Acun’un misyonu!

Türkiye’deki televizyon izleyicisinin profili bellidir.

Uçlarda dolaşmayan, tematik kanalları pek tercih etmeyen kitle olduğu aşikâr. Aslında Türkiye’de izleyici profili çıkarmak amacı ile düzenli ve kapsamlı bir çalışma ne yazık ki yok… Yapılamamış.

En azından bize gelen bir bilgi yok o yönde.

Yapılan çalışmalar ya eksik, ya tutarsız, ya da bağımsız değil.

Yapımcıların ve televizyon yöneticilerinin dillerinden düşürmedikleri izleyici profili yanılgısı işte tam buradan geliyor.

Gerçi “yanılgı”dan çok, dönen bir çark var. Neden profil çıkararak kazançlarına takoz koysunlar, keyiflerini kaçırsınlar ki?

Evet, televizyon toplumsal bir iletişim kaynağı… Bireysel beğeniler ve isteklerle dönen bir “yönlendirme” pekâlâ mümkün.

Dinlediğiniz haberler, izlediğiniz diziler ve programlar…

Bir ara bütün kanalların magazin çukuruna dönüştüğü dönemleri hatırlayın.

Kim kiminle, nerede, ne zaman, ne yapıyor gibi aptalca soru ekleriyle ekranlardan cevap aranıp durdu. Özellikle ekonomik kriz sonrasında artış gösteren magazin programlarının muhtevadan yoksunluğu, dibine kadar kalitesizliği, saçma sapan insanları bir anda ülke gündemine oturtması sanki bu ülkenin başka derdi yokmuş gibi gösterilme çabalarını anlamak mümkün değildi.

Bu programların neden yayınlandığına dair eleştirilerimize de dudak bükerek; “İnsanlar bunu seviyordu, izliyordu” diyorlar.
***
Biliyorsunuz Gazeteci Mustafa Balbay tahliye edildi.

Neden içeriye alınmıştı?

Generallerin darbeye teşebbüs sözlerini not ettiği için…  Zira, sivil iradeye karşı askerî bir cunta hareketi oluşturan generallerle hareket ettiği iddiasıyla cezaevine konmuştu.

İşte o günlüklerden bir anekdot var.

Emekli Generallerden Şener Eruygur ile görüşürken şöyle not almış Balbay:

“Bu irtica propagandasının karşısına televole kültürüyle çıktık. Onlar, propaganda yaparken, Atatürkçülük eşittir, televole dediler. Medyanın bu hali nasıl düzelir bilmiyorum.” (30 Kasım 2002)

İrtica propagandası neydi bilemiyoruz. Ama ‘televole kültürü’nü aşılayarak toplumu belli yerlerden uyutmaya çalıştıkları bu notlardan anlaşılıyor.

Peki, şimdi sivil iktidara rağmen, son zamanlarda eğlence, izdivaç ve suya sabuna dokunmayan programlar neden hâlâ “iş” yapıyor?

Toplumu uyutmak için belli merkezlerden bir yönlendirme mi var?

Bugün Acun Ilıcalı’nın ekrana getirdiği programların çok izlenmesinin sebebi sadece bireysel bir tercih midir?

Üstelik, gündemin hay huyu arasında, izleyici eğer ciddî konuları bir kenara bırakıp, eğlence, yarışma ve izdivaç programlarını tercihe yönlendiriliyorsa, orada oturup bir düşünmek gerekiyor.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Bütün sıkıntıların sebebi islam ahlakı ve iman şuuru eksikliğinden kaynaklanıyor.İslam alemindeki gaflet-cehalet-fakirlik- tefrika-faiz vs. vs.Cenab-ı Hak Ehli İmana Tam bir Şuur ve İhlas – Teslimiyet versin.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*