AB süreci ve Nur Talebeleri…

Türkiye’de Avrupa ile işbirliğinin ehemmiyetini ilk defa seslendiren bir cemaatin mensupları, maziye dönüp tatlı bir bakış ile Rablerine şükretmeliler.

 

Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân tefsirlerinden aldıkları derslerle hadiseleri ferasetleriyle önceden keşfetmiş bu insanlar, altmışlı yıllarda bu meseleyi konuşuyorlardı. O zamanlarda ismi AET idi. Yani Avrupa Ekonomi Topluluğu… Bugün devletimiz adına AB-Türkiye münasebetlerinden sorumluların belki de yarısından fazlası o zamanlarda Avrupa’ya karşıydı… Ortak Pazar’a taraf siyasetçilere ağır ithamlarda bulunan dünkü gençlerin bugün canla başla AB için çırpınmaları ne kadar güzel değil mi?

Avrupa Risâle-i Nur gençliği Türkiye-AB münasebetlerinin ehemmiyetine çok önceden inandığından, onların Avusturya’da biraraya gelmelerinin asıl sebebi; Müslümanların Avrupa’daki üsluplarıydı… İslâmiyet, buradaki Müslümanların gayreti ve İslâm âlemindeki hadiseler münasebetiyle gündemin üst taraflarına doğru yükseldikçe, sefahetçi din düşmanlarının da hücumları artıyordu. Belli medya grupları, fikir enstitüleri ve buralardan beslenen siyasetçi ve yazarların salvolarına en güzel mukabele şeklini tesbit etmek için iki günlük programa katılan ellinin üstündeki gencin yaklaşım biçimleri hakikaten “kavl-i leyyine” uygun ve belâgata mutabıktı.

Bir çoğu Avrupa’da doğmuş, AB okullarında okumuş çocuklarımızın saldırgan üsluplara karşı; aklî, mantıkî düşünmeye sevkedici ve insanî refleksleri uyarıcı üslûbu bulma yolundaki çalışmalarına gazetemizin genel yayın müdürü Kâzım Güleçyüz de eşlik etti. İştirakçilerin bir kısmı da Türkiye’deki üniversitelerden olunca, tam bir AB-Türkiye fikir beraberliği ortaya çıktı. Medyada cılızca seslendirilmiş bir fikrin pratiğini de bu toplantıda gördük: Müslümanların AB’ye çoktan girmiş oldukları… AB ülkelerindeki hürriyet, İslâmiyetin bu kıtada kökleşmesine vesile olmuş. Selanikli Sarkozy’nin trenine popülist ve “gelenekçilik” yaklaşımlarıyla binen bazı Hıristiyan demokratların itirazlarının ne kadar akıl harici olduğu da bu toplantıda vurgulandı.

Türkiye’nin AB’ye üye olup olmaması tarihin seyrini değiştirmeyecektir. Aynı zamanda hak ve özgürlükler birliği de olan AB’nin fıtrî büyüme süreci, onu er geç İslâm birliğiyle fikrî ve coğrafî komşu durumuna getirecektir. Önemli olan husus Avrupa Müslümanlarının dinlerini doğru öğrenip tatbik etmeleri… Avrupalıların binlerce sorusuna cevap bulmaya çalışırlarken, halleriyle de İslâmiyeti tekzip etmemeleri… Geleceğini inkâr, anarşi ve istibdatta arayan tahribatçı ikinci Avrupalıları; İsevî, insaniyetperver ve ilme dayanan birinci Avrupalılardan ayırmalarıdır. Bütün bu hususlarla ilgili bilgilerin Risâle-i Nur’da bulunması, Avrupa Nur gençliğinin işini kolaylaştırıyor. Onlara geniş ufuklar ve bakış açıları kazandırıyor. Dinî ve millî reflekslerle AB’ye karşı çıkmanın; hem âlem-i İslâma ve hem de “Büyük Türkiye’ye” fayda getirmeyeceği hususunun da ifade edildiği Avusturya toplantısından ümit, şevk ve heyecanla ayrıldık…

Yalnız, toplantı süresince misafirleri için durmadan dinlenmeden koşuşturan Avusturyalı Nur Talebelerini de diğer misafirler adına tebrik ederken, Avrupa’daki tüm okuyucularımızla 25 Aralık’ta Ahlen’de buluşmayı diliyoruz. Avrupa dışındakiler de duâlarıyla kış toplantımıza iştirak edebilirler. Binlerce selâm ve duâ ile…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*