Ailenin kıymeti anlaşılınca…

alt

Hem ülkemizde, hem de kültür ve gelenek açısından bizden çok farklı yapıya sahip olmalarına rağmen Batı ülkelerinde, mutluluk-aile bağları üzerine yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı ortak bir netice var:

Boşanmaların (nüfus artışını da unutmamak kaydıyla) arttığı bir gerçek. Bir başka gerçek ise evlilerin bekâr-boşanmış çiftlerden çok daha  mutlu oldukları …

HAYAT MEMNUNİYETİ ARAŞTIRMASI

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı araştırma neticeleri de bu gerçeği doğrular nitelikte. TÜİK’in 2011’de gerçekleştirdiği “Yaşam Memnuniyeti Araştırma” sonuçları şöyle:

Evliler bekârlardan daha mutlular. Evlilerin yüzde 65,5’i, bekârların yüzde 52,9’u kendisini mutlu olarak tanımlıyor.

Kadınlar erkeklerden daha mutlular. Kadınlarda mutluluk oranı yüzde 64,6, erkeklerde ise bu oran yüzde 59,5.

Gençler yaşlılardan daha mutlular. 18-24 yaş grubunda mutluk oranı 96,5 iken, 65 ve daha yukarı yaştaki grupta bu oran 57,8.
Eğitim seviyesi yükseldikçe mutlu olma oranı da artmakta. Yüksek okul üniversite mezunları, ilkokul mezunlarından daha mutlular.

MUTLUYUM, AİLEM VAR!
Araştırmaya katılanlara kendilerini mutlu eden kaynakları sorduklarında aile bağları ilk sırada gelmekte. Sağlık ise ikinci…
Mutsuzluk kaynaklarının başında ise ekonomik kaygılar gelmekte. Borçlanma, gelirin azalması, tasarruflarda düşüş…
Her araştırmanın mutlaka istisnaları olur. Bununla birlikte şurası bir gerçektir ki: İstisnalar kaideyi bozmazlar.

ARAŞTIRMA ÜZERİNE BİR YORUM

* Toplumumuzda, modern dünyanın fırtınalı, koşuşturmalı ortamında, bütün savrulmalara rağmen ailenin bir sığınak ve korunak, dünyadaki cennet olduğu gerçeği değişmemiş.

*Görülen o ki, erkekler kadınlara oranla dış dünyanın tahrip edici etkilerine daha fazla maruz kaldıklarından, psikolojik olarak yıpranma oranları fazla.

* Uzun hayat tecrübelerinin getirdiği ağır yükler, yaşlı insanların zayıf omuzlarında daha da yıpratıcı oluyor.  

Modern dünyanın onlara huzurlu bir ortam için verdiği mutluluk sigortası ise sayıları gittikçe artan huzurevleri.
Son gelişmeler, ülkemizde bir kaç yerde denenen yaşlı kreşlerinin de yaygınlaştırılacağını gösterir mahiyette. Yani yaşlı aile büyüğü sabah bu

kreşlere yakınları tarafından bırakılacak, akşam ise yine yakınları tarafından alınacak. Aynen çocukların kreşe bırakılması gibi, yaşlılar da ikinci çocukluklarını yaşadıkları ömürlerinin son demlerinde kreşteki arkadaşlarıyla hemhal olacaklar…

İbretli bir tablo  elbette!

* TÜİK araştırmasında kendilerini çok daha mutlu hisseden gençleri ve kadınları bekleyen bir vazife var. Madem ki, daha fazla mutlular, o zaman zor durumda olan erkeklere ve özellikle de ihtiyarlara her zamankinden daha fazla özen göstermeliler. Anneler, teyzeler, halalar, ablalar madem ki, şefkat ile hamurları yoğrulmuş o halde gençleri bu yönde hususî teşvik etmeliler…

HÜLÂSATÜL HÜLÂSA

Araştırmaya katılan kişilerin mutluluk kaynağı olarak ilk sıraya yerleştirdikleri “İyi ki  ailem var!” cümleciği aslında her şeyi özetliyor.

Toplumu sarsan dertler varsa derman da yanı başında!
Aile bağlarımızı yeni baştan gözden geçirip, yıpranan, tahrip olanları tamir edip, güçlendirmek, yenilemek.

Belki rahatımız biraz bozulacak, ama yorulmaya değer!
Çünkü bugünün bir de yarını; Dünyanın bir de ahireti var. Beraberliğimiz, aile bağlarımız kısacık dünya hayatı ile sınırlı değil.

Yetişkinler olarak bizler ihtiyarlarımıza, aile reisi olan erkeklere özen göstereceğiz ki onlar da bize duâlarıyla destek olsunlar. Çocuklarımız da bize ihtiyarladığımızda özen göstersinler.

Aksi takdirde Şirazlı Hafız’ın dediği gibi: “Dünya öyle bir meta değil ki, bir nizaa değsin!”
Yani hiçbir şey kalp huzurumuzdan ve ailemizden daha kıymetli değil!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*