Ahirete taşımayalım

İşte iki günlük dünyanın bir çeyreği… Bir varmış bir yokmuş deseler de imanlı ve İslâmlı hayatların ebedî meyveleri işin öyle olmadığını ikaz ediyor ve anlatıyor.

Ubudiyetin zirve-i balâsı hemen herkesi ve hepimizi kucaklayarak yukarılara daima yukarılara götürmeye ve yükseltmeye daima hazır, o mertebelere lâyık kulluğu ubudiyeti bekliyor bizlerden…

 

Ahbabsız, dostsuz, kardeşsiz bu dağlar, bu yalçın ve sert kayalıklı dağlar aşılmaz. Gönül erenleri bağırlarının hiç olmazsa bir kısmını dâvâ arkadaşlarına açmadıkça ve onları kucaklamadıkça bu dağlar aşılmaz…

En civanmertliği asrın tefsirini okumaya ve mütalâa etmeye ayırarak bayrak yapabilmek de aramak ve ona sarılmak… Rabbimizin kapısında bir huşu denizi, bir haz ırmağı, bir lezzet deresine hatta bir bardak ihlâslı mayi hayata kavuşabilmeyi hedeflemek civanmertliği… Bir nebzede olsa birinden birinde olabilmek marifetini gösterebilmek…

Direksiz bir çadır neyse dostsuz, Allah için dostsuz bir insan da odur… Hayatı dünya adına yüklenen ve tek başına yüklenen bir nefis ve insan… Ezildiği ve alabildiğine büzüldüğü bir hayatın tekâlifin de yalnız kalarak dostsuz kalarak kaybolduğu bir yaşayış…

İmanın o muhteşem pırlanta, elmas ve inci gibi, altın ahirete bakan emirlerini, düstur ve kurallarını hayatlarında uygulayarak iki dünyasını aydınlatanlara, parlatanlara ne mutlu ki bahtiyardırlar…

Şu mübarek Ramazan günlerini fırsat bilmek kavi ve ihlâslı hallerimizin içine dostlarımızı ve ahbablarımızı ahiret hesabına ahirete dahil etmekle olur… Kadir kıymet bilmek belki de böyle duâa zamanlarında daha önemlidir her halde…

Gönül dünyamızda şu kudsî ve mübarek hizmetin halilleri muhakkak olabilmelidir… Gönlünün halili nefis adına olanların dünyadaki ve ahiretteki halilleri Allah adına nasıldır acaba? Bir dünya dolusu çile, dünya çilesi ahirete de mi taşınıyor dersiniz?..

Tesbihat, tesbihat ve dahi tesbihat; kalb ve gönül birlikteliğinin ilâcı… Hem namazın hasatını kaldır, hem de cemaatin gönül ve duâ deryasına başını daldır… Eğer kâbil-i kabiliyet isen ahiret âlemlerine huruc eyle… Bak gör Rabbimiz nelere kadirdir hem hal, hem de lisanınla âleme söyle…

Sadece öcü demek.. Flaş gibi görünüp kaybolmak… Belli zamana ve belli mekâna selâm vermekle… Flaş flaş olmakla hayatta öyle olur işte… Kudsî bir hizmetin içinde olmak, cemaat mensubu olmak, ancak nefsimizin ve şeytanımızın, tembelliğimizin ve vurdumduymazlığımızın ayaklar altında süründüğü zamanlarda bayraklaşabilir ve kabul edilebilir… Kibirin, gururun, çalışmamanın ve bahanelerin gömülü olduğu bir vadide ancak iman ve İslâmiyet mihmandarlığı işe yarayabilir…

Şu Ramazan-ı şerifi kendimize mübarek kıldırmanın yollarından biri yolda ahiret dostlarımızla bir ve beraber olmaktadır… Onların varlıkları ve duâları hepimiz için kıymetli ve önemlidir… Mazhar olmak dileğiyle İnşaallah…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*