Almanya’dan güzel haberler…

Bu yazıyı Hıristiyanların “Adventzeit” dedikleri, “büyük doğuma” hazırlık yapan Almanların ev ve pencerelerinden sokağa taşan ışıklarında yazdığımızı kabul edebilirsiniz. Daha önceki yazılarımızda arz ettiğimiz gibi, 2 Avrupa’nın en dehşetli çatışmasının gürültü ve yansımalarını aynen yaşamaya devam ediyoruz. 11 Eylül denilen o meşum küresel hareketin tahribatını tamire çalışan İsevî dünyanın gayretlerini hayatın hemen hemen her karesinde görmek artık mümkün.

Geçmişte bizi derinden yaralayan ve dolayısıyla Âlem-i İslâmı da tahrip ve müşevveşiyete sürükleyen süreçten farklı bir sürece girmiş gibi görünüyor Almanya… Biz de bu vesile ile güzel haberler aktarmaya çalışacağız. Medenî Avrupa’nın siyaset ve yönetim biçimi, bizdekileri hayrete düşürecek kadar akılcı ve müsbet neticelere yönelik görünüyor. 11 Eylül sürecinin sahipleri olan Neocon ve Neoliberallerin başbakanı Angela Merkel’i aynı yerinde tutarken; kolu ve kanadı hükmündeki siyasî kadrolarını budayan Almanya seçmeni, başkan Merkel’e, önceki tahribatlarını tamir cezası vermişçeşine yönetime mecbur bırakmış. Semavî dinlerle ve insanî değerlerle mücadeleyi dâvâ edinmiş kadrolarını sam yeli süpürmüş. Ahlâksızlığı, FDP’nin başında kalarak normalleştirmeye çalışan Westerwelle, partisiyile birlikte yüzde 5’lik barajda boğulmuş. Lenin ve Vera Schmidt’in çocuk çiftliklerini tedaî ettirecek “çocuk yuvaları” projesi Hıristiyanların karşı çıkmasıyla akamete uğramış. Evinde çocuğuna bakmak isteyen annelere, yuvaya verilen destek, ellerine verilecekmiş. Bundan böyle bazı annelerin özgürlük, ekonomiye katkı ve hayatını rahat yaşama bahaneleriyle başlattıkları hareketler tersine dönmüş görünüyor: Kilise, bazı aydınlar ve hakperest bilim adamlarından, kadına evine dönmesi çağırısı yapılıyor.

Bu arada çoktandır beklediğimiz kanunlar da yüzlerini göstermeye başladılar: Anneler sahip oldukları çocuklar nispetinde çalışmış sayılacaklar, emekliliklerine ve diğer sosyal haklarına “annelik” önemli ölçüde yansıyacak… Yeni kanunlar, 1992’den önceki anneleri de kapsayacak şekilde düzeltilmiş. Umarız ki; en az üç çocuk sahibi olan anneler iş ve işçi bulma kurumları tarafından bundan böyle çalışmaya zorlatılmayacaklar. Efkâr-ı âmmenin bu yönde de harekette olduğunu duyduk.

Almanya’da yaşayan, bilhassa Türkler için bir şikâyet konusu olan, çifte vatandaşlıkta da güzel gelişmeler olmuş. Bundan böyle en azından dördüncü neslin böyle bir derdi olmayacak. Yine umarız ki; Almanya’dan bütün haklara sahip olmuş yabancılara – isteyenlere – çifte vatandaşlık imkânı verilsin. Bu basit ve Almanya’ya daha çok maddî – manevî faydası olacak düzenlemenin de inşallah kısa sürede yapılmasını diliyoruz.

Bu arada Almanya Millî koalisyonu; deccaliyetin gençliği, insanlığı ve hayatı tahrip eden “sosyal medyadaki” terörüne karşı ciddî tedbirler almaya başlamış. Belki de çok yakında, en azından devlet dairelerinde çalışanlara bu sayfalar saklanacaktır. Daha doğrusu bu zararlı yayınların mahiyeti halka anlatılarak, deccâliyetin global bir şekilde teknolojiden istifade ederek insanlığı bozması inşallah önlenecek. Bazı eyaletler bu istikamette ciddî adımlar atmış bulunuyorlar. Çok yakında daha müşahhas haberleri duyacağız gibi… Bütün Avrupa’da alkol, uyuşturucu, fuhuş ve rüşvet gibi hastalıklara karşı başlatılan projeler, Almanya’da da var gücüyle devam ediyor. Yani II. Avrupa’nın karşılıklı vuruşmasının seslerini yanlızca sosyal medyada duymuyorsunuz, büyük gazetelerin satırlarında da işitebiliyorsunuz.

Risale- i Nur, hadiselere tarafgirâne bakmamızı engelliyor. 11 Eylül sürecinin Almanya’daki temsilcisi Angela Merkel ve kadrosuna bu sayfalarda tenkit ederken, olaylara fikrî çerçevelerle bakmaya çalışıyorduk. Şimal cereyanının devamı olan çizgiye dikkatlerinizi çekmeye çalışıyorduk. Fakat bugünkü Almanya hükümeti, ezelî Alman düşmanı neoconların ülkelerine ve milletine yaptıkları tahribatları tamire çalışıyor. Merkel’in eliyle yapılmış tahribatı yine Merkel’e düzelttiriyor. Belki de hükümetteki en mutsuz kişilerden birisi yine Angela’dır. Almanlar hükümetlerini ilimle idare ettiklerini bu koalisyonla da ispat ediyorlar. Hıristiyan Sosyal Birliğinden Sosyal Demokratlara kadar herkes; dört yıllık icraatlarını hükümet protokolüne yazmışlar ve politikalarını baştakilerin keyif ve insafına bırakmamışlar. 11 Eylül felâketini alkışlayan fon ve bankaların başlattıkları AB karşıtlığının da sonu gelmiş gibi görünüyor: Ekonomiden savunmaya, çevreden dış politikaya ve hatta teknolojik gelişmelere kadar geniş bir aile ahengi içinde yaşamaya devam eden AB Ülkeleri; hem bizdeki Kemalistleri, hem II. Avrupa’yı ve hem de İslâm’ın sosyal hayatından uzaklaşan “Siyasal İslâmcılarımızı”  hayal kırıklığına uğratmış görünüyorlar… Anlayacağınız Almanya’da güzel şeyler oluyor… Güzel haberlere inşallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*