Alternatifsiz siyasetlerin sırrı

Bir iktidar düşününüz ki, mevcut problemleri çözmeden, öteliyor… Yarın için biriktirilmiş imkânları bugüne harcıyor. En çok kullandığı kelime “çözüm” olduğu hâlde, yalnızca palyatif müdahale ve makyajlarla günü kurtarıyor. Yenilikçi ve devrimci geçinerek geleneği ve mevcut düzeni yıkıyor. Yıktığı sistemin yerini zamanla kaosla dolduruyor. Adaletten bahsederken bile hukukun yerlerde sürünmesine göz yumuyor. İtiraz edenleri ya rüşvetle veya korku ile sustururken global güçlerle birlikte beslediği medyada “alternatifsizlikten” bahsediliyor.

İnsanî değerlerin, güzel ahlâkın ve çevre duygusunun yalnızca kalıplarda yaşadığı bu iktidarların neden “alternatifsiz” kaldıklarını, hür insanların her gün “asgarî ücretler” veya paravan şirketlerce köleleştirilip, insanî hasletlerinin tahrip edildiği bu acib sırrın mahiyetini bazılarımız satıraralarında ifadeye kalkışsa da kapital devlerinin hizmetinde zillet içinde kalemlerini oynatan gazeteci ve yazarların tarrakaları arasında kayboluyoruz.

Yukarıdaki tasviri yalnızca AKP´li Türkiye´ye münhasır zannetmesin okuyucularımız. Detaylarda ve renklerde farklılıkla birlikte; başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa, Latin Amerika ve Asya ülkesinde durum benzeşiyor. 1917 Bolşevik ihtilâlinden bu yana ihtilâl ve global manipülasyonların arkasındaki gücün siyasete nasıl müdahale ettiğini, dev medya grupları, enstitüler ve tetikçi siyasetçiler karartıyorlar. Kendi kahramanlarına zarar verebilecek tüm dengeleri kontrol altında tutmaya kilitlenmiş bu yeni sistemin bizlerce açığa çıkarılması elbette çok zor…

PAPA FRANSİSKUS GLOBAL KAPİTALİSTLERE KARŞI…

Kapitalin siyaseti tamamen kontrol altına almaya başladığı süreci; sihirbaz George Soros´un Uzakdoğu´yu hizaya soktuğu, Rusya´yı batırmaya çalıştığı ve Londra Merkez Bankasına diz çöktürdüğü zamanlara götürenler ne kadar haklıdırlar, bilemiyoruz. Yalnız, dünyanın hukukî boşluklarından istifade ile global manadaki çalışmalarına Köpekbalıkları veya çekirge afatı isimleri verilen dehşetli dinsiz kapitalistlere Vatikan´ın da karşı çıkması insanlığın hayrına olacaktır inşaallah… Papa’nın göreve geldikten sonra ekonomi ile alakalı verdiği beyanatı, global çetenin kontrolündeki medya şimdilik duymazlıktan geliyor.

Devletlerin uluslararası para piyasalarını çok daha dikkatlice kontrol ve takip etmesini isteyen Papa, global kapitalizmi Benî İsrail´deki Altın Buzağı´ya benzetiyor. Para, kuvvet ve iktidarı esas alanları da buzağıya tapan dinsizlere… Bilhassa krizlerin toplumdaki yaşama sevincini bitirdiğini, korku ve şiddeti tırmandırdığını vurgulayan Papa; “Para bize hizmetkâr olmalı, bizi yönetmeye kalkışmamalı” diyor. Toplumdaki adaletsizlik ve eşitsizliğe spekülatörleri sebep gösteren Fransiskus, anonim piyasaların istibdadını da Altın Buzağı´nın istibdadı olarak niteliyor. Ahlâkî prensipleri esas alan ve herkese iyi gelecek ekonomik bir reformun kaçınılmaz olduğunu ifade ile beyanatını bitiriyor.

AB´nin Merkozy´ye rağmen bankalara ve fonlara getirdiği yeni düzenlemenin siyaseti kapitalin boyunduruğundan kurtarıp kurtaramayacağını zaman gösterecek. Fakat Vatikan’ın bu global devrimci çeteye karşı çıkışının, insaniyet cephesine kuvvet sağlayacağı kesin. İspanya, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda´yı sallayan global krize karşı global bir uyanış olmadan, siyasetin bağımsızlaşması zor görünüyor.

PARALI SİYASET 12 EYLÜL’ÜN ÜRÜNÜDÜR

Biz bizdekini konuşuyoruz… Amerika´da bu hastalık daha eski olabilir. Özal ve prensipleriyle birlikte ekonomi ile siyaset aynı kapta erimeye başladı. Özal Amerika ve Avrupa´daki patronlarla ittifak edince, sonrasında maalesef milletin insiyatifi kar gibi eridi. Elbette idareye talip olanların paralı olmaları da gerekiyordu. Mebus olma yolunda babadan dededen gelen servetleri kaybeden çok kişi vardır Anadolu’da.

Özal´dan Erdoğan´a gelen siyaset çizgisinde inisiyatifin dışarıda olduğunu, kapitale bağlı kaldığını ve belli bir çarkın içine girmeden siyasetin yapılamayacağını Avrupalılar bizden önce öğrenmişler. 12 Eylül`ün parti içi demokrasiyi buharlaştırıp yerine ikame ettiği komite istibdadını kavramadan alternatifsiz siyasetin ruhuna nüfuz edemeyiz.

AKP kadroları 12 Eylül anayasasını değiştirmekten âciz miydiler? Hayır… Peki 11 senedir bunu yapmayışının ve gelinen noktada yine anayasa işinin çıkmaza girmesinin sebebi ne olabilir?

Alternatifsiz iktidarlarda, kimin meydana çıkamayacağı önce karara bağlanıyor. Yeşil sermaye operasyonuyla milletin el atacağı bir dal bile bırakılmadı. Rüşvetle ahlâkları bozulan insanlar birden bire tetikçi kesiliveriyorlar. İnisiyatif halkın elinde olmadığı gibi, siyasetçi görünümlülerin de elinde değil. Kapitalin köpek balıkları veya çekirge sürüsü gibi yüzdükleri istikamete bakanlar, millete dayalı siyasetlerin nasıl felç edildiğini daha net göreceklerdir. Organize dinsiz ve sefih çeteler, globalizmi maalesef insanlıktan çok önce kavradılar, bir taraftan dev enstitülerde elemanlarını yetiştiriyorlar, diğer taraftan yüksek rüşvetlerle millî devletlerdeki yetişmişleri satın alıyorlar. Bu büyük tehlikeye ancak AB kurumları ve Vatikan gibi global tesiri olanlar dur diyebilirler, kanaatindeyiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*