Tükenmeyen ümit

İnsan hayat meydanında çeşitli zorluklarla imtihan edilir. Bu sebeple bazen işleri yolunda gittiği gibi bazen de sarsıcı zorluklarla karşılaşır. Mesela çok sevdiği bir yakınını kaybedebilir; işinden atılabilir; ağır bir hastalık geçirebilir; iflas edip elindeki mal varlığını kaybedebilir; eşinden boşanabilir, çocuğu olmayabilir, haksız yere suçlanıp zindana atılabilir.

Bu durum dünya hayatının mükâfat ve ücret yeri olmadığını; insanın çeşitli meşakkatlere muhatap olacağını gösterir. Elbette ‘hakiki elemsiz lezzet’ ancak ahiret yurdunda olabilir. Dünya hayatı çalkantılı ya da dalgalı bir deniz gibidir. Burada inişler ve çıkışlar elbette olacaktır. Mühim olan başına gelen her şeyin ya bizzat ya da neticeleri itibarıyla hakkında hayırlı olduğuna inanmaktır. Bu sırrı anlayan gönül insanları diğer insanları ümitsizlikten koruyacak mesajlar veren güzel sözler sarf etmişlerdir. Mesela bunlardan birisi Cenab-ı Allah’tan gelen her hale razı olduğunu ifade eden:

“Hoştur bana senden gelen;

Ya hil’at ü yahut kefen,

Ya taze gül yahut diken…

Kahrın da hoş, lütfun da hoş.” (İbrahim Tennûri)

Sözü meşhur olmuştur. Yine Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” sözü bakış açımıza yol gösterir.

Ayrıca ümidin yokluğu ‘yeis’ denilen hastalığa yol açar. Yeis ise ümitsizlikten köken alan bir karamsarlık ve üzüntü halidir. Bu hal insanın her türlü gelişimini engellediği gibi hayatın akışını da yanlış değerlendirmeye sebep olur. Hayatın tadı tuzu kalmadığı gibi güzel olan şeylerin bile farkına varılmamasına sebep olur. Hayatı sürdürmek boş ve manasız geldiği gibi yaşamak lezzeti de kaybolur. Bu halde iken insan kendisini çok güçsüz hissettiğinden en kolay işleri bile başaramaz. Bir şairin şiirinde ifade ettiği: “Yorgunsun, uzaklardan gelmişsin, / Yitirmişsin ne varsa birer birer, / Bir sağlık, bir sevinç, bir umut, / Onlar da nerdeyse gitti, gider.” (Cahit Sıtkı Tarancı) durumuna düşer. Bu ise “Zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!” (İnşirah Suresi-5,6) ayetlerine zıt bir çaresizlik anlayışıdır.

Ayrıca “Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!” (Hicr Suresi-56)

Ve “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer Suresi,-53) ayetleri tükenmez ümit kaynağımızdır.

Enes radiyallahu anh’dan: Allah Resulü Aleyhissalatü Vesselam buyurdu “Allah Teâlâ buyurdu: “Ey Ademoğlu! Bana dua ettiğin, benden umduğun sürece aldırmam, sende olan (hataları) affederim. Ey Âdemoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu mağfiretle gelirim.” (Tırmizî).

Câbir İbni Abdullah radıyallahu anhümâ şöyle dedi: “Vefâtından üç gün önce Resûlullah Aleyhissalatü Vesselamı şöyle buyururken dinledim: “Her biriniz (başka şekilde değil) ancak Allah’a hüsnüzan ederek ölsün.” (Müslim, Cennet 81,82.; Ebû Dâvûd, Cenâiz 13).

Hadis-i Şerifleri de insanı ümitli olmaya teşvik etmektedir. Yani burada zan, zayıf bir ihtimali değil, tam bir güven beslemeyi ifade etmektedir. Allah hakkında beslenecek böylesine bir kanaat, kulun tevhid inancını iyice içine sindirdiği anlamına gelecektir. Bu durumdan sonra da kulun istekleri reddedilmeyip kabul edilecektir.

Nitekim bir başka hadîs-i kudsîde, “Kulum, kendisini sorgulayacak ve günahları bağışlayacak bir Rabbi olduğuna kesin kanaat getirdiği, bu gerçeği bildiği zaman, ben onu bağışlarım” buyrulmaktadır.

Demek ümidimiz varsa hayalimiz de vardır. Hayalimiz varsa şevkimiz de vardır. Şevkimiz varsa gayretimiz de vardır. Gayretimiz varsa çalışmamız da vardır. Çalışmamız varsa kazancımız da vardır. Kazancımız ise ya başarıdır. Ya da tecrübedir. O halde yeis ve karamsarlık kasasına kilitleyip bekçiliğini yaptığımız ümidimizi serbest bırakalım. Ümidimiz özgür kalınca aşamayacağımız hiç bir güçlük kalmayacaktır.

Hüseyin Çetinsoy

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*