Almanya Diessen Risale-i Nur okuma programı notları

alt

Bir program, ama ne çok meyvesi var. Tıpkı bire bin veren bir meyveli ağaç gibi. Görüşmekler, tanışmaklar, sohbetler; arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler; gezmekler, görmekler; maddî-manevî ikramlar ve daha neler neler…

Okuma programları çok meyveli bir ağaç gibi

Bir program, ama ne çok meyvesi var. Tıpkı bire bin veren bir meyveli ağaç gibi. Görüşmekler, tanışmaklar, sohbetler; arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler; gezmekler, görmekler; yemekler, içmekler; ilâhi, maddî-manevî ikramlar ve daha neler neler…

Bu tam da bir letafet hâli. Yani, her hâli, her aşaması güzel ve güzellik.

Bu çok meyveli bir incir ağacı gibi. Bir incir çekirdeğinden bir incir ağacı ve sonrasında binlerce, yüz binlerce incir…

Yine bu programlar adeta, bugünden yarınları planlamak gibi bir şey. Gençlik yıllarındaki bir on günlük program, kişinin kendi verimliliğine göre on yıllık bir gençlik dönemini etkisi altına alabiliyor.

Onun için ne yapıp edip, gençleri mutlaka okuma programları ile buluşturmak lâzımdır. Tabiî bunun için de küçük çaplı da olsa bir bütçe oluşturulmalıdır.

ALMANYA’DA LİSELİ GENÇLERDE ‘HAYRANLIK UYANDIRAN DÂVÂ ŞUURU!’

Geçtiğimiz haftalarda Almanya Diessen’de bir okuma programı yaptık. Mainz, Manhaim, Diessen ve Weztlar’den gelen yirmi gençle muhteşem bir program gerçekleşti.

Kiliseye bağlı bir kuruluşun mekânı olan, program yaptığımız bina oldukça renkli bir okuma programına şahit oldu.

Lise düzeyindeki bu gençlerin içinde oldukları ruh halleri gerçekten görülmeye değerdi. Almanya’nın disiplinli hayatı, kurallara uymak ve tabiî gurbet hâli onları daha bir değerlerine bağlamış ve dâvâ şuuru kazandırmış.

13-18 yaş aralığındaki liseli gençlerin okumalarındaki derinlik, dinlemelerindeki hissediş ve bir hayat tarzı olarak iman hareketini içlerine, davranışlarına sindirmeleri beni gerçekten hayrete düşürdü.

Çoğu zaman bakıyoruz, Nur medreselerinde dört, beş yılı geçtiği halde, küçücük bir rüzgâr pek çok kişiyi bir yerlere savurabiliyor. Ama bu gençler, Üstadın tezgâhında yetişmiş gençler nasıl bir dâvâ şuuru kazandıysa ve sonrasının ağabeyleri olmuşsa, şimdilerde de işte aynı geleneği yeniden oluşturuyorlar.

BİZ DE ‘OKUMA PROGRAMI YA RESULALLAH!’ DİYORUZ

Hayat gayemizin içinde, bizi iman ve Kur’ân hizmetinde istihdam eyle duâmız var. Bu, hayatı çok anlamlı kılıyor. Bir gaye için yaşamak ve bu gayenin de ebedî bir cihetinin bulunması yapılan faaliyeti ebedileştiriyor.

Nasıl ki, ‘Seyahat ya Resûlallah!’ diyerek dili sürçen ve duâsı adeta kabul edilen Evliya Çelebi gibi biz de ‘Program ya Resulallah!’ dedik ve Rabbimiz, biri okuma programlarında gezdiriyor.

Vermek istediği için bize istemeyi veren Rabbimizden biz de program program gezmeyi, istifade etmeyi istiyoruz.

İstemeye de son nefesimize kadar devam ediyoruz.

BİR GÜL GONCASI GİBİ; OKUMA PROGRAMLARI

İman ve Kur’ân hizmetlerinin her aşaması güzelliklerle dolu.

Okuma programına gidiyorsunuz, heyecan, çalışma, gayret daha gitmeden başlıyor. Tekrarlardan kurtulmak için önce program öncesi konuları yeni baştan bir elden geçirmek gerekiyor.

Bu tam da bir tazelenme hareketi.

‘Yenilenme kanunu’na ayak uydurmak gerekiyor, yoksa insan eskiyor.

Nitekim insan her an yenilenmeye ihtiyaç duyar.

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, programın en çok etkileneni elbette programa bizzat katılanlar oluyor. Program yürütücüleri ise çok daha farklı bir etkilenme süreci yaşarlar. Çünkü planlamak ayrı bir şekilde, planı uygulamak ayrı bir şekilde, planı yaşamak daha ayrı bir şekilde insanı etkisi altına alıyor.

Tabiî programdan etkilenenlerden dolayı etkilenmek ve istifade etmek ise, tadına doyulmayan bir şey.

Bilinir ki, sevindiren, sevindirilenden daha ziyade sevinir.

Program öncesi, program yapacağınız gençlerin, çocukların veya daha ileri yaşlıların durumlarını bilmenin faydası var. Çünkü ona uygun konular ve onlara uygun bir dil bulmak gerekiyor.

Hatta hangi şehirde program yapılacaksa, o şehrin, o insanların durumlarına uygun dersler hazırlamak.

Onun heyecanı daha farklı bir şey. Birileri için belli bir plan dahilinde çalışmak meyvesini önce çalışana veren bir şey.

Bir okuma programı için gidiyorsunuz. Ama ne çok şeyler gerçekleşiyor. Adeta ‘hayır’ ve ‘güzellik’ böyle bir programa niyetlendiğiniz andan itibaren başlıyor.

Tabiî çalışmadan hiçbir şey olmaz. Belli günlerde paylaşmak üzere konu çalışmayı gerekli kılıyor. Çalışmanın insana, insanın faaliyete kattığı bir ruh var.

ŞENLİĞE GİDER GİBİ, NURA GİTMEK

Almanya okuma programındaki gençlerle ilk kez karşılaşıyoruz. Ve farklı şehirlerden gelen gençlerin de bir kısmı ilk kez karşılaşıyorlar. Yine böyle bir programa ilk kez katılanlar var.

İlginç olan Almanya’da yılbaşı gibi faaliyetlerin ciddî gündem oluşturduğu bir dönemde, gençlerin okuma programlarına gelişleri ‘bir şenliğe gelir gibi idi’. Bu tablo doğrusu bana çok anlamlı geldi. Yani lise öğrencilerinde böyle bir ‘duruş koyma’ hâli görmek, tam dâvâ adamlığını akla getiriyor.

DİNLERKEN DALIP GİTMEK?

Dinlemenin bir san’at olduğunu hep söyleriz. Ama bu san’atın uygulandığı sahneleri çok az görürüz. İşte bu okuma programımızda küçücük yaşta gençlerin Risale-i Nur’dan konular okundukça kendilerinden geçtiklerini görmek bende hayranlık hissi uyandırdı.

Normalde insan anladıkça, derinlere gider. Ama burada Türkçe’ye de biraz mesafe oluşmuş olmasına rağmen, bu gençlerin anlamak çabaları, sorularından çok net anlaşılıyordu. Tabiî Risale-i Nur eserlerinin Kur’ân’ın malı olması ve Kur’ân’ın manevî atmosferinden lemeân etmesinin apaçık göstergesi idi. Gençlerdeki hâl tam da bir cezbe hali idi. Bu olsa olsa bir İlâhî ikramdı.

YAZARAK OKUYAN BAHTİYAR GENÇLER!

Gençler programa gelirken tam da bir hazırlık içerisinde idiler. Kalemler, kâğıtlar, not defterleri hazırdı. Ve hemen hepsi sohbet başlar başlamaz, not defterlerini çıkarıyor ve konuyu ve dikkatlerini çeken yerleri not ediyorlardı. Sohbet yapanlar soran, sorgulayan müdakkik bir okuyucu topluluğu karşısında kendilerini buldular.

Risale-i Nur bütün duyguları terbiye ediyor

RİSALE-İ NUR, AKLI TAKVİYE, KALBİ TASFİYE VE NEFSİ TERBİYE EDİYOR

Yaşı ve yaşamışlığı ne olursa olsun, programa katılan her birey, kabiliyetleri doğrultusunda bir şeylere ulaşıyor. Aklî, kalbî bir beslenme yaşanıyor. Dikkatimizi çeken şu oldu ki, yirmi genç arasından yaşı en küçük olan kardeşimiz sorulan sorulara oldukça isabetli cevaplar verdi.

Belki bir diğer faktör de, yaşının küçük olması neticesindeki masumiyeti idi. Günahların olumsuz etkisi henüz daha onda ciddî tahribat yapmamıştı. Ve inşaallah da yapmaz.

Bu programlar sürekli bir marifetullah dersleridir. Risale-i Nur okundukça, akıl sağlıklı beslenmiş oluyor. Böylece her şeydeki Allah’ın izini, yüzünü görmeye başlayacaktır. Mana-i harfî okumaları yapacaktır.

Diğer bir etki ise, kalbin temizlenmesidir. Günahlardan, çirkinliklerden, Allah’ın dışındaki her şeyden soyutlanma hâlidir. Diğer bir ifadeyle her şeydeki Allah adına sevilecek cihetleri bulacaktır.

Ve belki en önemli şey de, Risale-i Nur’la nefsin terbiye edilmesidir. Nefis insanı kötülüklere sevk eden olduğu için, o kontrol edilince, zarar ve ziyan yolu kapatılmış veya tahribatı en aza indirilmiş olacaktır. Ve bu işlerin gençlik yıllarında yapılması ise, başlı başına bir inkılâptır.

ÖZEL OKUMALARIN SONUNDA ÖZETLERİ ALDIK; ADETA MEYVELERİ TOPLADIK

Program içinde gençlerin özel okumaları oldu. Tabiî okumaların sonunda en dikkatlerini çeken cümleleri dinledik. Bu onlar için de çok anlamlı oldu. Öncelikle daha dikkatli dinlemeleri sağlanmış oldu. Zihinler uyanık durdu.

OKUMA PROGRAMLARI, ÇOK YÖNLÜ ÖZEL ÇALIŞMAK İSTİYOR

Program başlamadan önce elbette programa katılacak bireylerin hakkında bilgiler toplanmalı ve genel durum göz önünde bulundurulmalıdır.

Katılacak eğitimcilerin aralarındaki iş bölümü, ders yapacak kişilerin katılımcıları dikkate alarak bir dil oluşturması ve tabiî ki, programın işleyişi ile ilgili planlama çok önemlidir.

Yani okuma programı bir ciddî iştir. Her aşaması ciddiye alınmalıdır ki, ciddî sonuçlar alınabilsin.

RENKLİ PROGRAMLAR YAPILMALIDIR

Okuma programları, katılımcıların özelliklerine göre çeşitlendirilmelidir. Özellikle gençlere dönük bir programsa, elbette onların ilgi durumları, kabiliyetleri doğrultusunda planlamalar yapılmalıdır.

Nitekim bizim programımızın en dikkat çeken özelliği, içinde halı saha organizasyonlarının, masa tenisi turnuvalarının, günlük sabah yürüyüşlerinin, program yapılan şehirdeki kültür gezilerinin bulunması gibi faaliyetler idi.

Tabiî akşam saatlerindeki birbirinden farklı ve renkli oyunları unutmamak gerekiyor. Nitekim bazı gençler sadece spor, san’at ve meşrû eğlence anlamındaki faaliyetler için katılıyor. Ama tabiî bu arada dersini de dinlemiş oluyor. Manhaim temsilcimiz Ziyaeddin kardeşimizin ifade ettiği gibi, bazıları kemer oyunundaki dayak için derslere geliyor.

Bu tür farklı adımlar programı daha canlı ve faaliyetini derinlerde hissettirecek aktiviteler olarak dikkat çekiyor.

Belki en önemli şey de, katılımcılara ulaşabilecek, onların duygu dünyalarını anlayabilecek, o yaş dönemleri hakkında hem Risalelerden, hem de uzman kaynaklarından ciddî yararlanmış olmaları gerekir.

Muhatabına hakikati ulaştıracak bir vasıta bulunamazsa, hakikati biliyor olmak çok da maksat için yeterli olmuyor.

ONLAR, ÜCRETTE GERİ, HİZMETTE İLERİ KAHRAMANLAR

Gençlerle programın gidişatını sürekli gözettik. Hatta ortada ve sonda iki kez programın süreci hakkında anket yaptık. Ve tabiî gidişatı değiştirebildik.

Program içerisinde dikkat çeken konulardan biri de, orada yaşayan Nur Talebesi ağabey ve kardeşlerin akşam saatlerinde programa ziyaret maksadıyla gelmeleri idi.

Bu, gençlerin programı ve nurları sahiplenmelerini kolaylaştırıyor.

Tabiî perde arkasındaki işleri yürüten kahramanları unutmamak gerekiyor. Nitekim program boyunca yemekler Nur Talebelerinin evlerinde hazırlanıp geldi. Böylece daha çok kişi hizmetle, programla alâkadar hale geldi. Bu perde arkasındaki hizmetleri yürüten beyefendi ve eşleri olan hanımefendi kahramanlara ancak Rabbimiz dünyevî, uhrevî ücretlerini verecektir. Allah onlardan ebeden razı olsun.

HER DÖNÜŞ BİRAZ HAZ, BİRAZ HÜZÜN İHTİVA EDER

Ayrılırken insan bir farklı oluyor. İnsan Nur dairesinde ne çabuk ısınıyor birbirine. Ne çabuk ortak noktalar oluşuyor. İlk kez görüşen gençler sanki yıllardır görüşüyormuşçasına bir hâlet meydana geliyor.

İnsan böyle programlarda daha bir nurânîleşiyor. Bu durum gençlerde daha bir belirginleşiyor.

Program bittiğinde elbette merasimler başlıyor. Bu merasimler insandaki ayrılık duygusunu tetikliyor. Ama Risale-i Nur’daki hüzünleri yok eden program hemen devreye giriyor. Ayrılık yok, nerede olursak olalım bir ve beraberiz. Ölsek de birlikteyiz. Nur Talebeleri günah cihetinde ölür, ama sevap cihetinde yaşamaya devam eder.

Kabul edelim ki, her genç özel ve haliyle özel muamele ister. Her gencin bir hikâyesi var. O hikâyelere ulaşmak bir güvenle oluşuyor.

En dikkat çekilmesi gereken konulardan birisi de, gençlerin kendilerini bir cemaatin içinde bulmalarıdır. Nitekim Ahlen’deki Avrupa Nur Cemaatinin yıllık buluşmasındaki, farklı farklı Avrupa ülkelerinden gelen ağabeylerle gençlerin kucaklaşması ve yaşadıkları heyecan görülmeye değerdi. İşte bu âidiyet duygusunun gençler açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu.

Evet, okuma programları bu çağda yeni bir sevinç kaynağı. Lütfen bu sevinçten mahrum kalmayın.
**
On günlük, Giessen okuma programımız vesilesiyle, katılımcı genç kahramanları, yüksek fedakârlıklarını gördüğümüz ve yaşadığımız Nur Talebesi ağabeylerimizi ve programın sağlıklı ve düzenli şekilde yürümesi için adeta çırpınan şevk düzeyi yüksek, hamiyet sahibi kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyorum.

Evet, Avrupa, hamile olduğu İslâm’ın doğum sancıları içerisindedir. Kurallı yaşamaya alışan Avrupalılar, toplum ve ferd hayatını düzenleyen ciddî kuralları bulunan İslâm’ı anlamakta ve yaşamakta bir zorluk çekmeyeceklerdir.

Bütün mesele, bizim, İslâmiyetin hakikatlerini fiillerimizle izhar etmemizdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*