65 yaş meselesi

Bundan birkaç sene önce, Ankara Çankaya’dan belediye otobüsüne bindim, Kızılay’a doğru gidiyorum. Çankaya tarafı da, umumiyetle elit tabaka. Emekli devlet idarecilerinden, askerine kadar… ve çoğu da sol görüşlü.

Biraz ön tarafa oturmuştum. Otobüse binenlerin bazılarının kartı, okuyucu makineye dokundukça, “65 yaş, 65 yaş” diye anons ediyordu. Tabiî sonradan öğrendim. Biz o zamanlar daha 65’e girmemiştik. Meğer, o şahısların seyahat kartları ücretsiz olduğundan öyle anons ediyormuş. Ama benim de canım sıkıldı, biraz incitici bir vaziyetti. Bakıyordum, o kimseler de bundan rahatsız olup, baş sallıyordu. Birkaç durak sonra, kelli felli birisi bindi. Ona da aynı anons olunca, adam bir parladı, bağırmaya başladı.  “Bu ne yaaa! Ne kadar ayıp! İnsanları niye refüze ediyorsunuz?” dedi. Öğrendiğime göre, birçok tepki olduktan sonra, bu anonsu kaldırmışlar.

Şu virüs hadisesi meydana geldiğinde, biz de o yaş grubuna dahil olmuştuk şükür. Ne olduysa, “pat” diye, birden 65 yaş üstüne, sokağa çıkma yasağı getirildi. Sebeb de, bağışıklık sistemi zayıf vs. İlk başlarda virüsün, bebek ve çocuklara tesir etmediği söylendi. Sonradan 20 yaş altına da yasak geldi. Anlaşılmaz bir muamma yani.

Tamam bir şey demiyoruz, umumun sıhhat ve selâmeti için yapılıyor bunlar. Ben, 2,5 aydır, kaidelere tabî olduğumdan, hemen hemen evden çıkmadım. Bu yasaklama geldiğinde bir çoğumuz tv’lerde seyrettik. Bazı kendini bilmez anarşist kılıklı zıpçıklar, yaşlı zatları sokakta makaraya sarıp, korkutup dalga geçtiler. Seyrederken aklıma geldi, bizim gençliğimizde 70’li senelerdeki o anarşi döneminde, yaşlı karı-kocayı “ Zühtü” türküsü okutarak oynatmışlardı da, duyunca çok üzülmüştük. Ona benzettim bunu.

Bir seferinde, gözümde bir problem çıktı, hastahaneden randevu aldım. Randevu günü, 112’yi arayıp müsaade aldık. Ama evden çıkmadan önce biri aradı, muayene edecek hocanın asistanı bir Dr. muş dedi ki ”Siz 65 yaş üstüsünüz, risk taşıyorsunuz, gelmeseniz iyi olur.” Şaşırdım tabi. “Kardeşim, gözüm rahatsız. Olur mu hiç öyle?” deyip, gittim. Tam bir, cüzzamlı muamelesi.

Sanki, bu işlerde biraz aşırılığa kaçıldı gibi. İşi olan, çalışana yasak yok, diğerlerine var. Öyle şey olur mu? Bir şey, aynı gruba, ya hep beraber tatbik edilir, ya da hiç. İyi, adam yolda giderken virüse denk geldi. Virüs de ona sordu.” Çalışıyorsan geç, çalışmıyorsan sana bulaşayım” böyle bir şey yani.

Öyle adam var ki, 75 yaşında, ama civa gibi maşaallah. Adam da var, 50 yaşında, ama yürümeye mecali yok. Beni arayan bazı eş dost “Abi, sen fırtına gibisin ya… şimdi, aslanın kafese girmesi gibi ne yapıyorsun evde?” dediler. Haaa ne yaparsınız. Kronik hastalığı olanlar zaten bellidir, hastahane kaydı var. Bunları bugünkü teknolojik imkânla kaydedip, aramalarda, emniyet mensublarının önüne çıkartabilirsiniz. Sonra, 20-65 yaş arası serbest olunca, “onlara virüs bulaşmaz” diye bir kaide mi var? O yaş grubunda da, kaç kişi öldü?

İşte, böyle yanlışlıklar da olunca, çok kimse tarafından, bu işe tepki gösteren çok oldu.

Dediğimiz gibi, kaidelere tabî oluyoruz. Devlet de, elbette milletini düşünerek yapıyor, ama usûl hatası var. Komik duruma düşmemek lâzım. Daha geçtiğimiz hafta, İçişleri Bakanlığı tarafından, hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilân edildi. Ertesi günü CB bunu kaldırdı. Hani, arada 65 yaşa hafta sonunda bir kaç saat müsaade edildi ya, o da, bu da, sanki, bağ bağışlandı gibi bir şey oldu yani. Yahu, iş vahimde yasaklandı ise tamam. Değilse, niye yasaklıyorsunuz? Vahimse serbest bırakmayın.

Yani, burada 65 yaş üstünü, sanki işe yaramaz gibi bir vaziyete düşürme de oldu. Bazı densizlerin de, cemiyeti ayakta tutan esaslardan biri olan “ hürmet” hissini kaale almaması yüzünden, o yaş grubu, bayağı rencide edildi. Halbuki o yaş grubu, bu milletin yaşayan tarihi, her zaman kendilerinin ilminden, marifetinden faydalanılacak âkil kimselerdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*