Abdullah İbni Zübeyir (ra) ve Muaviye’ye çağrısı

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “…vâesefâ ki, muhît-i zamânî ve mekânînin tesiriyle hilâfet saltanata inkılâp edip, istibdat bir parça hayatlandı.” (Münâzarât) diyerek belirtmiş olduğu dört halifeden sonra Emevi Devleti’nin zuhuruyla başlayan hilâfetin saltanata inkılâbı ile alâkalı olarak saltanat düşüncesi ve bu düşünceye karşı yapılan mücadelelerle ilgili bir örnek vermek istiyoruz.

Kendi devlet idaresinin ardından yerine oğlu Yezid’i getirerek veliahtlık müessesini oluşturmak isteyen Muaviye, oğluna biat edilmesini sağlamak için Medine’ye biat çağrısına gider ve orada bir hadiseyle karşılaşır, bu hadiseyi alıntı yaptığımız kitaptan aynen paylaşalım: “…Medine’ye varan Hz. Muaviye hepsini huzuruna getirerek, onlardan Yezid için biat istedi. Biat etmeyenler adına konuşan Hz. Abdullah b. Zübeyir, Hz. Muaviye’ye şöyle dedi: “Sana, üç şıktan birini seçmeni teklif ediyoruz: 1. Resulullah’ın (asm) yaptığı gibi bu meseleyi çözmek, 2. Ebû Bekir gibi hareket etmek, 3. Yahut Ömer gibi davranmak.” Bunun üzerine Hz. Muaviye: “ Onlar ne yaptılar?” diye sorunca, Hz. İbn Zübeyr; “Resulullah (asm) vefat ettinde hiç kimseyi seçmedi, Müslümanlar da Ebu Bekir’i seçtiler!” dedi. Hz. Muaviye şöyle cevap verdi: “Aranızda Ebu Bekir gibi olanı yok ve ben de fitneden korkuyorum!” Onlar da: “doğru söyledin, o halde Ebû Bekir gibi hareket et. O Kureyş’ten öyle birini seçti ki, hem dengi yoktu; hem de bu seçtiği kişi ailesinden biri değildi! İstersen de Ömer gibi yap. O, bu işi altı kişilik bir Şûrâ’ya havale etti ki, aralarında ne oğlu, ne de ailesinden birisi vardı”. Bu tekliflere karşı Hz. Muaviye: “Başka bir diyeceğiniz var mı?” diye sorup, onlar da “hayır” diye cevap verince, Hz. Muaviye şöyle devam etti: “Allah’a yemin ederim ki, bu konuda, bana karşı hanginiz bir söz söyleyecek olursa, size verilecek cevaptan önce, kılıçlar kellelerinizi uçuracak!” ( Prof. Dr İhsan Süreyya Sırma, 1991:31)

İdare sisteminin saltana dönüşmesinin İslâmiyet’e zararlarını ve cinayetlerini görerek hareket eden Müs- lümanlar bugünkü manada bakacak olursak demokrasi lehinde hizmet etmişlerdir. Meşveret, şûrâ ve demokrasiye alâka ve muhabbet göstermişlerdir. İstibdada karşı birer Hz. Zübeyir olmak gerekmez mi? Evet, bizim de onlara uymamız gerektir.

Son olarak, Hz. Abdullah İbni Zübeyir’in hayatını bu yolda feda etmesini Bediüzzamanın ifadeleriyle anlatmak istiyoruz. “Hz. Abdullah ibni Zübeyr, Emeviler zamanında, hilâfetini Mekke’de ilân ederek kahramanâne çok müsademe et- miş. Nihayet Haccac-ı Zalim büyük bir orduyla üzerine hücum ederek, şiddetli müsademeden sonra o kahraman-ı âlişan şehid edilmiş.” (On Dokuzuncu Mektup)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*