Ahlen’in Hacı Ömer Ağabeyi…

alt

Tam bundan 30 sene önce… Orta Kuzey Almanya’nın Ahlen şehrine resmi vazifeyle geldiğim günlerdi…Cami cemaatinden bir kardeşimizin 60 km uzaklıktaki hastahanede tedavi gördüğünü söyleyen cemaatin ziyaretine iştirak etmiştik. Göğüs kliniğinde ameliyat olmuş, durumu da ağırca idi. Almanya’nın pek de celalli olmayan, ormanlarla örtülü dağlarının arasındaki kasabada Ömer Tekin Ağabey, uzun süre tedavi görmüş ve tamamen olmasa da şifa bulmuştu, 30 sene önce.

Madende çalışıyormuş. 1250 metre yerin altında… Başka binlerce Müslüman işçiler gibi… Çaycuma’da hayata başladığı zaman gençliğini kömür madenlerinde bulmuş Ömer Ağabey’in yolu, Almanya’da da kömür madenlerine çıkmıştı. Fakat akciğerleri buna itiraz etmişlerdi. Ağır ameliyatlarda doktorlar tehlikenin büyük olduğunu söylemişlerdi o zamanlar.

Risale-i Nur hizmetlerinin bir musibet neticesinde açığa çıktığı Ahlen’de, ilk sahiplenenlerdendi. Cami ile karşı karşıya oturan Ağabey’in hizmetleri büyük olmuştu. Muhterem eşi ve çocuklarıyla Kur’ân hizmetini sahiplenmişlerdi. Ölümcül ameliyatları takip eden yıllarını Risale-i Nur’a vermişti. Kur’ân bilgisi güzel olduğundan, Ahlen Nur Medreselerindeki çocuklara Kur’ân öğretiyordu. Babasının tavsiyesi üzerine çocukluğunda berberliği de öğrenmişti. Yani medresenin aynı zamanda berberiydi Ömer Tekin…

Avrupa Nur Cemaati için tarihi öneme haiz 1987 hac kervanına Ayşe ablamızla katılmıştı. Köln Dom Kilisesi meydanından Mekke-i Mükerreme’ye otobüsle gidiş gelişimizin kırk gün sürdüğü seyahat esnasında gayet sağlıklıydı. Mehmet Emin Birinci Ağabey’in de katıldığı kafile, Suriye ve Ürdün üzerinden gitmiş, Kerbela ve Irak istikametinden dönerek bir ilki gerçekleştirmişti. Otobüsün bir medrese-i seyyareye büründüğü o seyahatte , uğradığımız ve kaldığımız her mekân nur medresesine dönüşmüştü. Irak İran savaşının devam ettiği o günlerde fevkalade sıkıntılı ortamlarda nurları Arapça’ya tercüme eden İhsan Kasımi Salihi Ağabey ile Bağdat’taki görüşmemizde ve Habur sınırından vatana ayak basarken mavi-turuncu referandumda da Hacı Ömer Ağabey  vardı. O da diğer kardeşlerimiz gibi sandığa mavileri giyerek gitmiş ve memurları güldürmüştü.

Çok yaşlı olmadığı halde Ahlen gençleri arasındaki olgunluğu her an nazara çarpardı. Fedakârane koşarken okumalarını aksatmaz ve prensipli yaşardı. “Gonca Gençlik”e bir nokta-i istinad idi. Akciğerleri yavaş yavaş tükenmekte olduğunu kendisine haber verirlerken de mütebessim ve metindi Ömer Ağabey.

Kaderin ince bir cilvesi.  İzerlohn civarındaki hastanede ölüm döşeğinde karşılaştığımız Ömer Ağabey’e Rabbim otuz sene daha ömür vermişti. Risale-i Nurları okuyarak şifa bulmuş, metaneti artmış ve şevkle gençlerin arasında karışmıştı. Kur’ân hakikatlerini okuyarak ahirzaman dinsizliğiyle savaşma şerefine nail olurken, Ahlen Medresesinde geçen bu senelerini Kur’ân, Risale-i Nur ve evradla süslemişti. Birçok kişinin gıpta ile bakacağı bir ömrü o sessiz ve sedasızca yaşayarak kardeşlerinden ayrıldı.

Otuz sene önce ilk defa selamlaştığımız hastahanede Ömer Ağabeye veda ederken; hayatın, ölümün ve bu tevafuklar zincirinin sırlarından uzakça yaşadığıma hayıflandım, durdum. Kıyamete kadar sevap defteri artarak ziyadeleşen iyiliklerle ve risale-i Nur Cemaatinin büyük manevi şirketiyle dolacak bu kahramanlara gıbta edenler haklı değiller mi?

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*