tahribatı, eğitim sistemine verdiği zararı gidermek amacıyla böyle bir teklif verdiklerini söylemişlerdi. Teklifin hükümet teklifi değil de, AKP’nin teklifi olarak Meclis’e sunulması bir diğer dikkat çeken durumdu.

Teklif Millî Eğitim Komisyonuna gittiğinde hemen alt komisyona havale edildi. Bu havaleyi duyunca da, bir değişiklik eğer uzun zamana yayılmak istenirse, ya da görüşülmesi engellenmek istenirse hemen alt komisyona havale edildiği aklımıza geldi.

Tasarı Meclis’e gönderilir gönderilmez “kız çocuklarını 10 yaşında okuldan koparacak”, “başörtüsü ile okumanın önü açılıyor” gibi değişik çevrelerden eleştiriler gelmeye başlamıştı.

Bu eleştirilerin “yersiz” olduğunu söyleyen Millî Eğitim Komisyonu alt komisyon üyesi Çiğdem Ökten, “Tüm korkuları bertaraf edeceğiz. Kimse en ufak endişe duymasın. Ortak akılla hareket edeceğiz… Doğru neyse onu yapacağız” diye MGK öncesi bir açıklama yapmıştı. (Akşam, 27.02.2012)
Bu eleştiriler devam ederken, Bakan Dinçer’in MGK’ya katılması, hemen akıllara değişikliğin burada revize edileceğini gündeme getirdi. Bu yönde haberler çıkınca, hem Köşk’ten, hem hükümet sözcüsü Bülent Arınç’tan, hem de Bakan Dinçer’den “böyle bir görüşme olmadığı” yönünde “net” açıklamalar geldi.

Ancak, “sadece adındaki ‘millî’ benzerliğinden başka Millî Eğitim’in millî güvenlikle ne ilgisi var ki, Millî Güvenlik Kurulu’na davet ediliyor?” sorusu da net cevap bulmuş değil. MGK toplantısı sonrasında, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmen açığı ele alınmış, çocuklarımıza daha kaliteli bir eğitim sağlanması için gereken ihtiyaçlar değerlendirilmiştir” denilse de bunun dahi MGK’da neden görüşüldüğünü anlamak mümkün değil. Zira bu açığı kapatacak olan hükümettir, Millî Eğitim Bakanlığı’dır.

Bu toplantının ardından 4+4+4’den vazgeçileceği ve 8+4’e dönüşeceğinin söylenmeye başlanması da kafaları karıştırmış durumda. Şu anda teklif Millî Eğitim alt komisyonunda görüşülüp son hali verilmeye çalışılıyor. Bu amaçla alt komisyon eğitim sendikalarını dinledi ve bu konudaki görüşlerine başvurdu. Ve asıl komisyona bir hazırlık yapmaya başladı.

Bu tartışmalar yapılırken, bir gazeteye konuşan Bakan Dinçer’in “Tasarıda değişikliğin MGK’da değil, Başbakanla yapılan toplantılar sonrası gerçekleştiğini” açıklaması, aslında eğitimin kesintisiz olmaya devam edeceğini gösteriyor. Başbakanın değişikliğin 8+4 şeklinde olacağına iknâ olduğunun açıklanması da bunu gösterdi. (Taraf, 29.02.2012)

Zira şu anda zaten kesintisiz eğitim 8 yıl. Öğrenciler isterlerse lise ve dengi okullara gidebiliyor. Bu değişiklikle sadece lise kısmı da “zorunlu” olacak. Yani, mağduriyetler giderilemeyecek ve 28 Şubat öncesine dönülemeyecek. Tabiî böyle olursa zaten kanun teklifinin içi boşaltılmış olacaktır. Eğer bir değişiklik yapılmak isteniyorsa, eğitimin “kesintili” olması gerekir. (Tasarı Meclis’e geldiği andan itibaren şu ana kadar yaşanan tartışmalar bu yönde. Gelişmeler oldukça buradan değerlendirmeye devam edelim..)

28 Şubat postmodern darbesinin konuşulduğu şu günlerde MGK’nın yine gündeme gelmesi HAS Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu’nun “Eğer MGK’da hâlâ ülkenin eğitimi konuşuluyorsa, 28 Şubat devam ediyordur” demesine hak vermemek mümkün mü?

Bütün bu tartışmaların geride kalması için yeni anayasa sürecinde MGK’nın yapısı da mutlaka düzenlenebilmeli… Çünkü, son olayda da görüldü ki, Millî Güvenlik Kurulu’nun fiilen hâlâ Bakanlar Kurulu’nun üzerinde bir güce sahip olduğu görüntüsü hâkim. Bunun değiştirilmesi gerekiyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*