Almanya’dan Hakk’a yürüyen bir Nur kahramanı Osman Kurnaz Ağabey…

Değerli can dostlar, bir haftayı aşkın bir zamandan beri Fransa’dayım. Buradan sizlere güzel hizmet haberlerinden bahsetmek isterken; Nur dâvâsının Almanya’daki kahraman bir babayiğidini dar-ı bekaya tevdî etmenin teessürüyle onun aziz hatırasına bu yazıyı ayırmam lâzımdı. İnşaallah gelecek yazılarımızda Avrupa’da ve buradaki güzel hizmet ve faaliyetlerden bahsetmek imkânımız olur.

Diyar-ı gurbetten vatan-ı aslîye bir yiğit hizmet eri daha kanat açıp, Hakk’a yürüdü. Almanya’daki Risale-i Nur hizmetlerinin temelinden başlayarak bu günlere gelmesinde çok büyük katkı ve gayretleri olan, mübarek Isparta’nın mümtaz şahsiyetlerinden, çok değerli, fedakâr, samimî bir insan olan Hacı Osman Kurnaz Ağabey seksen iki yıllık mübarek ömrünü bir Cuma akşamında Almanya’da noktaladı. Geride çok harika bir miras ve güzel tablolar bırakarak Rabb-i Rahîmine, Resulüne, Üstadına ve dâvâ arkadaşlarına kavuştu. Mekânı Cennet olsun inşallah (Âmin.)

On bir evlâdının, sayısını bilemediğim torunlarının hepsi bu hizmetin içindeler. Sadece bu tablo bile, onun ne kadar sadık bir insan, ne kadar samimî, ihlâslı bir dâvâ adamı, ne kadar dirayetli, istikametli, şefkatli ve çelik iradeli bir aile reisi ve baba olduğuna delil ve şahid olsa gerek.

Onu ilk olarak yakından tanımam 1999 senesidir. O yıl Avrupa Yeni Asya Risale-i Nur cemaati tarafından hizmet için dâvet edildiğim Almanya’nın Ahlen şehrinde kendisiyle yakînen tanışmıştım. Sonraki ziyaretlerimde Isparta’daki evlerinde de defalarca evinde misafir olduk. Nur Talebeleriyle haşir neşir olmak, onları evinde ağırlamak onun için çok ayrı bir zevk ve mutluluk kaynağıydı.

Bu defaki son ziyaretimizde kader “sekerat” ânını bize takdir etmişti. O tatlı diliyle “hasbihâl” edemedik. Kaderde Kur’ân tilâvetiyle vedalaşmak varmış.

Dâvet üzere üç haftalığına hizmetler için geldiğim Fransa’daydım. Almanya’ya geçme niyetim yoktu. Gelişimin dördüncü gününde telefonuma Almanya’dan gelen bir mesajda onun ciddî hasta olduğu haberi iletilmişti. Bu haberi alır almaz buradaki Abdullah ve Hüseyin kardeşlerle hiç vakit kaybetmeden Almanya’nın yolunu tuttuk. Yatmakta olduğu hastaneye ulaştık. Günlerden Perşembeydi. Hastaneye ulaştığımızda “sekerâta” girmişti. Cevşen’deki Kur’ân bölümünün tamamını başucunda hislerime hâkim olamayarak ağlayarak okuyabilmiştim. Öğle namazını hastanenin mescidinde cemaatle kılıp, tesbihat ve dersimizi yaptıktan sonra hastaneden ayrıldık. Köln’deki kardeşlerin iş yerinde akşam namazını kılıp tesbihatımızı yaparken haber gelmişti. “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn (O’ndan geldik ve yine O’na döneceğiz)” dedik. Osman Ağabey, oğlu doktor Yılmaz kardeşin çalıştığı hastanede saat 18.08’de Hakk’ın rahmetine kavuştu. Tekrar hastaneye döndük. Hastaneye ulaştığımızda; en büyük oğlu Mevlüt kardeşin şu sözleri çok manidardı: “Ağabey, babam sizi bekliyormuş. Siz uzaklardan geldiniz. Kur’ân okuyup ayrıldınız. Biraz sonra o da ruhunu teslim etti!” Kader ve nasip! Bizi yıllarca hayatta aynı çizgide buluşturan yüce Rabbimiz böyle bir değerli insan ve yakınlarıyla son nefesinde yine Kur’ân ve duâlarla aynı dâvâda, aynı çizgide beraber etmişti. Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Osman Kurnaz Ağabey; bu kudsî dâvâ için özellikle Almanya gibi garip ve uzak bir memlekette gerçekten bir ulu çınardı. 1960’larda Türkiye’den ‘Alamanya’ya başlayan işçi göçünün belki de öncülerindendi. Taşıyla toprağıyla mübarek Isparta’nın özüne, kahramanlığına, sadakatine uygun bir hayat yaşadı. Tahsili, gösterişi, hesabı, hak dâvâdan başka bir hedefi yoktu. Sade bir hayatı vardı. Almanya’da Ahlen şehrine yerleşmişti.

Ahlen; kuzey Almanya’da sakin bir şehir. Nüfusu elli bin civarında. Fakat İslâmî hizmetler ve Nur dâvâsı bakımından çok önemli bir merkez. Almanya’da ilk minareli cami burada yapılmış. Bu caminin her karesinde Osman Ağabeyin emeği, alın teri ve katkısı var. Yeni Asya camiası adına; Avustralya’dan sonra en muhteşem tesis ve dershane burada tesis edilmiş. Üç katlı, üç bin metrekarelik; erkeklere, bayanlara, çocuklara, halka ve bütün Avrupa’ya hizmet veren muazzam bir tesis. Buranın yapılmasında da Osman Ağabeyin büyük katkısı ve emeği var. Bu tesisin “şeref üyesi” olarak listenin en başında artık “unutulmayacak bir hatıra olarak” resmiyle beraber burada duruyor.   

14 Şubat 2014 Cuma günü; vasiyeti üzerine, inşaasında çok katkıları olduğu ve büyük emeği geçtiği Ahlen’in camiinde, Almanya’nın her bölgesinden gelen Nur Talebeleri, akrabaları, yakın dostları ve oradaki Müslümanların katıldığı kalabalık bir cenaze namazı ve duâlarıyla ebedî yolculuğuna uğurlandı. Cami avlusunda hem derin bir teessür, hem de mânâlı bir mutluluk ve ibret tablosu vardı. Eserler bâkî, insanlar faniydi. Yine vasiyeti üzerine cenazesi Türkiye’ye, memleketi olan Isparta’nın, Eğirdir ilçesi Sarıidris kasabasına götürüldü. 

Üstadımızın Barla Lâhikası’nda; “Ümmî, fakat allâmelerin işini gören ve esrâr-ı Kur’âniyeye karşı Isparta’nın intibahına sebep olan, âhiret kardeşim Âdilcevazlı Bekir Ağa” diyerek hitap edip önem verdiği gibi; Osman Ağabey de “ümmî” fakat gerçekten “kahraman” bir Nur Talebesi ve dâvâ adamıydı. Diyar-ı gurbette bu kadar çetin şartlarda, bu kadar kalabalık aile fertlerini hiç firesiz böyle bir kudsî hizmetin içinde, hem de en ön sıralarında tutmak hiç kolay bir mesele olmasa gerek. Osman Ağabey buna Allah’ın izniyle muvaffak olan bahtiyarlardandı.

O, on bir çocuğuyla bir kabile reisi gibiydi. Bu büyük kabilenin, oğlanları, kızları, damatları, gelinleri ve torunları hepsi tam bir sadakat ve istikametle sarsılmaz bir hayat tarzıyla bu ecnebî diyarında, Nur Dâvâsının hizmetkârlığının her karesinde ve faaliyetinde varlar. Kendisinden intikal eden karakter yapısıyla çocukları da; maşaallah sakin, nazik, saygılı, munis, gayretli ve hizmette enerjik insanlar. Almanya’da bulundukları bölgelerde Nur hizmetlerini ve istikametli hallerini devam ettiriyorlar.

Osman Kurnaz Ağabey bu yönüyle de gerçekten birçok aileye örnek olacak çok değerli bir baba, Anadolu insanına yakışan bir babayiğit, hizmet kahramanıydı. Kendine has duruşuyla her kesime örnek olan bir dâvâ sevdalısıydı.

Şimdi o, hayatının büyük bir kısmını harcadığı Nur dâvâsının tarlası hükmünde olan mübarek Barla’nın karşı yamacındaki; doğduğu diyar olan memleketi, Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı, dağların zirvesindeki Sarıidris kasabasındaki mezarında haşrin sabahını beklemek için berzah âlemine çekildi.

Ruhun şâd, mekânın cennet olsun değerli dost, mümtaz insan, samimî ve halis dâvâ adamı Osman Ağabeyim. Evlâtların; Mevlüt başta olmak üzere; Recep, Yılmaz, Osman, Mehmet, damatların, Nurullah, İsmail Aziz… Hepsinin ismini bilemediğim kızların ve torunların ve akraba ve gerçek dostların nöbeti ve görevi devraldılar. Mübarek hatıran, bu kudsî hizmetler, aşk ve şevkle kıyamete kadar, hep birlikte devam edecek inşaallah.

Cenâb-ı Hak sana gani gani rahmet eylesin. Ruhun şâd, mekânın Cennet olsun inşaallah. (Âmin).

FOSSES, PARİS FRANSA

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*