Adam gibi adam çıkınca…

Siyasetin miladına az bir zaman kaldı. Görünen o ki, Türkiye ve dünya kamuoyu önümüzdeki Ağustos ayında birçok ilke şahit olacak.

Neticenin hayırlara vesile olmasını dileyerek, muhtelif fotoğraf karelerine bakıp resmin tamamı hakkında doğru fikirler edinmeye çalışalım.

* * *
Cumhurbaşkanlığı seçimi için, bilindiği üzere üç aday yarışıyor. Bunlardan ikisi partili ve tek kendi partilerinin adayı, bir diğeri ise siyasetin dışından ve partiler üstü bir müşterek aday.

Başlangıçta en güçlü aday, tek başına iktidar olan AKP grubunun teklif ettiği Erdoğan idi. Arkasında partisinin tam desteği var. 12 yıldır başbakan olup, ayrıca devlet ve hükümetin bütün imkânlarını tepe tepe kullanıyor.

Bu durum, onun yarışa 1-0 (kimine göre de 3-0) önde başladığını gösteriyor. Kitleleri meydanlara toplayabiliyor, meydan mitinglerini birçok televizyondan canlı olarak yayınlatabiliyor. Böylece, müthiş bir medya desteğiyle yürütmüş olduğu kampanyasındaki mesajlarını milletin tamamına bütün ayrıntısıyla duyurabiliyor.

Diğer adayların öyle bir şansları ve imkânları bulunmuyor.

Eşitsizlik, adaletsizlik dizboyu…

Ancak, buna rağmen, ibreler değişmeye başladı. Kamuoyu yoklamaları, daha üç  gün öncesine kadar da Erdoğan’ı önde gösterirken, dünden itibaren ise başabaş bir yarışın sürdüğünü duyurdular.

Son olarak, Büyük Birlik Partisi de Cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyeceğini ilân etti. Bu partinin kadrosu gibi tabanı da çok dinamik olup blok halinde hareket edeceği bilindiği için, İhsanoğlu lehinde fevkalâde bir sinerjinin doğmasına sebebiyet verdi.
* * *
Daha evvelki bir yazımızda, Erdoğan’ın önde göründüğünü biz de vurgulamıştık. Zira, gelen bilgiler o merkezdeydi. Gelişmelere peşin hükümle bakmıyor ve öyle de değerlendirmiyoruz. Dünkü durum gibi, bugün ve yarın ki durum da neyse, o. Şişirmelerin, mübalâğaların, hayalî tabloların kimseye bir faydası yok.

Dolayısıyla, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki gelişmeleri de objektif bir nazarla sizlere sunmaya devam etmek arzu ve emelindeyiz.
* * *
Yaklaşık 12 yıldır hemen her seçimde Erdoğan’a oy veren pekçok dost-ahbaptan bizim gibi sizler de şunu duymuşsunuzdur: “Ne yapalım kardeşim. Ortada Erdoğan’dan başka adam mı var ki, gidip oy verelim?”

Gerçe, bilhassa genel seçimde yegâne ölçümüz “adam”ın bizzat kendisi olmamalı. Siyasî misyon daha önemli.

Fakat, Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasî misyon ve vizyon gibi adayın ve adamın kendisi de önem kazanıyor.

Bu nokta-i nazardan bakınca, İhsanoğlu bir gömlek daha yukarıda görünüyor.

Diğer iki adayı, milletimizin mutlak çoğunluğu az-çok biliyor, tanıyor. İhsanoğlu ise, çoğu kimse tarafından daha yeni yeni keşfediliyor.

Bizim de yakından takip ederek görüp anlayabildiğimiz kadarıyla, hakikaten “adam gibi adam” bir şahsiyet.

Bu muhterem zat, bir kere çok kibar, efendi, nezaketli ve son derece müeddep bir davranış ve konuşma tavrına sahip. Asla yapmacık değil, fıtratı öyle.

Kendini hemen her yönüyle fevkalâde yetiştirmiş. Hafızu’l-Kur’ân. Dört-beş lisanı Türkçe gibi biliyor, konuşuyor. Diplomatik platformlarda bu meziyetlerin pek büyük ehemmiyeti var.

Öte yandan, polemiklere girmiyor. Zıtlaşmaya asla prim vermiyor. Daima yapıcı, uzlaşması, sulh ve sükûna yakın bir dil kullanıyor.

Hiç tehevvüre kapılmıyor. Öfkelenmiyor, öfke ve nefret dilini kullanmıyor. Bir devlet adamına da zaten böylesi yakışır.

Onu “halkçıların-ırkçıların adamı” olmakla itham edenler, cidden vicdanını satıyor. Defalarca açıkladı “Ben CHP’li değilim, bir partinin adamı değilim” diye.

Ne var ki, müfteriler iftiraya doymuyor. Önce, Filistin üzerinden vurmaya çalıştılar. “Tarafsız kalmalıyız” demekle itham ettiler. Tamamen fos çıktı.

Ardından, “O bir başörtüsü düşmanıdır” karalamasında bulundular.

Ama, sonradan anlaşıldı ki, 28 Şubat döneminde sırf başörtülülere sahip çıktığı için mağdur olmuş bir akademisyendir. 25 yıl görev yaptığı IRCİCA’da iken de, orada başörtülü çalışan bizzat tanıdıklarım vardı. Hiçbir sıkıntı yaşamadılar.
* * *
Şimdiye kadar “Ne yapalım, başka adam yok” diyenlerden bazı dostları son zamanlarda yoklamaya çalıştım. Gördüm ki, bunlar iki kısma ayrılmış.

Bir kısmı, hakikaten “adam” kriterine bakanlar İhsanoğlu’nu tercih ediyor. Onu daha yüksek vasıflara sahip bir Cumhurbaşkanı adayı olarak görüyor. Tanıdıkça takdir ediyor.

Diğer bir kısmı ise, İhsanoğlu’nun cidden “adam gibi adam” olduğunu görünce, daha da bozulmuş durumdalar. Zira, bunlar Erdoğan’dan başka adam bilmiyor, görmüyor ve kabullenmiyorlar. Yani, Erdoğan’ı mağlûp edecek bir adam ortaya çıksın istemiyorlar. Rahatsızlıkları bundan.

Bu ise, tamamiyle bir taassup ve tarafgirlik hastalığıdır ki, devası pek zor, hatta imkânsız derecede.

Ne diyelim, böylelerine de Allah selâmet versin.

Gelişmeleri sıcağı sıcağına takibe devam inşaallah.

@salihoglulatif’ten
Sakarya mitinginde konuşan BB Erdoğan, İhsanoğlu için 7 partinin yaptığı ittifaka ŞER İTTİFAKI dedi. Tek bu sözü dahi onun Cumhurbaşkanlığına lâyık olmadığını gösterir. Milyonlarca vatandaşın gönül verdiği bir ittifakı bu şekilde aşağılamaya kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Bu yapan, nasıl olur da Cumhur’un reisi olur?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*